11.13

7.8K 362 157
                                    

Sarılmak istiyorsun ama daha dokunamıyorsun bile 🐼

Şarkı önerisi;
Kazka- Cry 💗

Rehanın Ağzından:

4 ay sonra

Tam 4 ay olmuştu bugün. Hala uyanmıyordu. Tek fark herkes normal hayatına dönmüştü. Ömer​Amca ve Defne Teyze Brezilyadaydı artık. 1 ayda 1 kez geliyorlardı. Uzay abi aynı Uzay abiydi. Hastaneye gelip gidiyordu artık. Behzat ve Esen çıkmaya başlamışlardı. En berbat durumda olan Batuydu. Odasından hala çıkmıyordu. İyice zayıflamıştı. O kahverengi olan saçlarını simsiyah yapmıştı. 'Asla İnanma' diyen bir dövmesi vardı artık.

Tüm herşeyi siyahtı. Hayatını kapkaranlık bir hale getirmişti. Bende sınava Elçinle beraber çalışıyordum. Testi bir yandan çözüyor, bir yandan da nasıl olduğunu Elçine anlatıyordum. Doktorlar ve hemşireler acıyarak bakmıyordu bana artık. Alışmıştı onlarda.

Hatta üzerime düşen hemşireyle arkadaş olmuştuk. Yine Elçinle bir yandan konuşup bir yandan test çözerken Tuğçe geldi. Elinde iki tane bardak tutuyordu. Ve kokusundan anladığım kadarıyla kahveydi.

"Selam"deyip bardaklardan birini verdi bana.

"Teşekkür ederim. Ve ayrıca selam"dedim. Sonra da dumanı üstünde tüten kahveden bir yudum aldım.

"Ne çözüyorsun?"deyip test kitabıma bakmaya başladı.

"Matematik çözüyorum"

Tuğçe stajyermiş. Onun da aynı bizim gibi son senesiymiş. O üniversite olarak tıp okuyacaktı zaten. Ben, Esen, Elçin, Batu ve Behzatta tıp istiyorduk. Hemde çok istiyorduk. Ondan dolayı da çok çalışıyorduk.

"Ha birde çözmeye çalısıyorum değil çözüyorum"deyince kıkırdadım bende.

Sonra kahvesini masaya bıraktı. Ve eline dosyayı alıp Elçini incelemeye başladı. Sonrasında dosyaya birşeyler yazıp kapattı ve kahvesine geri döndü.

"Hala aynı, değil mi?"diye cevabını bildiğim soruyu sordum.

Tuğçede bana dik dik bakıp

"Her seferinde şunu sorma artık Reha. Ne olduğunu gayette biliyorsun. Neyse, ben diğer hastalara bakayım. Sana da afiyet olsun"diyerek bardağını alıp çıktı.

Bende Elçinin elini tutup öptüm ve sorulara devam ettim.

Batunun Ağzından:

İçim yanıyordu. Benim kardeşim yoktu. Kendimi hep yalnız hissediyordum. Ta ki Elçinle tanışana kadar. Elçin sayesinde dostluk ne demekmiş onu öğrendim. Kardeşlik ne demekmiş onu öğrendim.

Rehalarla arkadaştık evet ama samimi değildik işte. Elçinler sayesinde samimi oldum. Şimdi Elçinin beni, bizi bırakıp gitmesi içimi yakıyordu işte. Bana söz vermişti birde. Başına bela olarak geri geleceğim demişti üstelik. 4 aydır yüzüm gülmüyordu. Özlüyordum onu. Hemde çok özlüyordum.

Saat akşam 9 olmuştu. Pencereden Rehalar gelmiş mi diye baktım. Rehayla odalarımız karşılıklıydı. Perdenin arkasından baktığım da eve gelmiş olduğunu gördüm.

Herkes beni 4 aydır Elçinin yanına gitmiyor diye biliyordu. Ama akşamları hep gidiyordum. Yemek yiyemiyordum bir türlü. Elçinde bende çok zayıflamıştık. Siyah deri ceketimi üzerime geçirip şapkasını taktım. Ve arabamın da anahtarını alıp garaja ilerledim. Arabama binip çalıştırdım ve hastaneye sürdüm.

🚘🚘🚘

Hastaneye varınca önce kantine girdim. Elçinle en sevdiğimiz çikolatadan 2 tane alıp Elçinin odasına çıktım. Hastane de sadece nöbetçi doktorlar ve hemşireler vardı. Beni tanıyorlardı artık. Karışmıyorlardı. Elçinin odasına gelince dolan gözlerimle beraber titrek bir nefes alıp verdim.

Sen ve Ben Değil! BİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin