59 dakika "ihanet" - 01 / çiçek

544 25 0
                                    

"Beyler!" dedi Cahit, "Yavaş yavaş toparlansak mı?" "Bu ne acele?" diye atıldı Kemal, "40 yılda bir buluşuyoruz zaten! Su koyuverme hemen!" "Hadi" dedi İhsan, kadehini kaldırıp tokuşturmak için karşılık bekleyerek. Bir kere daha tokuştu kadehler, gülüşmeler ve çatal bıçak sesleri arasında...

Jerfi'nin Yeri'ndeydi Cahit ve arkadaşları. Tam otuz sekiz yıldır her buluşmada olduğu gibi. Yine en şen, en çocuksu hallerine dönmüştü hepsi. Pasajın en renkli sofralarından biriydi onlarınki. Hep bir ağızdan anlaşmışçasına dertleri bir kenara bırakır yalnız güzel şeylerden bahsederlerdi. Gençliklerinde nice aşk acısı, nice ayrılık, nice hayat kavgası elbet bu masaya da konu olmuştu ama can dostları Tahsin'in zamansız ölümünden sonra bir daha hiç tatsız konulara girmediler. Kim bilir belki de hayat en tatsız konuyu bir tokat gibi hatırlatmıştı onlara da o yüzden. "Tahsin'e içelim!" dedi Yalçın, ikiletmeden tokuştu kadehler. Neşelerini gören çalgıcılar hemen yanlarına süzülüp bol nağmeli bir şarkıya girişti. "İstemez!" diye işaret etti Cahit elinin tersiyle; dudaklarını sıkıp gözlerini kısarak... "Baksana!" dedi Adis, "Sen iyice huysuz oldun bu ara, yaşlanıyor musun yoksa?"

Jerfi'nin oğluydu Adis, meyhaneyi son on yıldır o işletiyordu. Babası sağlığı el verdiğince işlerin başında durmuştu ama vefatıyla beraber devir teslim kaçınılmaz olmuştu. Cahit ve arkadaşlarıyla yaşıt sayılırdı Adis, yılların getirdiği dostluk da cabası. Bu yüzden bu renkli masada yeri her zaman hazırdı. "Yok be oğlum!" dedi Cahit gülümseyerek, "Çok gürültü ediyorlar, ne konuştuğumuzu duyamıyoruz!"

"Çocuklar!" dedi Adis, "Bizden size ekmek yokmuş bu akşam, emir büyük patrondan!" "Canın sağ olsun Abim!" dedi kemancı, güleç bir selam vererek. Gözüyle "Gidelim!" dedi sonra arkadaşlarına. Her gün gelip çalarak yollarını buldukları yerle ters düşmeyi elbet bu genç müzisyenler de istemezdi. "Var olun!" diye seslendi Cahit gençlerin arkasından. Yanından geçen darbukacıya tüm ekibi memnun edecek bir banknot uzatmayı da ihmal etmedi. "Eyvallah Abim!" dedi genç Cahit'e, aynı anda sevimli bir kapanış tıngırdatması yaparak.

"Erkut!" diye seslendi Adis birkaç adım önlerinde bekleyen garsona. "Oğlum bizim tabakları bir yenileyin hele!" Ürkek bakışlı bir genç geldi sonra içeriden, tüm işletmelerde olduğu gibi patronun masasına servis yapmak Jerfi'nin Yeri'nde de dünyanın en korkutucu işlerinden biri gibiydi. "Teşekkür ederim!" dedi Cahit tabağını alırken, hata yapmak istemeyen ama sırf bunun stresi yüzünden olmadık hatalar yapan gence. Onu bir parça memnun edip yüreklendirmekti amacı.

Değişen tabakların ardından meyve servisine gelmişti sıra. Ayva, nar ve portakal... Mevsimin en gözde meyveleriydi. Başka bir tabakta da muz, elma ve kivi. Onlar da her mevsimin gözdeleri... "Helva yok mu Adis?" diye sordu Turgut, "Acele etme!" diye karşılık verdi Adis hafif alaycı bir sesle, "Fırına atılmış olmalı, çıkar bir iki dakikaya!" "İşte buna içerim!" dedi sonra içlerinden biri, gülüşerek bir kere daha tokuşturdular kadehlerini. 

"Beyler!" dedi Cahit, bu kez daha kararlı bir sesle, "Ben müsaadenizi isteyeceğim!" "Var sende bir haller ama..." dedi Adis, aynı anda yüzünü ekşiterek "Bana bak kalp krizi filan geçirmiyorsun değil mi?"

"Yok be oğlum!" dedi Cahit, zoraki gülümseyerek, "Sabah erken kalkacağım, bir kere de tadında bırakayım dedim!" "Ulan bizi bırakıp kızlara mı kaçacaksın?" diye atıldı Kemal bu kez, "Hayır" dedi Cahit hafif kıstığı gözleriyle, ağzını açmadan...

Az önce masaların arasından süzülüp yanlarına gelen midyeci çocuktaydı Cahit'in aklı. Birbirlerini ilk defa görüyorlardı ama çocuk "Saygılar Cahit Abi!" demişti kulağına, tepsisinin altına iliştirdiği mavi zarfı masadakilere belli etmeden Cahit'in kucağına bırakıp giderken...
  

59 dakika "ihanet"Kde žijí příběhy. Začni objevovat