Part 57 - İlk defa

69.8K 3K 176
                                    

Saçlarımdan süzülen su üzerimdeki tişörtü ıslatıyordu. Tekrar titrediğimde sinirlendiğimi hissettim. Bir saniye bile tereddüt etmeden kafamı soğuk suya sokmuştu. Fakat yine de az önceye kıyasla bir şeyler hissediyordum. O hissiz halim uçup gitmişti sanki.

Belli belirsiz Çağrı'nın bağırdığını duymuştum. Kapıda da bir gerginlik yaşanmıştı ama ne olduğunu tam anlayamamıştım. Kapının kapanmasıyla sinirli bir şekilde gözlerimi Bulut'a diktim. Laciverte dönen gözleriyle yanıtladı beni ama tek kelime etmedi. Yanımdan geçip banyoya gitti.

Birkaç dakika sonra çıktığında elinde mavi bir havlu vardı. Hızlıca yanıma geldiğinde hafifçe sindim. Bir an durdu ve bana baktı. Sonra yavaşça eğildi.

Havluyu saçlarıma sardığında hafifçe kıpırdandım. "rahat dur" dediğinde bana biraz daha yakınlaştı. Kokusu burnuma dolarken sakinleştiğimi hissettim.

Kibarca saçlarımı kurularken gözlerini gözlerimden ayırmadı. Aramızda sessiz bir anlaşma imzalanmıştı sanki.

"Şimdi iyi misin" dedi havluyu kenardaki sandalyeye bırakırken. Bakışları ciddiydi.

"Sayende" dediğimde gözlerimi devirdim. Ne demek istediğimi muhtemelen anlamıştı.

"Orada ne olduysa böyle yaparak kaçamazsın. Etkisinden kurtulmak için yüzleşmen gerek" dediğinde cevap vermedim.

"Bir şeyim yok" dedim içimde başgösteren duygu dalgalanmalarını hiçe sayarak.

Bir an tek kaşını kaldırdı ve aramızdaki mesafeyi kapattı. "O yüzden mi seni bulduğumda korkudan titriyordun?"

"Alakası yok" dedim gözlerimin dolduğunu hissederken. Bir adım gerilemeye çalıştım ama tek eliyle belimden kavrayıp engel oldu. Hemen ardından çenemden tutup bakmaktan kaçındığım gözlerini gözlerime sabitledi.

Beni hızlıca kendine çektiğinde nefesi sağ kulağımı ve boynumu yakıyordu. Dudaklarını tenime değdirdiğinde üşüyen bedenim yanan yüzümle çelişki oluşturuyordu.

Dudakları kulağımdan çeneme doğru bir yol izledi ve dudaklarımda son buldu. Sert bir şekilde öptüğünde nasıl bu kadar etkileyici olabildiğini düşündüm. Öyle bir yaklaşıyordu ki tüm savunmam yerle bir oluyordu.

Tek eli kalçamdan bacağıma doğru hareket ederken içimin titrediğini hissettim. Sanki bir an için saatler öncesine geri dönmüştüm. Çağrı'nın yüzündeki kan. Ellerime bulaşan kanı. Beklemediğim bir tokat. Adamın bana dokunan elleri.

"Buraya mı dokundu?" dedi ölüm gibi bir sesle. Dudaklarını dudaklarımdan çekip gözlerime baktığında fark ettim ağladığımı. Gerçekten ağlıyor muydum? Emin olmak için elimi yüzüme götürmek istedim ama Bulut engel oldu. Ardından dudaklarını yanağımdan süzüldüğünden emin olduğum gözyaşlarının üstüne bastırdı.

Birkaç saniye ikimiz de hareket etmedik. O kadar çok duygu hücum etmişti ki kalbime artık nefesim titriyordu.

"Sana kim dokunduysa.." dedi sıcak nefesi yüzümü gıdıklarken. Durakladığında gerginliğini ve öfkesini net bir şekilde hissedebiliyordum. "Bunun hesabını çok feci bir şekilde ödeyecek"

Hafifçe geri çekildiğinde yüzüme baktı. Tek eliyle saçlarımı düzelttiğinde yanağımdaki kızarıklığa takılıp kaldığını fark ettim. Artık aşina olduğum o öfke bakışlarını sararken ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Sakın utanma" dediğinde sabah beri tanımlamaya çalıştığım duygunun bu olduğunu anladım. Ondan başka birisi bana dokunmuştu ve deli gibi utanıyordum. Belki saçmaydı ama elimde değildi.

Mum Işığı 1 : İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin