Part 8

106K 5.4K 322
                                    

Bu bölümü Bulut'un ağzından dinleyeceksiniz. Multimedia'da Bulut var. İyi okumalar :)

Son birkaç gün biraz farklı geçmişti. Kızın biri ortaya çıkmış ve her şeyi birbirine katmıştı. Arda’ya attığı tokatı düşündüm ve yüzümden bir gülümseme geçti. Böyle bir şeye cesaret ettiğine göre ya cidden saftı ya da cidden fazlasıyla akıllı. Kısa bir konuşmanın ardından ilk seçenekte karar kılmıştım. Saflığı başına çok iş açmıştı ve devamı da geleceğe benziyordu.

Diğerlerini beklerken bir üçlük daha attım. Düşünmeden edemiyordum, aniden nasıl bir araya gelmişlerdi Batuhanla? Kız tamam saftı da Batuhan neyin peşindeydi? Gerçekten aralarında bir şey var mıydı yoksa kızı bizim gruptan uzak tutmak için miydi her şey tereddütteydim.

Tekrar bir üçlük için topu attığımda top potadan sekti. Bu kız gerçekten dikkatimi dağıtıyordu. Güzelliğini kullanmadan bu kadar dikkat çekebiliyorsa kullansa ne olurdu bilemiyordum. Topu hızla yere vurup bahçeye doğru yürüdüm. Antremanın başlamasına on dakika vardı ve henüz kimse ortalıkta yoktu. Birinden sinirimi çıkarmalıydım.

Bahçeye indiğimde onu gördüm.  On beş metre kadar uzakta hocayla konuşuyordu. Tek elinde yay vardı ve hocaya bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Birkaç metre uzakta da bizimkileri fark ettim. Hepsi kızı izlemeye gelmişlerdi herhalde. Gözüm Batuhan’ı aradı ama ortalarda yoktu. Birazdan bir yerden çıkar kesin ama hadi bakalım diyerek bakışlarımı tekrar ona kilitledim. Fazlasıyla garip bir kızdı gerçekten.

“Ben geldim”

Irmak’ın sesini duymamla koluma girmesi bir oldu. Alışkındım bu yılışık tavırlarına ama şu an onunla uğraşamazdım. Yavaşça kolumu çektiğimde hafiften bozulduğunu hissettim ama tepki vermedi.

Hoca Pelin denilen kızın yanından ayrılıp bize doğru yürüdü.

“Birazdan geliyorum, içerde beni bekleyin” dediğindeyse tüm takıma sert bir bakış attı.

Söylediklerinin pek bir etkisi olmamış olsa gerek hoca gittikten sonra kimse içeri girmedi. Hepimiz onu izliyorduk. Hocanın bıraktığı okları alıp atış yapmaya başladı. Hiç fena değildi.

“Bulut içeri girmiyor musun? Hoca çağırdı ya duymadın mı?”

Irmak’a ters bir bakış attıktan sonra onu izlemeye devam ettim. Yaptığı şeyden zevk aldığı ne kadar da belliydi. Üstelik yakışıyordu da. Yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluşurken kendimi topladım. Biri görüp yanlış anlayabilirdi. Alt tarafı basit bir kızdı işte.

Ardından her şey çok hızlı gelişti. Gördüğüm tek şey yere yığılmasıydı, mavi bir voleybol topu da hemen birkaç metre önüne düştü. Gözlerim anında Arda’yı aradı. Yüzünden belliydi her şey, yapmıştı yine yapacağını. Hızla merdivenden inip yanına gittim. Yakasından tuttuğumdaysa yüzündeki şaşkınlığı gizleyemedi.

“Sana kaç kere dedim şu kıza bulaşma diye. Bırak kendi haline.”

Arda’nın yakasını bırakıp yardıma gitmek için arkamı döndüğümde Batuhan’ın çoktan yanında olduğunu fark ettim. Demiştim eninde sonunda bir yerden çıkacak diye, tahminimde haklıydım.

Sinirli bir hareketle yerden kalktı. Yayı hala elindeydi. Hırsla hocanın bıraktığı oklardan birini aldı ve Batuhan onu tutmaya çalışırken Arda’yı hedef aldı. Şimdi şaşırma sırası bizdeydi. Bu kız gerçekten insanı deli ederdi. Batuhan onu durdurmak için kollarının arasına aldığı anda oku serbest bıraktı.

Saniyeler sonra ok Arda’nın sağ bacağının birkaç santim yanından geçerek taşa çarptı ve durdu. Neyse  ki oklar zarar vermeyecek cinstendi ama yüze isabet etse iş değişirdi.

Batuhan onu kucaklayıp kapıya doğru yürüdüğünde iyi olmadığı yüzünden belliydi. Topu çok sert atmıştı Arda. Cidden arada insanlıktan çıkıyordu bu çocuk.

Batuhan’ın kucağında içeri girerken Arda’ya sert bir bakış attı.

“İstesem isabet edeceğini sen de biliyorsun. Benden uzak dur artık. Yoksa karışmam.”

Söyledikleri her ne kadar boğuk çıksa da hepimiz anlamıştık. O içeri girdikten sonra bile bir müddet kimse ne hareket etti ne de yorum yaptı.

Bu kızla gerçekten işimiz vardı.

Mum Işığı 1 : İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin