4.0

9.5K 455 192
                                    

Eve sessiz sedasız girip hiçbir kimsenin bir şeyden haberi olmadan yatağımın içine geri dönmüştüm. Sorun şuydu ki eve girdiğimde saat beşe yaklaşıyordu ve ben sadece iki saat uyuyup okula gidecektim.  

Elimde olsa kesinlikle bugün kalkıp gitmezdim ama annemin beni nasıl linç etmeye çalışacağını bildiğimden alarmı yediye kurup gözlerimi kapattım.

Garip, ürkütücü rüyalar ile dolu kısacık bir uykudan sonra alarmın çalış sesleriyle gözümü açtığımda o yataktan kalkmak hiçbir zaman bu kadar zor olmamıştı.  

Tam da uykunun en güzel olduğu anlarda uyanmak zorunda kalmıştım.

Yarı uyur vaziyette hazırlanıp ne saçıma ne de makyajıma özen göstermiştim. Okula gittiğimde yapacağım ilk şey kendime uyuyacak bir köşe bulmak olacaktı çünkü, kimin beni nasıl göreceği pek önemli değildi.

Hava birden bire yağmurlu bir hal aldığı için tişörtün üzerine kapüşonlu hırkamı giyip altına siyah kot pantolonumu geçirdim. Ayakkabılarımı da giydikten sonra çantamı alarak odamdan çıktım.

Kimseyle konuşmadan evden çıkacakken Scott'ın, "Bekle," diyen sesini duydum. "Hava yağmurlu, okula beraber gideriz."

Yeniden onun arabasına binecek olma düşüncesi azıcık başıma ağrılar girmesine neden oldu. 

Çok uzun ve karmaşıklarla dolu bir gece yaşamıştım.

Kapının önünde Scott'ın çantasını alıp gelmesini bekledikten sonra beraber evden dışarıya çıktık. Elinde benim yeniden mutfak masasının üzerinde bıraktığım araba anahtarlarını sallaya sallaya yürürken arabasının önünde durduk.

Ben yolcu koltuğuna geçerken Scott'ın durup arabasına şöyle bir baktığını fark ettim ve, "Ne oldu?" diye sordum. Bu sırada arabasına yanlış bir şey mi yaptım acaba düşüncesiyle her an kaçmaya hazır halde duruyordum.

"Sanki biraz daha öne park ettim diye hatırlıyordum," dedi ama sadece bir saniye sonra umursamaz bir şekilde omuz silkip şoför koltuğuna geçti.

Tuttuğum nefesimi bırakarak rahatladım, Scott'ın dünyanın en umursamaz insanlarından biri olması ilk defa benim yararıma olmuştu.

O okula doğru sürerken bende kafamı cama yaslayıp Justin hakkında düşünmeye başladım. 

Yarası ne durumdaydı, uyuyabilmiş miydi yoksa hala uyanık mıydı? Onu bıraktığım yerde olmama ihtimali bile vardı.

Nasıl olduğunu soran bir mesaj atmak isterdim ama içimde buna engel olan hisler vardı. Cesaret edemediğimi söylemek saçma olurdu biliyorum, ama cesaret edemiyordum.

Arabayı okulun önünde durdurduğunda görünen okul binasına bakıp derin bir nefes aldım. Bazen şu okul gözüme o kadar zor geliyordu ki, çoğu sabah yorganımın altına saklanıp bütün bu zorluklardan gizlenmek istiyordum.

Scott inince mecburen bende aşağıya indim ve içerisinin Justin olmayınca ne kadar boş olduğu hakkında düşündüm.

Bir insanının varlığının bütün gününüz üzerindeki etkisi gerçekten korkutucu olabiliyordu.

"Senin canını sıkan bir şey mi var?" Scott'ın sorusu başımı çevirip ona bakmamı sağladı. Dalgınlığımı fark etmesi beni şaşırtmıştı, geçen yaz saçımın yarısını maviye boyadığım da bile bunu fark etmemişti.

"Hayır, sadece biraz başım ağrıyor," diyerek geçiştirdim.

Beraber okula girdiğimiz de o kendi sınıfını yönüne gitti ve bende kayıp bir köpek yavrusu gibi ilerlemeye devam ettim. 

hauntingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin