3.1

19.3K 600 561
                                    

Cumartesi günü Justin ve Scott'ın dışarı çıktığı, benimde annem ve babamla yalnız kaldığım bir sabah da aklıma şeytani bir fikir gelerek uyandım. 

Beni uyandıran şey onların hayvan gibi çıkan sesleri oldukları için Justin'in evde olmadığını bilerek elimi yüzümü yıkayıp kahvaltıya pijamalarımla indim. Bunu yapmayı ne kadar özlediğim tahmin bile edilemezdi.

"Günaydın," dedim mutfağa girdiğimde. Uygulamaya geçireceğim planımı düşünerek annem ve babama kocaman birer öpücük verdim.

"Günaydın prenses," dedi babam yaydığım pozitif enerjiye karşılık gülümseyerek. "Seni sabahları mutlu görmek alışıldık şey değil."

"Güzel bir uyku uyudum." Masadaki yerime oturduğum gibi ağzıma birkaç peynir ile omlet tıktım. Justin'in karşısında kibar olacağım diye bir kuştan farksız yediğim tüm o kahvaltılara karşılık şu an özüme dönmüş haldeydim. "Scott bu saatte nereye gitti? Onun üç öğün yemeden sosyal hayata atılamadığını zannediyordum."

"Justin ile gitmeleri gereken bir yer olduğunu söylediler," diyerek bana yanıt verdi annem.

Tam sırasıydı.

"Farkında mısınız bu aralar çok fazla gitmeleri gereken bir yer veya yapmaları gereken bir şey oluyor." Kahvemi içiyor, sanki tüm bu olanlar hiç umrumda değilmiş gibi davranıyordum.

"Evet, bunun bende farkındayım." Annem zeytinini yerken bana katılmıştı ama babam omuz silkti.

"İki en yakın arkadaşlar, yapacak bir sürü şey buluyorlardır." Okuduğu gazeteyi bırakıp kahve fincanını aldı. "Sen ve Caitlin de her zaman birliktesiniz."

"Evet ama-" Sanki söylememem gereken bir şey varmış gibi kafamı iki yana sallayıp kahvaltı tabağıma baktım. "Her neyse."

"Ne oldu hayatım?" dedi annem. "Söylemek istediğin bir şey mi var?"

"Söylemem gerekir mi bilmiyorum," dedim mahçup bir şekilde. "Bizi pek ilgilendirmez, sonuçta onun kendi anne babası var."

"Justin'den mi bahsediyorsun?" Babamın sorusunu kafamı sallayarak onayladım. "O da artık bizimle yaşıyor, eğer bildiğin bir şey varsa bilmemiz gerekir."

"Şey, Justin her sabah okul için evden çıkıyor ama çoğu zaman günün devamında onu okulda hiç görmüyorum. Scott'ı hep görüyorum ve en yakın arkadaş oldukları için Justin'i de yanında görmem gerekir ama o hiç görünmüyor. Sanki okula hiç gelmiyormuş gibi."

Annem ve babam birbirlerine baktıklarında gülümsememi önlemek için kahve bardağını dudaklarıma götürdüm.

"Bu önemli bir şey Margo," dedi babam. "Justin bizimde oğlumuz sayılır, eğer gerçekten okula gitmiyorsa bunu onunla konuşmalıyız."

"Lütfen benim söylediğimden bahsetmeyin, onu ispiyonladığımı falan düşünmesini istemem."

"Tabii ki de hayatım." Annem saçlarımı okşarken derin bir nefes aldı. "Zavallı çocuk ailesiyle bir sürü sorun yaşıyor, bu yüzden böyle davranıyor olmalı."

Asıl öğrenmek istediğim şeyi sormak için yüzümde masum bir ifade yarattım. "Justin neden evi terk etti?" Sorumun tek başına çok çıplak durduğunu fark edince ekleme gereği duydum. "Çünkü her nedense, bazen çok üzgün gibi duruyor ve onun için üzülüyorum."

Babam ellerini kaldırıp, "Bunu bizde tam olarak bilmiyoruz," dedi. "Scott, babasının bazı davranışları yüzünden onunla kavga ettiğini söyledi. Büyük bir kavgaymış. Justin evi terk etmesine rağmen onu ne annesi ne de babası bir daha aramış. Bizde kaldığını bilmiyorlar, Justin onlara söylemememizi istedi."

hauntingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin