2.3

18.9K 826 494
                                    

vote & bol bol satır arası yorum yaparsanız mutlulu olurum yapmasanız da olurum niye olmiyim


"Aşağıya ineceğim ve o sadece abimin en yakın arkadaşıymış gibi davranacağım. Yüzüne bakmayacağım."

Bunu belki de aynada kendime bininci kere tekrar ettikten sonra saçımı geriye atıp telefonumu aldığım gibi odadan çıktım. Bütün bunları bir anda yapıyordum çünkü düşünsem kesinlikle kendimi odama kilitleyip bir daha oradan çıkamazdım.

Merdivenlerden aşağıya indiğimde oturma odasında hiç kimse yoktu, mutfağa ilerlediğimde ise herkesin orada olduğunu belirten sesleri duydum. 

Yutkundum ve derin bir nefes aldım. Utangaç davranıp yüzüne bile bakmaya cesaret edemezsem bu ona sadece bilinmeyen biriyken öyle şeyler yazabilecek cesareti olan basit küçük bir kız olduğumu düşündürürdü.

Mutfağa girerken ilk gördüğüm şey onun annemin üzerini özenle düzenlediği ahşap yemek masamızda Scott'ın tam yanında oturduğuydu.

Bütün vücudum buz keserken beni fark etmesi uzun sürmedi. Gerçekten koşarak odama çıkmak istiyordum ama hepsi farkıma varmışlardı bile.

Ben her zaman oturduğum sandalyeyi çekip otururken o gün bir ilk gerçekleşti; aşkın ne olduğunu öğrendiğim zamandan beri deli gibi aşık olduğum Justin Bieber bana bir saniyeden daha uzun süre baktı.

Bana çok uzun süre baktı.

Kendimi bakışlarımı ona yöneltmek için zorlamak zorunda kaldım. Yüzündeki ifadeyi tanımlayamazdım, bakışları dümdüz ve duygusuzdu. Ama ben gülümsedim ve, "Hoşgeldin," dedim.

Bir şey söylemek yerine başını sallamakla yetindi, garip bir hava yemek masasının etrafında gezinirken babamın sandalyesinin boş olduğunu fark ettim.

"Babam nerede?" diye sordum fırından tavuğu çıkaran anneme.

"Ah, onun işleri biraz uzayacakmış," dedi önümüze tabaklarımızı koyarken. Babamın işlerinin uzamadığı bir gün görmek neredeyse imkansızdı zaten.

Scott sanki onu yıllarca aç bırakmışız gibi yemeğe başlarken ben çatalımla salatamı dürtmekten başka bir şey yapmıyordum.

Justin de Scott kadar iştahlı olmasa da yemeğini yiyordu, normalde onunda olduğu akşam yemeklerinde ikisi susmadan konuşurdu ve bana yaptıkları aptalca şeyleri anlatıp dururlardı ama bu akşam Justin konuşmadığı için Scott'ın da sesi çıkmıyordu.

"Justin, senin bir şeye mi canın sıkkın?" diyerek soran kişi yanımda oturan annem oldu.

Justin bakışlarını tabağından çekip anneme bakarken gülümsedi. "Sadece biraz yorgunum," dediğinde yalan attığını bilen tek kişi olabilirdim.

"Ona gelmesi için yalvarmak zorunda kaldım," dedi yemek yemeğe ara veren Scott. "Basketbol antrenmanlarında koç özellikle onun canını okuyor."

Sanki söyledikleri hiç ilgimi çekmiyormuş gibi tavuğumu kesmekle uğraşmaya koyuldum ama her zamanki gibi konuştukları şeyleri dikkatle dinliyordum.

Aynı ikisi oturma odasında kimsenin dinlemediğini düşünerek Justin'in kız arkadaşıyla cinsel ilişkiye girmiyor oluşundan konuştukları zaman merdivenin başında gizlenip dinlediğim gibi.

"Hala mı?" dedi annem, Justin'i de kendi çocuğu saydığı için sinirleri bozulmuş gibiydi. "Yine antrenmanlara geç mi gidiyorsun?"

Justin cevap vermeden önce bir saniyeliğine duraksadı ve bakışları çok kısa süreliğine beni buldu. Ona hakkında bildiğim şeyleri yazıp bunları nasıl öğrenmiş olduğuma anlam veremediği zamanları hatırlamış olmalıydı. Şimdi onun için her şey anlam kazanıyordu.

hauntingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin