BÖLÜM 25: "ŞİMDİ"

831 128 46
                                    

Son 3 bölüm!

Umarım bölümü benim beğendiğim kadar beğenirsiniz.

***

Yasemin akşam üzeri dehşetle uyandı. Cihan artık zamanın geldigini söyleyip onu bıçaklıyordu ve o bıçağın keskinliğini, derisinden içeri girip organlarını parçalayışını hissedebiliyordu. Gerçek hayata döndüğünden emin olmak için tişörtünü kaldırıp karnını kontrol etti. En ufak bir çizik bile yoktu. Cihan artık onu rahatsız edemezdi.

Yatağından çıkıp bir defter ve bir kalem aldı. Deftere bir şeyler yazıp kağıdı kopardı. Daha sonra üzerini değiştirdi ve diğerlerinin yanına, salona gitti. Arkadaşları kendilerine silah seçmekle meşguldü. Afra'nın elindeyse kül kavanozu vardı.

"Artık başlayabiliriz." derken içinde verdiği savaşı hisseden kimse olmadı. Bu işe bir an önce son vermek istiyordu.

"Silahlarımızı seçtik." dedi Rima. Katil cücelerle savaşırken kullandıkları tabancaları kullanacaklardı. O sırada Barlas sopasını kendinden emin bir şekilde omzuna koydu. Herkes Cihan'ı öldürmemeleri gerektiğini biliyorlardı; ama hepsi Karabasan'ı zayıflatacak bir yol bulma ümidini taşıyordu. Zayıflayan şey elbet yok olurdu.

"Pekala. Karabasan'a istediğiniz kadar ateş edin; ama Cihan'a dokunmayın. Küllerinizi alın ve çıkalım. Onların nerede olduklarını hissedebiliyorum."

"Peki ya Melisa?" diye sordu Afra. Yasemin bu soruyu bekliyordu.

"Kötülük yaptı, kabul ediyorum; ama hiçbir zaman bizi öldürmeye çalışmadı. Amacı sadece kendini kurtarmaktı. Kalbi kararmış olabilir; ama hala güzel bir kalbi var. Buna inanıyorum. Tıpkı Ayberk gibi. Doğrudan size saldırmadıkça ateş etmeyin."

Afra ve diğerleri anladıklarını belirtmek için kafalarını salladılar. Yasemin'in Ayberk hakkında düşüncelerinin değişmesi Afra'nın yüzünü gülümsetti. Biraz garip bir gülumsemeydi bu. Muhtemelen Melisa karşı tarafa geçtiği için Yasemin'in böyle söylediğini düşünüyordu.

Önemli kısım bittiği için Yasemin Selim'i kenara çekti. Ona söylemesi gereken şeyler vardı. Akşamki olay yüzünden kötü hissediyordu. Selim biraz gönülsüz gibiydi.

"Seni her zaman, ne olursa olsun seveceğimi bil." diye fısıldadı Yasemin. Gözlerindeki yaşlar samimiyetini gösteriyordu.

"Sen de." dedi Selim yavan bir şekilde. Kafasını iki yana sallayıp dudaklarını ısırdı. Ona hala kırgındı. Yasemin onu anlayabiliyordu. Diğerlerine baktı. Onlar da birbirleriyle konuşuyorlardı. Sanki vedalaşıyorlar gibiydi. Yasemin kimsenin görmesine izin vermeyerek cebinden o kağıdı çıkardı. Alel acele kağıdı Selim'in eline tutuşturdu.

"Ne bu?" diye sordu Selim. Kağıdı açacakken Yasemin ona engel oldu.

"Cebine koy. Kimse görmesin." diye fısıldadı. Selim ne olduğunu anlamasa da kızın dediğini yaptı.

"Ne bu Yasemin?" diye yineledi Selim. Yasemin gülümsemeye çalıştı.

"Öğreneceksin. Hemen okumanı istemiyorum. Doğru zaman geldiğinde okumalısın."

"Doğru zamanın ne zaman olduğunu nereden bileceğim?"

"Sen zekisin. Sadece bekle."

Selim kafasını peki anlamında salladı. Sonra aklına sabahki kötü giden muhabbetleri geldi. Yasemin'in gözlerine bakınca kızgınlığını unutmuştu. "Sabahki şeyle ilgiyse eğer..." dedi. Cümlenin sonunu getiremeden Yasemin kafasını salladı.

TEPELERİN KIZI 2Where stories live. Discover now