BÖLÜM 1: "TEKLİF"

1.9K 188 58
                                    

TA-TAM! 🎂

Bu bölüm benden Crescenthigh a doğum günü hediyesidir. O yüzden onun doğum gününü kutlamak hepinizin bir görevi :D.

 O yüzden onun doğum gününü kutlamak hepinizin bir görevi :D

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Eğer o mesajı atmasaydım hiç tanışmamış olacaktık. Yani ilişkimizdeki en büyük rol benim. Tekrar hatırlatayım dedim. :D

Nice u/mutlu yıllara!

Efendim dediğim gibi ilk birkaç bölüm kısa. Fazla bir beklentiye girmeyin. Bir sonraki bölüm Haziran'da gelecek. Sebebini biliyorsunuz.

Evet artık sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Cres'im iyi okumalar! Tam senlik bir bölüm yazdım :D.

***

Yumruğunu belirli bir ritimle dizine vuruyordu çocuk. Parmak boğumları beyaza çalarken çatlak dudaklarına yaprakların gölgeleri düşüyordu. Burnunun çevresinden süzülüp dudaklarına temas eden bir damla yaş biraz olsun onları ıslattı. Kirpiklerinin gölgeleri ona bakacak herhangi birine görsel bir şölen sunmaya hazırdı. Parmak uçlarıyla tuttuğu kağıdı oturduğu soğuk mermerin üzerine koyduğunda içi cız etti. Kağıt mermerin sahibi içindi. Daha doğrusu kağıt çocuğundu. Sadece kağıdı mermerin sahibine göstermek istiyordu.

Koluyla suratındaki yaşları temizlediğinde kırmızı ekose gömleğinin kolları yüzeysel bir biçimde ıslandı. Haziran ayının sıcağı birazdan nasıl olsa onu kuruturdu.

Gözleri buruşuk duran kağıttayken yavaşça nemli toprağı okşadı. Kısa bir an gökyüzüne baktıktan sonra derin bir iç çekti. Genzi yansada aldırmadı. Mermerin soğuk yüzeyine siyahla kazınmış ismi tekrar tekrar okumak yüreğinin etrafındaki buzun daha da kalınlaşmasına neden oldu. Nefesini tuttu. Göğsündeki buzu hissetti. Onunla yaşamaya alışmış gibiydi. Boğazını temizleyip burnunu kaşıdı.

"Ben geldim." dedi burukça. "Hep yaptığım gibi."

Zihnine doluşan günleri düşündü. Buraya gelmediği tek bir günü bile yoktu. Hastanede yattığı bir haftayı saymazsa... Yağmurlu bir sonbahar akşamında kendini burada bulmuştu; ama bu sıradan yağmurlardan değildi. Gökyüzünde yağmur suyunun olmadığı tek bir boşluk bile yoktu. Abartılı film efektlerine benziyordu. Ailesine fark ettirmeden evden çıkmayı başardığında bunu neden yaptığına dair en ufak bir fikri bile yoktu. Sadece onun yanında olmak istemişti. Gökyüzünün bile onlara ağladığını biliyordu Ayberk. Ölüm için terk edilen bir çocuğa herkes ağlardı.

Kendini yağmurun şırıltısına bırakıp yüreği gibi buz kesen mermerin üzerine yattığında kıyafeti baştan aşağı su ve çamura bulanmıştı. Kılını bile kıpırdatmadan birileri onu bulana kadar orada kalmıştı. O an üşümemişti; ama sonradan soğuk mermerde yatmanın cezasını çekmişti. Onu ilk bulan Selim olmuştu. Güçlükle çocuğu eve gitmeye ikna etmişti. Onu ikna etmek için Selim'in ne söylediğini hala hatırlıyordu.

TEPELERİN KIZI 2Where stories live. Discover now