BÖLÜM 22: "HIRSIZ"

750 127 32
                                    

Aradan uzun bir zaman geçti. Geçen bölümde neler oldu belki hatırlamayanlar vardır. Onlara kısa bir özet geçiyorum.

Ekip sokakları dolaşırken Cihan'la karşılaşmıştı. Bir kavga yaşamıslardı. Sonra Ozan da olaya dahil olmuştu ve her yerde insanların uyduğunu söylemişti.

Hepinize iyi okumalar diliyorum.

***

Geri dönerlerken Rima yaşadıkları şeylerin kısa bir özetini Ozan'a anlattı. Rima'nın anlatacakları bitrikten sonra Ozan kendi evine gitmek için onlardan ayrıldı. Barlas, Selim ve Afra Ozan'dan daha önce ayrılmışlardı.

Yasemin eve çıkmadan hemen önce Deniz ve Çınar'a bakkaldan yiyecek bir şeyler getirmeleri için görev verdi. Evde yiyecek doğru düzgün bir şey kalmamıştı. Bakkalın kepenkleri kapalı olduğu için bu işi kendisi yapamazdı. Gerçek güçlere ihtiyacı vardı. Rima da onlarla gideceğini Yasemin'e söyledi. Çınar bu fikri pek sevmemişti; ama sesini çıkarmadı. Gök'le Yasemin eve çıkarlarken Deniz, Çınar ve Rima bakkala doğru yürüdüler. Pastaneden biraz uzaklaştıklarında Rima onların önüne geçip onları durdurdu. İki genç birbirlerine anlamayan gözlerle baktılar. Rima'nın suratında tuhaf bir gülümseme vardı.

"Senin derdin ne?" diye sordu Çınar. Rima dönüp etrafı kolaçan etti. Kimsenin olmayacağını biliyordu; ama emin olmak istiyordu.

"Bakkaldan önce bir yere gitmemiz gerekiyor." diye yanıtladı kız.

"Sonra gidelim." dedi Çınar. Sonra bir şey keşfetmiş gibi göz bebekleri büyüdü. "Ya da hiç gitmeyelim."

Rima gözlerini devirdi. Ne zamandır onlarla dikkat çekmeden yalnız kalmayı planlıyordu. Bu fırsatı geri tepemezdi.

"Söyleyeceğim şeyi siz de seveceksiniz emin olun. Hem eğer diyeceğim şeyi yaparsanız bir daha sizin başınızda dolaşmam. Daha da önemlisi beni kaçırdığınız için ve Çınar bana kötü davrandığı için sizi affederim."

Çınar ve Deniz birbirlerine kısa bir süre baktılar. Sonra ikisi birden kıza dönüp aynı anda konuştular. "Söyle."

Rima memnun bir şekilde gülümsedi. Deniz emin olmak için tekrar sordu. "Bir daha tepemizde bik bik ötmeyeceksin değil mi?"

Bu soru Rima'nın biraz tuhafına gitse de kız istifini bozmadı. "Ötmeyeceğim." diye yanıtladı. Sonra asıl konularını anlatmaya başladı.

"Cihan'ı buradan kovmadan önce pastanenin karşısında oturuyordu. İlk geldiği zaman bize öyle söylemişti."

"Yani?" diye sordu Deniz.

"Yanisi... O evde Cihan ve Karabasan hakkında bir ipucu olabilir."

"O eve girmek istiyorsun yani?" dedi Çınar. Rima kafasını salladı. Eğer onlar bunu kabul etmezse kapıyı nasıl açacağını bilmiyordu. Bildiği bir çilingir vardı; ama o şu an rüya alemindeydi.

"Ya evden bir şey çıkmazsa ya da Cihan oradaysa?" diye sordu lider kurt bu sefer. Rima iç çekip konuştu.

"Bu yüzden eve girme işini arkadaşlarımla beraber yapmıyorum. Onları umutlandırdıktan sonra bir şey bulamazsak üzülmelerini istemiyorum. Cihan meselesine gelirsek, geldiğinden beri o eve girdiğini düşünmüyorum. Üstelik onu vurdum. Muhtemelen kendini iyileştirebilme imkanının olduğu bir yere gitmiştir."

Çınar anladığını belirtmek için kafasını salladı ve ekledi. "Hadi yapalım şu işi."

***

Evin arkasından dolanıp bir hırsız gibi apartmana girdiler. Böylece Yasemin'e yakalanma olasılıkları düşmüş oluyordu. Spiral gibi uzanan merdivenleri çıkarken Çınar en öndeydi. Deniz ve Rima da hemen onun arkasındaydılar. Rima heyecan içinde yüzerken kendini bir aksiyon filmindeymiş gibi hissediyordu.

Cihan'ın dairesinin önüne geldiklerinde Rima tiksintiyle ahşap kapıda yazan ismi okudu. O adamı sonsuza dek bitirmek istiyordu. Bunun için önce eve girmeleri gerekiyordu. Çınar ve Deniz kapıya omuz atmak için hazırlanırken Rima geriye çekildi. Kapı menteşelerinden ve kilidinin olduğu yerden sökülürken Rima kulaklarını kapadı. Az sonra kapı gürültüyle yere devrildi. Pekala bu pek hırsız işi olmamıştı. Kızın tek dileği bu gürültüyü Yasemin'in ve Gök'ün duymamış olmasıydı. "Keşke bunu yapmanın sessiz bir yolu olsaydı." dediğinde Çınar omuz silkti.

Rima onların arasından geçip eve girdiğinde evin ne kadar havasız olduğunu fark etti. İçinden evi biraz havalandırmak bile geçti. Daha büyük bir parçası da Cihan'ı burada ölüme terk etmek istiyordu. Yok etme planlarını aklının bir köşesine fırlatıp evi aramaya başladı. Önce salona baktılar. Salonda televizyon, televizyon sehpası, küçük bir halı ve bir koltuk takımından başka bir şey yoktu. Televizyon sehpasının içinde de sararacak kadar eski gazeteler dışında bir şey yoktu. Bu yüzden yatak odasına geçtiler. Gardırop bomboştu. Yatak oldukça eski bir modeldi. Rima bunu yatak başlığında anlamıştı. Başlık metaldi ve metalin kıvrık uçlarında küçük daireler vardı. Diğer odalardan da bir şey çıkmayınca erkekler kendilerini salondaki koltuklara bıraktılar. Koltuklar tozluydu; ama anlaşılan onlar bunu umursamıyorlardı.

"Adamın kapısını boşuna kırdık." dedi Deniz. Rima kaşlarını sahi mi dercesine kaldırdı.

"Bir şey bulamadık. Şimdi ne yapacaksın? Yasemin'e ne yaptığımızı anlatacak mısın?"

Rima bilmediğini belirtmek için kafasını salladı. Suratı asılmıştı. O da kendini bir koltuğa bıraktı. Yerin dibine girmek istiyordu. Neden sonra aklına bir şey geldi. Az önce bulduğu gazeteleri tekrar eline aldı. Gazetelerin tarihleri hayli eskiydi. Eğer Cihan sararmış gazete koleksiyonu yapmıyorsa mutlaka bunları saklamasının bir nedeni vardı. Dikkatlice onları çantasına koydu. Uygun bir zamanda onları inceleyecekti.

"Gidip biraz yiyecek alalım." dedi diğerlerine. "Bu sefer ki gibi gürültülü olmasın ama."

Deniz ve Çınar kalkıp evden çıkarlarken Rima da onları takip etti. Çıkış kapısının eşiğinde durup kurtların yaptığı esere son kez baktı. Cihan'ın ismi yerdeydi. Olması gereken yerde.

TEPELERİN KIZI 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin