BÖLÜM 8: "MİSAFİR"

859 148 30
                                    

Gök panikle telefonunu cebine geri koydu. Yasemin'e durumu anlatacaktı; ama iki seferde de başka şeyler söylemişti. Şimdi onu kenara çekip söyleyemezdi. En iyisi akşam evde yalnızken konuşmaktı. Diğerlerinin tepkisinden uzak daha rahat olurdu.

Aceleyle kahveyi pişirip Barlas'a götürdü. Fincanı masaya koyarken çocuğun ona bakışlarını fark etti. Sıradan bir bakışa benzemiyordu. Bu biraz daha tedirgin olmasına sebep oldu. Bu ortamda kalmak istemiyordu. Bu insanlar ona güvenmişti ve o başından geçen asıl olayı bile onlara anlatmamıştı. Suçluluk duygusu giderek katlanıyordu.

"Ben biraz hava alacağım." diyerek dışarıya çıktı.

Yasemin Gök için endişeleniyordu. Bir türlü konuşamamıştı onunla. Burada konuşmaya çalışsa diğerleri kim bilir ne derlerdi. İkiye bölünmek kaçınılmaz olurdu. Gök'ün yanındakiler ve diğerleri. Diğerlerinin başını da hiç şüphesiz Afra çekerdi. Porselen bebek Ayberk konusunda ona hala kızgındı sonuçta.

"Bana daha önce söylemeliydiniz. Afra aramasaydı haberim bile olmayacaktı." dedi Barlas fincanını masaya geri bırakırken.

"Ayberk'le konuşmuyordun bile." dedi Rima. Sesi kırgın çıkmıştı. Barlas'ın kaşları öyle mi der gibi havalandı. Mavi gözleri daha da parlaklaştı sanki.

"Onunla konuşmuyor olmam onu önemsemediğim anlamına gelmez Rima." dedi çocuk kararlı bir şekilde. Rima'nın ağzından bir "hıh" sesi çıktı.

"Daha önce Ayberk'le konuşman için seni aramıştım. Sen de Ayberk ismini duyar duymaz telefonu suratıma kapatmıştın." dedi Rima. Konuşma giderek hararetleniyordu. Yasemin olası bir kavgayı önlemek amacıyla ayağa kalktı.

"Neden sakin olmuyoruz? Kavga ederek bir yere varamayız değil mi?" dedi bir ilkokul öğretmeni edasıyla. Selim kızın kolundan tutup onu geri oturttu.

"Bence tatlı öğretmen edan bir işe yaramayacak. İyisi mi sen otur."

Yasemin gözlerini kısıp Selim'in gözlerine baktı. Onun haklı olduğunu kendisi de biliyordu; çünkü Rima ve Barlas konuşmaya devam ediyordu.

"Mesaj atsaydın o zaman!" diye bağırdı Barlas Rima'ya. Rima ayağa kalkıp saçlarını çekti.

"Sen de hemen açıp okurdun mesajı zaten!"

"Aslında okurdu." dedi Afra hafif kısık bir sesle. "Ona ilk önce mesaj atmıştım."

"Neyse ne!" diye bağırdı Kerem. Sürekli bir kavganın içinde olmak başını ağrıtıyordu.

"Kavga etmekten daha önemli meselelerimiz var." dedi Yasemin. Bu sefer daha ciddiydi. Selim baş parmağını kaldırıp onu onayladığını belirtti.

"Ben Ayberk'in yanına gidecektim zaten." dedi Barlas. "Döndüğümde detaylı konuşuruz. Çanta kalsın burada." deyip pastaneden çıktı. Giderken üvez ağacının altındaki masada oturan Gök'e baktı; ama kız oralı bile olmadı. Düşünceli görünüyordu. Bu hali Barlas'ı endişelendirdi; ama çocuk yoluna devam etti.

***

Barlas hastaneye girdiğinde zihnine anılar doluştu. Morgun önünde beklediği o günü hatırlamak göğsüne balyozla vuruyorlarmış gibi acı bir his veriyordu. Nefesi sıkıştı. Buğulanan gözleriyle etrafı zar zor görüyordu. Hızlıca gözlerini silip danışmaya gitti. Oradan Ayberk'in kaldığı odanın yerini öğrendi. Vakit kaybetmeden odaya doğru yürüdü.

Odanın önünde durup kapıyı çaldı. Pencereden içeride neler olduğunu görüyordu; ama nezaketen kapıyı çalıp içeri girmişti. Ayberk'in annesi onu görünce yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Barlas da ona ufak bir tebessümle karşılık verdi.

TEPELERİN KIZI 2Where stories live. Discover now