8: lost in your lips

En başından başla
                                    

"Bir daha o güzel ağzını açtığında kelimelerine dikkat etmezsen bir daha açabileceğin bir ağzın olmaz, Jungkook. Emin ol, becerilerimin türü oldukça geniştir."

Taehyung gitmek için ayaklandı ve nefes nefese kalmış olan Jungkook'un yanaklarında gördüğü taze göz yaşlarına gülümseyip bir cümle daha kurdu.

"Ayrıca, bu tip olaylarda yaralanma olasılığın zaten fazladır. Benimleyken üç gün boyunca rehin alınan Hoseok'a ve beni korumak için uyuşturucu almak zorunda kalan Yoongi'ye sor ki işkencenin ne beter ve ne çekilmez olduğunu sana açık açık anlatsınlar. Bir daha şikayet ettiğini duymayacağım."

Jungkook tek bir yanıt vermek için ağzını araladı ama ses telleriyle buluşan tek şey; kandı.

~

Partinin olduğu mekan bir ahiret kalabalığı içeriyordu. İnsanların birbirine değmeden geçme olasılığı yoktu ve milyonda bir olan ihtimal ile iki büyük düşman karşı karşıya gelmişti. E.L Duvarı'nın lideri Park Chanyeol, bir zamanlar Park Bogum'un abisi olarak da tanınıyordu ama duvarların arasında çıkan dehşet verici kavgadan sonra asla görüşmemişleri ve şansa bakın; bugün, bu gece, burada ayrı kalınan onca yıla rağmen B.B Duvarı'nın lideriyle karşılaşmıştı.

"Aa bakın burada kim varmış?" diye söylendi Chanyeol, arkasında sürüklediği iki asalağı da beraberinde getirip Taehyung'un taht kurduğu masaya davetsiz misafir olduklarında. "Beceriksiz bacaklar duvarının yegâne temsilcisi, Kim Taehyung."

"Kavga çıkartma, Chanyeol." diyerek keskin bir bakış attı, Taehyung fakat yerinde yeller esen sabrını ve sakinleşme yeteğini bu gece bulamayacaktı.

"Çıkartsam ne yapabileceksin ki?"

"Bunu!" dedi Taehyung, uzun adamın kasıklarına tekme atarak yere düşmesini sağladığında. Arkasındaki keneler üstüne saldırmaya çalışmıştı ama belinden geriye doğru çeken bir güç, ileriye doğru gitmesini engelleyip  mekanın karanlık koridoru boyunca sürüklenmelerini sağladı.

Evin yatak odasını andıran, kutu gibi bir yere girdiklerinde Taehyung çırpınarak kendisini tutan dayanıklı kollardan kurtuldu ve arkasını dönüp kimin geldiğine baktı.

Jeon Jungkook.

Öfkesi daha da artarken kaşlarını çattı ve buğday teninin güzelliğinin bir tabloya dönüşmesine neden oldu.

"Burada ne işin var?" dedi Taehyung, ellerini beline koyup hesap sorduğunda.

"Seni takip ettim," diye cevapladı Jungkook, gözlerini kaçırırken ondan hala utanıyor ve kalbine söz geçiremediği için kendinden nefret ediyordu. "İçimde kötü bir his vardı."

"İçindeki hislere sıçayım! Kavga dahi edemiyoruz rahat rahat!" diye bağırdığında Taehyung, elini alnına yapıştırıp sinirden kızaran kulaklarının uğuldadığını hissetti.

Jungkook ise sırtını tutarak eğildi ve dizlerinin üstüne düşmemek için çift kişilik yatağa oturdu. Gözü dönen Taehyung, şaşkın bakışlarını ona çevirince kör karanlığa rağmen adamın beyaz tişörtünün arkasının giderek koyulaştığını fark etti.

"Yaram açılmış olmalı." dedi Jungkook, ayağa kalkıp partiyi terk etmek için hazırlandığında.

Taehyung ise kazağının kollarını dirseğine kadar sıvamış, onun karşısında dikiliyordu. Gözlerini gözlerine değdirdiğinde bir kıyamet çıkacağını bile bile gerçekleştirdi ve "Yat şuraya, Kookie." dedi. Emri anında uygulamaya konduğunda genç adam, savunmasız kalmıştı.

Kıymet bilmez parmak uçları, adamın teninde ihtişamlı bir yürüyüş töreni yaparken Jungkook, sızlayan noktalar yüzünden acı çekmek işe meşguldü. Taehyung derin bir nefes alıp deri ceketinin cebinde bulunan prezervatiflerden birkaç tane çıkardı ve başka çaresi olmadığından -içinden daha iyi yerlerde kullanabilirdim diye bir düşünce geçti- Jungkook'un etrafı mosmor olan izine bastırarak kanı durdurdu. Yatak odasının tuvalet masasında bulduğu peçetelerle üstün körü bir tampon yaptığında bileklerinden tutarak uzanmakta olan adamı ayağa kaldırdı.

Yaşlı kirpiklerinin arasından bir masal yazıyormuşçasına kendisine bakan adamın yanaklarına kirli parmaklarını koydu ve avuçlarının çenesine hakim olmasını sağladı. Her santimetrekaresinin bu küçük çocuğa hakim olmasını istiyordu.

"Daha iyi misin?" diye sordu, manik hareketler göstermesinin üzerinde durmadan.

"E-Evet," diye mırıldandı, Jungkook ama konuşmak için zorlanıyor, her an yeni bir hata yapacak gibi korkak harflerini dışarı salmıyordu.

"Hey," dedi buna karşılık, Taehyung. Aralarında ne geçerse geçsin, onlar aynı duvarın askeri ve aynı geminin yolcularıydı. Birbirlerini kollamalı ve zarar görseler bile birlikte olmalılardı. "sakin ol. Sana kötü bir şey yapmayacağım."

"Peki..." diyerek fısıltısının duyulma imkanını arttıran Jungkook. "Ben yapabilir miyim?"

Taehyung'un kaplanı andıran gözleri kısılırken kafasını hafifçe eğdi ve küçük bebeğin ne dediğini anlamaya çalıştı.

"Çünkü parti hala bitmedi," dedi alınlarının karşı karşıya geldiğinde aralarında bir milim bile mesafe kalmamıştı. "kötü şeyler yapılabilir."

"Ne demek istiyorsun, Jungkook. Açık konuş."

Jungkook; ürkekliğini parçalayarak vurdumduymazlığa dönüştürürken kendisine bakan elaya dönük irisleri, yıllardır sevmesinin bir armağan olduğunu düşündü ve manzarası, hayatının ait olduğu iki et parçasına indiğinde sertçe yutkundu.

"Dudaklarında kayboldum, Taehyung. Bana yolu gösterebilir misin?"

☆☆☆☆☆

Offfffffff son kısmı gülerek yazdım, affedin saçmaladım biraz 🙈😂

Neyse, umarım beğenmişsinizdir♡

Soulmate veya classroom yazma ihtimalim var, hangisine yeni bölüm istersiniz? 😇

Bu arada Pentagon comeback yaptı gidip izleyin bakalım!! Albümdeki nothing şarkısı ayrı bir güzel eheh 💕

Ve... Güney Kore saat dilimine göre bizim koca bebeklerimizin 4. Yılı oldu😔 onlarla olduğum 3 sene su gibi akıp geçti... Umarım niceleri de birlikte geçiririz Bangtan🎉🎊

 Umarım niceleri de birlikte geçiririz Bangtan🎉🎊

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13.06.13 - ~ 💜

13 - ~ 💜

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
harder, better & stronger :: vkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin