7: all of them

12.3K 1.2K 654
                                    

İyi okumalar:)

Ertesi sabah oldukça sakin ve sessiz başlamıştı. Jungkook, dün yaşananlar hiç gerçekleşmemiş gibi davranarak ekip üyeleriyle selamlaşmış ve hazırlanan kahvaltı masasında önündeki kaseye mısır gevreği doldururken mutfağa giren kaptanına bakıyordu. Genç adam, kumral saçlarını kırmızı bir bandananın üstüne atarak biçimli kaşlarının duruşunu belirginleştirmiş, üzerindeki siyah deri ceketi ve siyah dar pantolonu ile bir defileye çıkacakmış gibi görünüyordu. Kim Taehyung, dudak uçuklatacak bir havayla masaya oturduğunda Hoseok hemen lafa atıldı.

''Nereye böyle, kaptan?''

Taehyung kafasını grubun iyimser adamına çevirdi ve eline aldığı çatalı sertçe tabağındaki jambona batırdı.

''Sana hesap mı vereceğim, Hoseok?'' diye çıkışan derin sesi, mutfağın karaltıya girmesine neden olmuştu.

''Sadece bir soru sordu, Tae.'' dedi Yoongi, adamın omzuna dokunup dikkatini kendi üzerine çekerken. ''Ters tarafından kalktın galiba.''

''Nasıl düşünmek istiyorsanız öyle düşünün.'' diyerek parlayan adam, ağzına attığı lokmayı  çiğneyerek masadan hışımla kalktı ve masadaki altı adamın da şok halindeki gözleri Taehyung'u izlerken o, Jungkook'a dönerek dudaklarını oynattı. 

''Benimle gel.''

B.B duvarındaki kafası karışmış ekip üyeleri Jungkook'a bakarken Taehyung çoktan kapıyı çarpıp çıkmıştı. Namjoon bir açıklama bekleyen surat ifadesiyle genç olana bakarken kaşlarını çattı ve ellerini masanın üzerinde birleştirdi.

''Aranızda ne olup bittiğini anlatacak mısın, Jungkook?'' 

Korku tınıları, karaciğerinde ufak notlar alarak baş gösterirken başını eğerek yutkundu ve kendisini merakla izleyen beş adamın simalarında göz gezdirdi.

''Bir şey olduğu yok,'' dedi Jungkook, onları açık açık kandırmaya çalışırken. ''Taehyung bana duvar hakkında bilgi vererek ortama daha çabuk adapte olmamı sağlıyor.''

''Ona ismiyle sesleniyorsun...'' dedi Jimin, yüzünü kurnaz bir gülüş sardığında. Jungkook, onun güzel suratına bir kafa atıp kana bulamak istedi fakat kafasını iki yana sallayarak söylenenleri inkar etti.

''Sizin sandığınız gibi bir şey yok,'' diyerek sandalyesinden kalktı ve masadan ayrılırken ikna edemeğini bildiği halde Taehyung'un çıktığı kapıya ilerledi. ''benimle ilgilenen iyi bir lider, yalnızca.''

''Dikkatli ol, JK!''

Seokjin konuşmayı sonlandırırken Jungkook, mutfaktan çıkmış olmasına şükrederek kıpkırmızı bir motorun yanında kendisini bekleyen kızgın adamın yamacına ulaştı.

''Soru sordular mı?'' diye araştırma yapan Taehyung, bacaklarını açarak motora oturup aynalı kaskı takarken basit bir sorunun cevabından daha fazlasıydı. Jungkook'un yalnızca ona bakarak bile gelmesini sağlıyordu. 

''Hayır,'' dedi Jungkook, bacaklarıyla onun bacaklarını sarıp göğsünün sırtına değmesini sağlarken adamın yeni duş aldığını anlatan okyanus kokusunu içine uzun uzun çekti. ''söylediklerini geçiştirdim.''

Gri gökyüzü, boğuculuğunu iki adamın ruhuna işlerken Taehyung memnun bir şekilde mırıldandı ve arkasındaki adamın erimesi için sıcaklığı arttırmış oldu. Oysa bu dünyada yıllardır güneş açmıyordu.

Parmaklarını siyahlar içinde olan Taehyung'un beline dokunduran Jungkook, yolculuğa çıkmadan önce ''Nereye gidiyoruz?'' dedi. 

''Nereye istersem oraya.'' dedi ve arka arkaya olmalarına rağmen Jungkook onun kulaklarına ulaşan gülümsemesini hissetti.

harder, better & stronger :: vkookWhere stories live. Discover now