Bitmemesi gereken an

13.8K 724 25
                                    

ÇOK İÇİME SİNEREK YAZDIĞIM BİR BÖLÜM OLDU.VE UZUN YAZDIM.KEYİFLİ OKUMALAR:)

multimedya daki Bordo elbise Nil'in nişan elbisesi :)

-------------

“Davetiye iki kişilik. Çok şanslısın seni götüreceğim” dediğimde Deniz başını olumsuz anlamında sallamaya başladı.

“Ya değil mi ? Gidelim de yine lezbiyen laflarına maruz kalalım”

“O nereden çıktı “ dedim kıkırdayarak.

“Amerika dayken Lucy bir parti vermişti ve ikimiz beraber gittiğimiz için bize lezbiyen demişlerdi hatırladın mı? ”

“Evet. Sonra sen kızı merdivenlerden yuvarlamıştın onu da hatırlıyorum” Kızı cidden merdivenlerden yuvarlamış bir kolunun kırılmasına sebep olmuştu.Bunu yapmasının sebebi hoşlandığı çocuğun  önünde rezil olmuş olmasıydı. Hak vermiyor değilim yani.

“Doğru hatırlıyorsun. Ve ben o nişana gelipte Lucy kılıklı Şirin’in öyle salak imalarına gelemem. Hayır bir şey değil merdivenlerden de yuvarlayamam. Lisedeyken ergenlik diyorduk da şimdi bildiğin adam öldürmeye teşebbüs denir. Ve ben hapse girmeyecek kadar gencim arkadaşım.” 

“Nereden çıkartıyorsun bunları kadın niye öyle yapsın ?” dediğim de “Bir düşün istersen 2 gün öncesini” dedi. Size söylemedim kızlarcım, bizim o Cem Yılmaz krizinden sonra 5 gün geçmişti ve 2 gün sonra nişan vardı. Ve 2 gün önce de Deniz şirkete yanıma geldiğinde Şirin denilen kadında Mert’lerin yanına gelmişti. Biz de tesadüf eseri tanışmış olduk. Ama kadının bize olan bakışlarını hatırlayınca Deniz’e hak vermeye başladım. Mert konusuna gelirsek o günden sonra mesafeli davranmaya başladı. Ona da hak veriyordum. Ve bu işi en kısa sürede çözmeliydim.

“Sen gelmezsen ben kiminle gideceğim” diyerek masum kedi bakışları attım ona. Ama umuru olmadı.

“Daniel’ı götür.”

“Onlar yarın Ankara’ya gidecek. En az bir hafta yoklar.”

“Bak gelmek isterdim. Ama lezbiyen muhabbeti bir yana işlerim var.Dergide durumlar biraz karışık.” dediğinde çaresizce kabullenmek zorunda kaldım.

--

Yine geç kalarak şirkete adım attığım bir güne merhaba. Deniz bizde ne zaman kalsa ben de işe geç kalıyordum. Bir daha o kadar saat konuşmak yok diye tembih ettim kendime. Sonra çok uzaklardan Ege’nin sesini duydum.

“Nil Hanım günaydın.” O an da bir şey dank etti.

“Günaydın. Yarın akşam bir planın var mı ?” dediğimde boş boş baktı suratıma. Cevap vermeyi hatırlayarak “ Hayır” dedi.

“Güzel. Yarın akşam biliyorsun ki Eren Bey’in nişanı var ve benimle gelmeni isteyecektim”

“Gerçekten mi ? Ben isterim olur gelirim” dedi büyük bir heyecanla. Biraz daha konuştuktan sonra odamdan çıktı. Hem ben yalnız gitmemiş olacaktım hem de o mutlu olacaktı. Ve sekreterimi biraz daha tanıyacaktım. Her iki tarafta yararlanmıştı bu işten.

Geriye kalmıştı Mert. Yani tamam orada öyle gülmemeliydim ama böyle yapacağını da tahmin etmemiştim. Açıkçası ne düşündüğünü de anlayamıyordum. En iyisi gidip konuşmaktı.

Renkli RüyalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin