-44-

8.8K 470 41
                                    

"Aşkım bu gün pazar. İzin ver bu gün uyuyayım, yalvarırım." Alkım üzerimdeki örtüyü çekerken yalvararak kıvranıyordum. O ise kalkmamı söyleyip bağırmakla meşguldü. Gözlerimi açıp etrafa baktım. Odada bir tek ikimiz vardık ve kapım kapalıydı.

Aniden elimi Alkım'ın sağ baldırına atınca korkarak duraksadı. O anki boşluğunda diğer elimle sağ elini kavrayıp onu üzerime düşürdüm hızla. Üzerimde anın şokuyla şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ellerimi kalçalarına yerleştirince gözlerini pörtletti. Ben ise onu iyice kucağıma yerleştirmiştim. Ellerini iki yanıma koyup destek alarak doğruldu. Bacakları, karnımın iki yanında kalmıştı. Yani direkt karnıma oturmuştu. Derin bir kaç nefes alıp bana doğru eğildi. Heyecanla onu izliyordum. Uykum kaçmıştı.

"Sen çok yaramaz bir kız oldun. Öğretmenini kucağına oturtmaya utanmıyor musun?"

"Ah son hatırladığımda öğretmenim benim kucağıma oturuyordu." Elimi omuzuna koyup yavaşça göğsüne indirirken elime vurdu.

"Ne yapıyorsun sen! Dokunabilirsin demedim."

"Ama sen benim..."

"Yaptığın şey için utanmalısın. Anneannen aşağıda. Anneannen ile aynı evdeyken bana aşkım dedin."

"Ama Alkım..."

"Ne 'Ama Alkım?' çabuk kalk giyin. Seni bekliyorum hadi. Ve bir ara şu odanı temizle."

Son anda laf sokarak, üzerimden kalkmış ve odamdan çıkmıştı. Bir süre kendime gelmek için tavana baktım. Şarjdaki telefonuma uzanıp arkadaşlarımdan gelen mesajlara ve sosyal medyaya baktım. Kendimi zorlayarak bedenimi yataktan kaldırdım. Direkt dolabımın önüne geçip siyah pantolon, siyah kazak, siyah deri ceket kombinini üzerime geçirdim. Nereye gideceğimizi dahi bilmiyorum ki ben. Ya da ne yapacağımızı...

Giyindikten sonra lavaboda işlerimi hallettim ve telefonumu alıp şen şakrak salona geçtim.

"Ooo validem, sabah-ı şerifleriniz hayır olsun. Kahvenizi bensiz içiyorsunuz..." Alkım ve anneannem karşılıklı oturmuş Türk kahvesi içiyorlardı. Anneannemi yanağından öptüm. Alkım'ın yanına oturdum.

"Sana da kahve yapabilirim istersen?" Diye sordu Alkım bana doğru. Kafamı iki yana sallayıp teşekkür ettim. Alkım anneanneme bakıp gülümsedi.

"Begüm hanım, anlamışsınızdır. Aybars artık sadece öğrencim değil, yakın arkadaşım, dostum, hiç sahip olmadığım gerçek yoldaşım gibi oldu. Çok iyi bir insan, saygılı, sevgi dolu, onu çok iyi yetiştirmişsiniz... Artık vaktimin çoğunu onunla geçiriyorum ve bu sizi nasıl etkiliyor inanın bilmiyorum. Eğer sizce yanlış bir şey yapıyorsam..."

"Hayır, Alkım kızım olur mu öyle şey? Sen de artık benim bir kızım gibi oldun. Aybars'ımın birileri ile iyi anlaşabilmesi beni tabii mutlu ediyor."

"Efendim biliyorsunuz yakın zamanda babamı da kaybettim ve aile bağlarım iyice zedelendi. Zor günler geçiriyorum ve Aybars yüzümü güldüren nadir insanlardan... Yani, iyi varsınız. Siz de, o da." Kafamı masaya koyup Alkım'a doğru gülümsedim. O da bana bakıp güldü. Ardından boylu boyunca süzdü üzerimi.

"Hazırlanmışsın Aybars."

"Evet, efendim hazırım."

"Begüm hanım siz de hazırsanız çıkalım." Kafamı kaldırıp anneanneme baktım. O da mı bizimle geliyor? E o zaman biz nereye gidiyoruz?

"Nereye gideceğiz acaba?"

"Pazar kahvaltısı yapacağız... Uyar mı?" Kafa sallayıp gülümsedim. Alkım ile hazırlanıp önden çıktık ve benim arabama bindik. Alkım sürücü koltuğuna geçmişti. Ben de yanına. Elimi uzatıp bacağına koyduğumda aynada kendisine bakmayı bırakıp bana döndü.

Gökyüzündeki İki KadınNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ