-41-

9K 504 105
                                    

Alkım, karşımda oturmuş öylece bana bakarken kafamı eğmiş ellerimle oynuyordum. Buna yaklaşık 3 dakikadır devam ediyorduk. Ve ikimiz de bir atak yapmıyorduk. Derin bir nefes alarak kafamı kaldırdığımda Alkım olduğu yerden kalkıp yanıma oturdu.

"İşte bundan korkuyordum ufaklık." Dedi derin sesiyle. Ona doğru baktım.

"Yan yanayken yabancı kalmaktan korktum. Sana dokunmaya çekinmekten korktum. Bakmaya utanmaktan korktum. Gökyüzünü bir daha beraber izleyemeyiz diye korktum. Korktum, korktum ve korktum. Şu an, galiba başıma geliyor."

Gözlerini benden ayırıp tavana çevirdi. Her bir hücrem inatla beni ona doğru çekmeye çalışıyorken beynim. Birbirimize hala hazır olmadığımızı sayıklıyordu. Erken ve dengesiz bir ilişki istemiyordum, çünkü Alkım zaten daha önce böyle bir ilişkiden nasibini almıştı.

"Sadece biraz zaman... Belki?"

Dün sınavımdan sonra yarım dakika kadar süren bir öpücüğü paylaşmıştık. Tenime dokunmuş, adımı fısıldamış ve dudaklarımı kutsamıştı. Sonra ayrılmıştık aniden. Sanki saliseler sonra odaya girecek adamı hissetmiş gibi çekmişti kanatlarını üzerimden.

Ve o benden uzaklaştığı an, gökyüzünden düşmeye başladım. Beni bıraktığı an onu özledim. Öpücüğünün nemi hala dudaklarımdayken, dudaklarını özledim. Henüz bir adım ötemdeyken sıcaklığını özledim. Fark ettim ki, onu daha ayrılmadan özlemeye başlamıştım.

Birbirimize bir kelime dahi etmeden arabalarımıza binip evlerimize dağılmıştık. Ve gece yarısından sonra saat neredeyse üçte bir mesaj geldi Alkımdan.

Kimden; Gökyüzümün Kraliçesi
Mesaj; Ufaklık, yarın evime gel. Biraz çalışmalısın.

Ve başka hiçbir şey... Ben salak gibi o saate dek oturup gözlerim tavanda onu düşünmüştüm. Beni öptüğünü düşündükçe bile utanıyordum. Peki ya bu yaptığımız, doğru muydu? Alkım yeni bir ilişkiye hazır mıydı? Aslında... Alkım beni bir ilişki olarak görüyor muydu?

Görmeliydi.

Beynim daha fazla direnemeyince aramızdaki bir kişilik boşluğu tek hamlede kapattım. Alkım kafasını kaldırınca çenesini kavradım. Ve çene kemiğine bir öpücük bıraktım. Gözlerini gözlerime dikti ve dudaklarını araladı.

"Anla beni ne olur. Kaybetmekten korktuğum için bulmak için bakmadım sana sonuçta, bulunca kaybetmek istemiyordum. Buldum, tuttum ve şimdi seni kaybedebilme riskiyle karşı karşıyayım."

Üzerimdeki hırka beni boğmaya başlamıştı. Yavaşça fermuarını açıp sağ tarafa attım. Ve solumda ki kadına yine döndüm. Gözlerini kaçırmadan bana bakıyordu. Masanın üzerindeki yarım saat önce sipariş verdiği Çin eriştesini eline aldı. O tam kalkmaya hazırlanırken elimi bacağına koydum ve engel oldum.

Bacağındaki elime bakarken sırtını koltuğa geri yasladı. Kucağına yatmak için pozisyon alıp sağ bacağının üzerine kafamı koydum. Alkım erişteyi koltuğun başlığına koyup sağ elini omuzuma sol elini saçıma yerleştirdi ve okşamaya başladı.

"Öğrencimsin, bu bana yanlış geliyor ."

"Okul dışında sadece bir arkadaşımsın. Ve ben çocuk değilim. Neredeyse 19 olacak bir genç kızım."

"Ben de 24 yaşındayım yani sorun zaten yaş değil."

"O zaman, biz neden olamıyoruz efendim?"

Dudaklarımı kemirmeye başlamıştım Alkım cevap vermedi. Dakikalarca yattım dizlerinde. Ellerimle karnımı sardım. Alkım eriştesini yemekle meşguldü.

Gökyüzündeki İki KadınWhere stories live. Discover now