-36-

9.2K 494 95
                                    

"Onu evde yalnız başına bırakmak istemedim de ondan. Hasta anneanne."

"Öyle desene kızım. Neyi var? Söyle sen bana."

"Ateşi var, öksürüyor, titriyor, terliyor."

"Ay kızım üşütmüştür ben bir çorba yapayım ona bir şeyciği kalmaz hem neden bu kadar endişelendin sen. Çok ateşi varsa bir duş alsın. Ve dinlensin." Hızlı hızlı mutfağa ilerlerken yanına gittim. Elimdeki nane limonu dökmemeye çabalıyordum.

"Bizde kalacak ama bu gün."

"Kalsın kuzum. Kıyafet ayarla sen. Senin odanda yatsın. İlk kez misafirimiz olarak kalacak, salonda yatırmak olmaz ayıp."

"Tamam anneanne." Onu mutfakta yalnız bırakıp odama çıktım. Alkım yatakta yatıyordu.

"Nasılsınız efendim?"

"Affet beni ufaklık ve buraya gel." Yanına ilerlerdim. Sıcak nane limonu komodinimin üzerine bırakıp yatağıma uzandım. Sırtımı başlığa yasladım. Alkım, Kafasını olduğu yerden kaldırıp dizlerime koydu. Elimi onun o yumuşacık saçlarına geçirdim. Yavaşça okşamaya başladım dağınık sarı saçlarını. Alkım'ın gülümsediğini gördüm. Derin nefesler alıyor arada da öksürüyordu.

"Hapları aldım. Ama galiba fazla aldım ve bu yüzden biraz sinirlendim."

Küçük suçlu bir çocuk gibi konuşuyordu. Ela gözlerini sürekli kırpıştırıyordu. Sanki yaptığından pişmandı ama... İyi ki yapmıştı. Garip bir ruh halini...

"Sana sabah kutuyu bıraktıktan sonra işe gittim. Tabii biraz kırılmıştım sana. Senin eğitim programını inceledim. Senin sınav programını inceledim. Sonra okuluna geri gelip öğretmenlerinle konuştum... Ve öğle arası kahve içerken fark ettim ki... Her anıma girmişsin. Birden acayip mutlu oldum. İçim içime sığmıyordu. Öğle arası seni görmeye geldim. Yanında iki kız vardı. Bacaklarının sarışın olanın kucağındaydı kafan ise esmer kızın kucağındaydı uzanmıştın. Karşınızda beş altı erkek oturuyordu. Gülüyordunuz. Gelip huzurunu bozmak istemedim. Çıkışta tekrar gelecektim. Ama bir ders sonra geldiğimde ki son dersten alacaktım seni izinle... Oğuz'u gördüm. Kapıda elinde çiçekle bekliyordu..."

"O çiçek anneannem içindi. Dün gelirken bir şey almadığı için kendini suçlu hissetmiş ve çiçeği getirecekti. Gelmiş gitmiş zaten. Ben seni bardan çıkartırken, arabamı da ona verdim. Akşam bırakacak."

"Aptal Alkım olarak ben ise o çiçeklerin sana ait olduğunu düşünerek manyak bir kıskançlığa daldım. Mezarlığa gittim çünkü abim dün yeni mezar taşının dikildiğini söylemişti. Annem ile babamın yan yana mezarlarının etrafını mermer ile çevirmek için de ölçü alınmıştı. Mermere benim bakmamı istedi. Duygulandığım için ağlamıştım. Sen havaalanına gittiğinde Songül beni aradı. Seni bir kız sordu dedi. Beni bulabileceğini bilmiyordum güzelim. Ama buldun. Arabanı otoparka girerken gördüm. Sana sinirlenmemin asıl nedeni Oğuz denen o çocuğa kızmamdı. Ve sen bana 'kalbimde büyük yere sahipsin' dedin ve o an aklıma Taner geldi. Eğer onu hatırlamasaydım emin ol sana bağırmazdım. Ama o an aklıma ne geldiyse düşünmeden söyledim. Sadece o ana odaklanmıştım. Bana kızdın. Sana kızdım. Net hatırlamıyorum ama... Büyük ihtimalle çok yanlış şeyler söyledim."

Kafasının olduğu bacağımın ıslandığını hissettiğimde yeniden ağladığını fark ettim. Nane limonu elime aldım. Biraz ılınmıştı. Elimi Alkım'ın omuzuna koydum.

"İç şunu hadi." Bedeni benim elimden destek alarak kalktı. Narin parmakları fincanı kavradı bir kaç yudum içti. Ardından yine bana uzattı. Aldığım yere koydum. Bu süre zarfında gözlerimiz birbirine bakıyordu...

Gökyüzündeki İki Kadınजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें