28/ TEHDİT

654 48 31
                                    

Selamün aleyküm. İyi okumalaaarrr!!! 

Esra'dan - İki Hafta Sonra 

-"...Sosyolojinin bir diğer önemli ismi ise İbn-i Haldun'dur arkadaşlar. Sosyolojinin müjdecisi sayılan İbn-i Haldun, ilk defa devletle toplumun birbirinden farklı olduğunu belirterek toplumsal yaşamı da incelenmiştir. Ona göre sosyal olay ve olgular ferdin dışında cereyan eder ve onları sebep-sonuç ilişkisi içerisinde incelemek gerekir. O şöyle der: 'İster zatlarda olsun isterse insanın veya hayvanların davranış ve fiillerinde olsun, kâinattaki bütün hadiselerin mutlaka kendinden önce gelen birtakım sebepleri vardır. Geçerli olan âdete göre, bu hadiseler, bu sebepler sayesinde vukua gelir.'
En önemli eseri ise Mukaddime'dir. İbn-i Haldun ise bu eseriyle yeni bir tarihçilik anlayışı ortaya koyar. Ona göre tarih, maziyi aydınlatmak; nesilden nesile aktarılan beşeri umranı incelemektir. O şöyle der: 'Bilesin ki tarih...."

Ben ömrümde sosyoloji dersi kadar sıkıcı bir ders daha görmedim. Yok İbn-i Haldun'muş, yok Platon'muş.. Ölmüş gitmiş adamlar sonuçta! O zamandan bu zamana kadar kaç defa değişmiştir bu düşünce tarzı! Bizim kültürümüzle bir alakası olsa gam yemeyeceğim! Bunları öğrensek ne oluurr, öğrenmesek ne olur! Sonuçta psikolog olduğumuzda hastalarımıza İbn-i Haldun'un düşünce tarzını anlatmayacağız!

Biraz daha dinlersem baygınlık geçiririm herhalde. Yanımda oturan Merve'ye baktığımda onun da çoktan dersi dinlemeyi bıraktığını gördüm. Merve bile dersi dinlemiyorsa..

Elimdeki kalemle oynamaya başladım. Bu sıkıcı derste başka ne yapabilirim ki? Telefonumun titreşim sesi mesaj geldiğini haber veriyor. Hemen telefonu elime aldım ve Burak'tan gelen mesajı açıp okumaya başladım.

"Burcu'ya nerede kaldığımızı sen mi söyledin Esra?"

Ağzımdan küçük bir kıkırtı çıktı. Bu kıza gerçekten inanamıyorum. Hiç vakit kaybetmemiş.

Flash Back - İki Gün Önce

-"Bahar ne yapıyor? Hala kapalı mı?"

Önümdeki masada hala buharı tüten kahvemi elime aldım ve kocaman bir yudum aldım. Kahveyi masaya bırakırken sorusuna cevap verdim.

-"Evet canım yaa, hala kapalı. Son günlerde fazla bir şey de yapamıyorum. Burak'ın moralini düzeltmeye çalışmaktan başka bir şeye vakit bulamıyorum ki.."

-"Burak demişken.." Gözlerini kaçırdı ve devam etti.

-"Burak ve Bahar hala sevgili mi?" Yüzüme yayılan sırıtışla cevap verdim.

-"Neden sordun ki?"

-"Hiiiiiçç.. Öylesine sordum işte." Hala yüzüme bakmıyordu. Allah'ım hala mı? Bu olabilir mi ki? Yani, Burcu bizim okuldan gitmeden önce yani lise birinci sınıftayken Burak'tan hoşlanıyordu ama üstünden kaç sene geçti. Burak ve Burcu, ahhaaha tövbe tövbe..

-"Aslında çok da sevgili gibiler, diyemeyiz."

-"Ayrıldılar mı peki?" Gözleri parladı resmen.

-"Ayrıldılar da, diyemeyiz."

-"Ay Esra ne diyorsun hiçbir şey anlamadım!"

-"Burcu! Bütün kafe bize bakıyor, teşekkürler!"

-"Doğru düzgün anlat o zaman şunu."

-"Peki.. Yani aralarında eskisi gibi bir aşk yok. Ama hala birlikteler. Yani ilişkileri aşk üzerine kurulu bir ilişkiden alışkanlık üzerine kurulu bir ilişkiye geçiş yaptı. Anlatabiliyor muyum?"

ESRAWhere stories live. Discover now