7\ŞART

1.4K 104 6
                                    

Selamün aleyküm. İyi okumalar.

-"Yobazlarla konuşmadığımı söylemiştim. Şimdi de derse gireceğim. Çekil şuradan!"

-"Bana yobaz diyorsun ama asıl yobaz sensin!"

Bana yobaz mı dedi? Ben yanlış mı duydum yoksa gerçekten bana yobaz mı dedi? Allah'ım ben sakin kalmaya çalışırken o üstüme üstüme geliyor. Şimdi derin bir nefes almam ve sakin kalmam gerekiyor. Sakin ol Esra, sakin ol.

Ve başarmıştım. Şu an gayet sakinim. Sakin bir sesle konuşmaya başladım. Kısa ve öz konuşacağım. Eğer bu konuşma uzarsa dün yarım kalan işimi bugün tamamlarım. Yani Bahar'ın başındaki o bezi kendi ellerimle büyük bir zevkle çıkartırım.

-"Bana bak benim eski en iyi arkadaşım ve en yeni düşmanım. Benim yobaz olabilmem için senin ve senin gibiler gibi benim de başıma bir bez parçası bağlamam gerekiyor. Bilmem anlatabildim mi? Bu durumda bana göre, hatta tüm dünyaya göre yobaz ben ve benim gibiler değil, sen ve senin gibiler oluyor. 

Şimdi yobazcık, gerçekten çekil önümden. Eğer bu sefer de önümü kesersen ya da son anda bir şey söylersen o zaman bu seferki kadar sakin olmam."  Ellerimi örtüsüne doğru uzattım. Parmaklarımın değmesine çok az bir mesafe kala durdum.

-"Bilmem anlatabildim mi? Bak, bu sefer Can da yok. Seni elimden kimse alamaz. Değil mi?" 

Bahar çok hırçın ve sinirli görünüyordu. Ta ki ben gitmeden önceki son sözlerimi söyleyene kadar. Gözlerindeki korkuyu ve endişeyi büyük bir zevk ve mutlulukla izledim. Büyük bir huzur ve gönül rahatlığı ile onun yanından uzaklaştım. Bakalım bugünkü konuşmamızdan sonra derse gelebilecek mi? Hiç ama hiç sanmıyorum... 

Tahmin ettiğim gibi oldu. Ben sınıfa gireli yaklaşık on dakika olmasına rağmen Bahar hala sınıfa gelmedi. Belki de gelmemesi daha iyiydi çünkü onun o halini gördükçe ya da düşündükçe iyice sinirleniyorum ve sinirden tırnaklarımı kemirmeye başlıyorum. Hayır yani manikür diye bir şey kalmadı. İçim ona yanıyor. 

Gerçi burada da Bahar'ı aratmayacak yobazlar var evet ama onları tanımadığım için onlara Bahar'a sinirlendiğim gibi sinirlenmiyorum. Sınıfta şimdilik bir tane yobaz var. Tabi bir de Bahar var. Toplam iki tane. Bence bir sınıfa iki tane yobaz yeter de artar bile. 

Ben bunları düşünürken içeri bir tane daha yobaz girdi. Allah'ım! Ben bunlar yeter hatta fazla diye düşünürken bir tane daha geldi. Sen beni sınıyor musun Allah'ım? Sabrımı mı ölçüyorsun? 

Biraz daha bu kızı incelediğimde gözüm onu bir yerden ısırmaya başladı. Nereden tanıyorum ben bu yobazı yaa? Nerede görmüş olabilirim ki? 

Bir dakika. Düşün Esra, düşün Esra, düşün düşün. Kıyafetleri Bahar'ın kıyafetlerine hiç benzemiyor. Diğer yobazların kıyafetlerine de pek benzemiyor. Tabi yaa! Bu kız o kız! Üniversitenin ilk günü yani dün taksi beklerken gördüğüm kız. İnanamıyorum. Bu yobaz da mı burada okuyor? Allah'ım yardım et. Şu an kalkıp okulun kapısına "Yobazlar giremez." diye bir yazı asmamak için kendimi zor tutuyorum. 

Kız bana mı bakıyor? Yok canım. Ayy şimdi gelip yanıma falan oturmasın da. Gerçekten kız bana bakıyor ve gülümseyerek bana doğru geliyor. Bakar tabi Esra. Kıza ömründe ilk defa yobaz görmüş gibi bakarsan kız da bunu fark edip yanına gelir. Aferin sana Esra! 

Bu sırada kız iyice yaklaşmıştı. Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım? Sanırım artık yapacak bir şey yoktu. Kavga etmek istemiyordum ama her şey için geç kalmıştım çünkü kız, 

-"Merhaba ben Merve."  diyerek yanıma oturdu. Hayır insan bir izin falan ister değil mi ama? Görgüsüz.

Kıza kötü bir şey söylemeyeceğim. Söylemeyeceğim. Artık sıkıldım. Sürekli birileriyle tartışıp kavga etmekten gerçekten çok sıkıldım. Hayır söylemeyeceğim. Dayanamıyorum. Galiba söyleyeceğim. 

ESRAWhere stories live. Discover now