5/YAŞAYAN ÖLÜ

1.7K 118 10
                                    

-Bahar'dan-

Burak geliyor. Ben onu gördüm ama o beni henüz görmedi. Seslensem mi? Belki de biraz daha beklemeliyim. Biraz sakinleşmem gerekiyor galiba. Bir iki üç dört beş altı yedi sekiz dokuz on. İşe yaraması gerekmiyor muydu? Bir iki üç dört beş altı yedi sekiz dokuz on. Biraz daha iyiyim. Sanırım bu kadar cesaret toplamak yeterli.

Ayağa kalktım ve Burak'a doğru yürümeye başladım. Burak hala etrafına bakıyor. Gözleri bana değiyor ama beni görmüyor. Belki de bu başı kapalı kızın ben olmayacağımı düşünüyor.

Tam karşısına geçtim ve ona seslendim.

-"Burak! Buradayım."

Korkuyorum, hem de çok. Burak'ın da bana sırt çevirmesinden, onun da benim karşıma geçmesinden, benim yobaz olduğumu söylemesinden...

Galiba şaşkınlığını üstünden atmaya çalışıyor. Düşünüyor,kafasında bazı şeyleri tartıyormuş gibi bir hali var. Bunu havaya kalkan kaşlarından ve uzaklara bakan koyu kahve rengindeki gözlerinden anlayabiliyorum.

-"Bahar, nasılsın canım?"

Ne? B-ben yanlış mı duydum? Canım mı? Nasıl yani? Başörtüm yüzünden benimle konuşmayacağını zannediyordum. İnanmıyorum. Hiçbir şey olmamış gibi, kaldığımız yerden devam mı edeceğiz? Benim kapanmamın onun için hiçbir zararı yok mu?

-"Bahar iyi misin?"

-"Dalmışım. B-ben iyiyim de Burak, sen iyi misin? Değişen hiçbir şey yokmuş gibi devam mı edeceğiz?"

Galiba şimdi vereceği yanıt her şeyi belirleyecek.

-"Değişen ne var ki? Anlamadım."

-"Nasıl yani? Başımı kapattığım için bana yobaz demeyecek misin? Ya da gerici? Veya laiklik düşmanı? Yani hiçbir şey olmamış gibi kaldığımız yerden devam mı edeceğiz?"

-"Bahar, sana inanamıyorum. Gerçekten. Yani sadece başını kapattığın için seni terk edeceğimi mi düşünüyordun? Bahar, ben seni seviyorum. Anladın mı? Se-vi-yo-rum. Anladın mı? Bir daha tekrar etmemi ister misin? Aşk olsun Bahar. Sen beni hiç tanıyamamışsın."

Burak arkasını dönüp gitmeye başladı. İnanmıyorum. Beni terk etmedi ama yanlış anladı.

Kuzeni gibi düşünmüyor. Esra gibi bana sırt çevirmedi. Biz, hala sevgiliyiz.

-"Burak, bekle! Yanlış anladın sen beni. Ben, yani, Esra öyle tepki verince ben sandım ki sen de Esra gibi düşüneceksin. Burak, ben de seni seviyorum. Hem de çok."

-Esra'dan-

Can beni orada tutmasaydı neler yapacağımı tahmin bile edemiyorum. Bir an kendimi kaybettim. Bahar nasıl o hale geldi aklım almıyor. Daha bir ay kadar önce kapalı insanlar hakkında konuşup onları yobaz olarak nitelendirirken şimdi Bahar da onlar gibi olmuş. Bu düşünceleri onun aklına kim sokmuş? Tabi yaa! Teyzesi! Peki nasıl ikna etti acaba teyzesi onu yobaz olmaya?

Şimdi Can ile beraber deniz kenarında yürüyoruz. Biraz sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Denizin o muhteşem rengi, kokusu, sahili beni her zaman sakinleştirir. Can da bunu en iyi bilen kişi.

-"Esra, sence de Bahar'ın üstüne biraz fazla gitmedin mi? Yani başını kapattı diye arkadaşlığınızı bitirmek ne kadar doğru?"

-"Can sen ne diyorsun? Bahar'ın halini görmedin mi? Başına o bez parçasını bağlamış, nasıl insan içine çıkabiliyor? Sen yoksa Bahar'ın yanında mısın?"

-"Ne? Tabi ki Bahar'ın yanında falan değilim. Ama-"

-"Ama ne Can? Ama ne?"

-"Biraz daha sakin olabilirdin. Bunca yıllık arkadaşını, Bahar'ı nasıl böyle bir kalemde silip atabiliyorsun? Esra, iyi düşün. Ben senin sonradan pişman olacağın bir şey yapmanı istemiyorum. Gerçekten Bahar'ı kaybedeceğinin farkında mısın? Bahar'ın o halinin sana ne zararı var?"

ESRAWhere stories live. Discover now