8. Bölüm "Gizemli Not"

Start from the beginning
                                    

Dudaklarım titredi. "Neden sinirlisin baba?" babam cevap vermemişti fakat annemin gürültüsü merdivenlerden indiğinin habercisiydi. Elinde bavulu vardı, nasıl olurda bu kadar kısa bir sürede hazırlanırdı? "Anne nereye?" babam annemi yeni fark etmiş gibi baktı. "Aydan nereye?" diye yineledi beni.

"Ölüm oyununda sana iyi şanslar Anıl. Ben yine sana katlanıp kendimi yıpratamam. Elimden geleni yaptım. Yaşamama izin ver."

Şokla anneme baktım. Bu kadın ne diyordu? "Üstesinden gelebileceğimi biliyorsun." sesi kendinden emin değildi. "Üzgünüm. Seni sevdiğimi biliyorsun. Ama buraya kadar." annem bavulunu çıkışa sürüklerken babamın peşinden koşmasını bekledim. Ama bir şey yapmadı. Öylece annemin gitmesine izin veremezdi!

Eğer annem giderse geri gelmezdi, onların boşanmasına izin veremezdim. Ne olduğu belirsiz gecenin bir vakti gelen bir nota bakarak özellikle. "Anne gidemezsin." dedim. "Sen karışma Avşar. Eski yaşamınıza devam edin."

Annem kapıdan çıkarken camların ayağıma batmasını umursamadan peşinden koştum. "Anne dur!" kapıdan çıkıp karanlık sokaklarda ilerlemeye başladı. Gecenin bir yarısı nereye gidecekti? "Avşar!" diye tısladı. "Hemen yatağına git." evden uzaklaşıyorduk ama annem vazgeçmiyordu.

"Anne sana ihtiyacım var. Gidemezsin." durunca pişman oldu sandım. Dönecek, bana sarılacak ve eve gideceğiz sandım. Ama bana döndü ve dedi ki "Hemen. Eve. Git." yüzümdeki ifadeyi umursamadan bavulunu peşinden sürükleyerek caddeye çıktı.

"Annecim lütfen gitme!" yere, dizlerimin üstüne çöktüm. Yerdeki belli belirsiz taşlar dizimi sızlatırken annem duraksamadı bile. "Benim sana en çok şimdi ihtiyacım var. Gidemezsin." arkasını bile dönmeden "Eve git." diye bağırdı.

Ayağa kalkıp peşinden koştum. Hala beni umursamıyordu. Bir anne nasıl bu kadar vicdansız olabilirdi? "Bu saatte nereye gideceksin ki? Kedi bile geçmiyor sokaktan." bir arabanın farları belirince annem bana dönüp gülümsedi. 

"Tanımadığın bir arabaya binemezsin! Annecim lütfen dön sabah konuşalım. Uykulusun karar veremiyorsun." araba tam önümüzde durdu. Annem kapıyı açınca kolunu tuttum. "Ya sana bir şey yaparsa? Anne sana yalvarıyorum gitme! Lütfen anne bunu bana yapma." beni umursamadan kapıyı araladı.

Sürücü koltuğunda geçen gece kulüpte gördüğüm adam vardı. Annemle ilişiki yaşayan adam. Demek annem bunları bahane etmişti. Yaşamama izin ver diye babamı kandırmıştı. Demek bıkmış numarası yapmıştı. Bu adama gitmek için.

Suratını aklıma iyi kazıdım. "Anne son kez söylüyorum. Şimdi gidersen beni asla göremezsin." annem arabaya yerleşti. "Yatağına dön."

Kapıyı sertçe kapattı ve ardından ben yokmuşum gibi hızla burayı terkettiler. 

Annem gitmişti.

Elimle dudaklarımı kapayıp yere çöktüm. Bitmişti. Annem şimdi bile davayı açabilirdi. Eve dönmeyecekti. Ona ya ben ya da o adam demiştim ve o adamı seçmişti. Kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Ben hayatımda daha önce bu kadar hayal kırıklığına uğramamıştım.

Dizlerimin acısına aldırmadan öylece durdum. Hava serinlemeye başlamıştı ve ben kendimde kalkacak gücü bulamıyordum. İncecik pijamalarla üşütecektim ama umurumda değildi. Belki hasta olursam annem geri gelirdi.

Hıçkırıklarımdan sarsılırken sokak sessizdi. Kimse penceresini açıp bakmıyordu. Karanlık sokakta tamamen yalnızdım. Tıpkı dün geceki gibi. Ben dün şehrin en pislik iki erkeği tarafından tecavüze uğrayacaktım. Ama kurtulmuştum. Tek başıma.

Belki de o pisliklerden birine haddini bildirmem gerekecekti. Plan lazımdı. Onu bir şekilde hastanelik edersem... Bende karakola giderdim. Öyle bir şey yapmalıydım ki hem annemin dikkatini çekebilmeli hemde o pisliğe kim olduğumu göstermeliydim.

Aşk ve NefretWhere stories live. Discover now