Yemek

489 47 32
                                    

medya ile okuyun lütfen medyadaki müzik ile lütfen :)

 yazım yanlışlarım için şimdiden özür dilerim.

Büyük baba gideli tam iki gün olmuştu. Onsuz geçen koskoca iki gün. Uzun bedeni her görüşümde  kalbimdeki ağırlık her gün dahada büyüyordu sanki.

 Şimdi ise bir köşede oturmuş son günlerle yaptığı gibi kapşonlusunu kafasına geçirmiş oturuyordu.

Elimdeki küçük prens kitabına baktım. Küçüktü aynı şu anda önümde oturan chanyeol gibi savunmasız ve küçük. Korunmaya ihtiyacı vardı ama ona yaklaşamıyordum.

 Büyük baba onu bana emanet ettiğinden beri ona yaklaşamıyordum. Korkuyordum.

Okul yakında  bitiyordu, notlarım çok kötü olmasa da iyiydi ve istediğim üniversite için yeterli bir puana  ulaşmak için önümde  yirmi-otuz gibi bir puan vardı.

 Küçük prensi masaya bırakıp önümdeki test kitabına baktım. Nasıl olur da hiç bir şey bilmezdim saçlarımı karıştırıp test kitabını kapattım.

"Yah!"

Kalın sesle başımı yavaşça kaldırdığımda yorgunluktan çökmüş gözler ile karşılaştım. Ne zamandır uyumuyordu?

"Acıktım ben"

Başını yana çevirip benden başka her yere bakarken dudaklarını yalayıp bir kez yutkundu.

 Onu üçüncü kez bu kadar yakından görüyordum fakat ilk defa onu bu kadar inceliyordum. Uzun boynu, badem şeklindeki gözleri ve dolgun şekilli dudakları.

 Bir resime benziyordu. İnceledikçe inceleyeceğiniz, çözdükçe çözmek isteyeceğiniz bir resim.

"Yah! Sana diyorum yine kulakların duymuyor mu?''

Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. İlk defa gözlerime doğrudan bakıyor ve duyabileceğim den daha yüksek bir tonda konuşmuyordu. Başımı iki yana salladım.

'' O zaman dediklerime cevap vermelisin''

Bun sefer başımı yukarı aşağı salladığımda oturduğum yerden kalkıp altımdaki sandalyeyi ittirdiğim de ona bir adım daha yakındım artık.

Bu soğuk havada giyindiği  ince tişört ve hırka ile  üşüyormuş gibi görüyordu. Dudakları çatlamış, yanakları ve burnu pembeleşmişti. Onunla konuşmalı mıydım yoksa cebimdeki minik  deftere mi konuşmalıydım. 

Tereddüt ederek elim cebime gittiğinde bu fikirden vazgeçtim. Büyük baba onu bana emanet etmişti yavaşça gülümsedim.

''İçeriye geç ve bende yiyebileceğimiz  bir şey var mı diye kontrol edeyim''

İlk defa ona bu kadar uzun bir cümle kurduğum için şaşırmış olmalıydı. Yanında geçerek  üst kata koşturarak çıktım. Onun yanında kalbim sakin kalmıyordu sanki koşmuşçasına   hızlıca atıyor ve sıkıştırıyordu. Bunun nedenini anlayamıyordum ama o solgun  hali bile güzel görünmeyi başarıyordu.

Demir kapıyı zorlayarak açtığımda rutubet kokusu genzime dolmuştu. Bütün perdeler  kapalı , pencereler açılmamıştı. Koltukların üzerindeki toz tabakası ise bana el sallıyordu. Birkaç kez öksürdüğüm de elimle havadaki tozları dağıttım.

 Hava almaya ihtiyacım vardı. Pencereye ilerlediğimde perdeleri araladım ve üstünde toz tabakası olan camı açarak biraz nefes aldım. 

Burada yemek bulmayı ümit etmiyordum. Yemek varsa da burada yiyebilmemiz mümkün değildi. Cebimdeki küçük not defterimin arkasında duran telefonumu alarak ekranı açıp  birkaç kişi fazlalaşan rehberime girdim.

'' Yemek yemeğe ihtiyacımız var''

_

Kyungsoo

Çalan şarkıyı değiştirdim. Artık daha yavaş bir şarkı çalıyor beynimin dinlendiğini hissediyordum. Kar yoktu ama soğuğu insanı titretecek kadar hissediliyordu. Ellerimi montun cebine sokup ısınmasını bekledim.

 Otobüs bir türlü gelmemiş ve gelmemeyi sürdürüyordu. Tenha bir yerde otobüs durağına yaslanmış yavaş bir şarkı dinlerken belkide hiç gelmeyecek olan bir otobüsü bekliyordum.

Uçurumun yanındaki otobüs durağında durmuş bekliyordum. iptal olmuş yada hiç durmaya bile tenezzül edilmeyen bir durakta durmuş bekliyordum.

 Burası bana iyi geliyordu tıpkı baekhyuna geldiği gibi ,o kadar sıkıntıyı nasıl atlattığını düşündüğümde buranın yardımcı olduğunun farkındaydım yada o benden daha güçlüydü yada olmayı öğrenmişti.

 Ben daha en küçük darbede darmadağın  olurken o senelerce ayakta kalmayı başarmış ve kendine bakmıştı, çalışarak, okuyarak hayaline ulaşmaya çalışmıştı ve halada ediyordu.

peki benim neyim vardı neye ulaşmaya çalışıyordum, hayatımdaki tek önemli insan jongin en iyi arkadaşımı öptüğünde yada onu lanet bir kızla aldattığında hala  geri dönmeye çalışan  jongin. 

Benim ilk aşkım, benim ilk öpücüğümün sahibi jongin. Benim üvey kardeşim jongin. Ona ulaşmaya çalışıyordum. Benim aşkımdan haberi olmayan bir adama ulaşmaya çalışıyordum.

Hayalim bumu diye kaç kez düşündüğümü bile bilmiyorum. Hayalim geçekten de o muydu. Bana her akşam çikolatalı süt yapan ve her gece kabusumdan sonra bana sarılan adam mıydı? 

Ama bunlar uzakta kalmalıydı. çünkü artık o adam yoktu. Gitmişti nerede olduğunu bile bilmiyordum.

Buraya bu yüzden gelmiştim ya, bütün sıkıntılarımı bağırabileceğim ve sessizlik ile kafa dinlediğim tek yerdi. Ormanın sonunda ve biraz da ucundaydı. Gizemli bir ağaç  ve önünde  akan büyük şelale ile rahatlığa erdiğini hissettiriyordu.

bütün gün düşünmeme rağmen sorularıma bir cevap bulmamam güçsüzlüğüm yüzündendi. Ben baekhyun gibi asla olmazdım. rüzgarı bedenimde hissedemez ve her sıkıntıda insanlara belli etmemek için hiç bir şey yokmuş gibi gülümseyip iyi olduğumu söyleyemezdim.

 O çok güçlüydü ve şu anda o bana dayandığını düşünse de benim  tek dayanağım oydu. Belkide ikimizde birbirimizden güç alıyorduk.

hava kararmıştı rüzgar kendini daha çok hissettiriyordu, sanki bende buradayım dermişcesine. Yüzümde bir tebessüm ile gözlerimi kapatmıştım.

 Neden tebessüm ettiğim hakkında hiç bir fikrim olmadığı gibi neden jongini özlediğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.

sadece onu çok özlüyordum...















ballı Çörüklerim baekslip çok hasta birkaç gündür kalbim ağrıyor ve bir tülü yazamıyordum :(

bu gün sonunda yazmayı başardım, umarım beyenmişsinizdir

SİZİ ÇOK SEVİYORUM BALLI ÇÖRÜKLERİMMMM















Heaven \\Chanbaek ( Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin