CEBİMDEKİ GÖZYAŞLARI ( RAFLARDA)

İkimizin Yerine ( BÖLÜM 1)

Bazen kendi kendimi tokatlamak istiyordum. Ne vardı sanki o görüntüleri Kaya'ya gösterecek? Kullandığı arabadan sağ çıkmayı başarırsa bile girdiği kavgadan sağ çıkacağı muamma gibiydi. Asansörün önünde ona durmasını söylediğimde bir saniye bile beni dinleme zahmetine katlanmamıştı paşam. Dudaklarının arasından o kelimeler döküldükten sonra hemen asansörün yanındaki yangın merdiveninden kendini fırlatır gibi atmıştı otoparka. Ben hiç tereddüt etmeden peşine düşmüş, adeta uzun eşek oynarcasına üçer beşer atlamıştım tüm basamakları. Kaya arabasına atlamış ve tekerleri yakarcasına inletmişti otoparkı, gaz pedalına asılırken. Ben de arkasından arabama atlamış ve onun peşine düşmüştüm. Kaya, bir yandan dörtlüleri yakmış, kesintisiz olarak kornaya basarak önündeki trafiği yara yara ilerliyordu. Ne için bu şekilde gittiğini bizzat bilmesem arabadaki ağır yaralıyı hastaneye yetiştirmeye çalışan biri olduğunu düşünürdüm çok rahat Allah için. Kaya'nın kayış öyle bir kopmuştu ki şehir içi hız sınırı falan hak getire modundaydı. Ben onu yakalamak için gaz pedalına abanmışken hız göstergesi yüz kırkı gösteriyordu. Onun yapacağı ya da benim yapacağım en ufak bir hata ikimizin de sonunu getirebilir, gideceğimiz yere varamadan kendimizi cenaze nakil aracının üstündeki tabutta taşınıyor vaziyette bulabilirdik...

Kaya son anda sağa sinyal verip direksiyonu kırdığında başımıza geleceklerden korkmaya başlamıştım. Şimdi eğer görüntülerdeki mevzuyla Kaya'nın yekten bağlantısı olsa hayatta bu kadar dellenmezdi bizim oğlan. Hesap sormaya değil de can almaya gidiyor gibiydi. Yaşadığımız şu son günleri baz alınca, "Kimin bedduası tuttu acaba?" diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Benim herhangi bir insani ilişkim olmadığına göre beddua alma gibi bir şansım da yoktu. Kaya'nın Pelin ile olan sağlıksız aşk hayatını hesap edecek olursak şüphelerim beddua almaktan çok Pelin'in büyü yaptırmış olabileceği yönüne doğru kayıyordu. Şöyle bir düşününce hiç de imkânsız değildi bu teorim. Kafayı tarot kartlarıyla bozmuş olan Pelin'den her şey beklenirdi. Hiç unutmam falında bir ay içinde başına olay gelebilir diye çıktığını bahane ederek Abant'taki evden bir ay boyunca dışarı adımını atmamıştı. Yok, valla aklıma başka bir şey gelmiyordu. Bu kadar süre içinde arkası kesilmeyen aksiyon sahneleriyle karşı karşıya kalmanın bilimsel açıklamasını bulamadığım için kendimi batıla veriyor, kesin bunun altından büyü çıkacak diye düşünüyordum. Bir zamanlar biri 'Eğer üzerinde büyü varsa kendi idrarınla banyo yap.' demişti. Tövbeler olsun. Millet neyin kafasını yaşıyorsa bana da ondan gönder e mi Sebastian!

Eğer Kaya'nın az sonra katil olmasına engel olmayı başarabilirsem kendime önemli not: nöbetçi hoca bulup etrafımdaki herkesi okutup üfleteceğim...