bölüm 22 - KORKUNÇ HİSLER

311 34 4
                                    

Biliyorum, önceki bölümde, burada karakterleri beraber belirleyeceğimizi söylemiştim. Ama ne oldu bilin bakalım? Benim o müthiş zekam sayesinde, uydurduğum isimleri unuttum! Hani bana alkış?

Karakterler aklımda, kişilik özellikleri de aklımda, ama nasıl becerdiysem isimlerini unuttum! Keşke bir yere yazsaydım diye üzülmüyor değilim hani. Önceki bölümde ufak bir şaka yapayım dedim ama sonra pişman oldum. Telafi için de bölüm yazmaya karar verdim. Böylece siz karakterlerle ilgili anektimsi şeyi beklerken, bölüm ile ara kapatılmış olucak inşallah.

Umarım beni anlamışsınızdır ve hoşgörmüşsünüzdür. Ben de karakterleri yazmayı çok isterdim ama bir türlü hatırlayamıyorum, tekrar tasarlamam gerekicek mecburen.

Bu arada, finale yaklaşıyoruz! Son 3 bölüm, sonra 2. kitaba geçiş yapacağız inşallah.

İyi okumalar!

---

Atış tahtama bir bıçak daha fırlatıp hızlı nefes alış verişlerimi düzene sokmaya çalıştım. Atkuyruğu yaptığım saçlarımdan çıkan tutamları kulağımın arkasına sıkıştırıp hedefe bakmaya devam ettim. Bir süre boş boş daha baktıktan sonra, elimdeki bıçağı da ani bir hareketle fırlattım. 

Saatlerdir burada zaman geçiriyordum. Odayı tam istediğim gibi tasarlamıştım. Siyah ve grinin hakim olduğu bu oda, epey iç karartıcı ve bunaltıcıydı.

Bunu sevmiştim.

Ruh halimi yansıtıyordu. Tüm duygularımdan arınıp sadece hedefe odaklanmamı sağlıyordu. 

Epey yorulmuştum ama bunu umursamadan yayımı ve oklarımı aldım. Bu devirde bunlara ihtiyaç duymuyordu insanlar ancak o kurşunlar, türlü türlü silahlar koruyuculara hiçbir etki etmezdi. Onların kalkan gibi kalın olan siyah derilerinden ancak güçlü  ve iyi tasarlanmış bir ok gelirdi. Evet, bunları yanımda taşıyamazdım ama bazı gizli yerlerde bulundurabilirdim. Eğer o noktaların yakınlarında saldırı olursa kullanırdım.

Evet, bu mantıklı bir plan değildi. Her an her yerde olabilirlerdi ama az da olsa, imkanlarımı değerlendiriyordum işte. Elimden geleni yapıyordum. Başka şansım yoktu.

Zilin çalması ile bu özel odamdan çıkmak zorunda kaldım. Ne olur ne olmaz diye, çıkarken de kilitleyip anahtarı koridordaki çekmeceye koydum.

Vampir hızıyla kapıya gidip, kapıyı açtım. 

Karşımda Uraz, elinde cd'lerle duruyordu. Cd'leri havaya kaldırıp salladı.

-Bu akşam korku filmi izleriz diye düşündüm. Bakalım göründüğün kadar korkusuz musun?

Bana hiç sormadan yanımdan geçti ve içeri girdi. Geçerken bedenlerimiz sürtünmüştü ama umursamadım.

Korkusuz olduğumu düşünüyordu!

Ve ben şuan kan ter içindeydim! Yaklaşık 4-5 saattir çalışıyordum ve ıslak köpek gibi koktuğuma emindim. Üstelik tipim de hiç iç açıcı olmamalıydı.

Beni görünce nasıl olmuştu da yüzünü buruşturmamıştı veya kaçmamıştı?

-Beni bir banyo yapıp geliyorum, olur mu? 10 dakika sürmez. Sorun olur mu?

Dedim kendime yüzümü buruşturmamak için büyük çaba harcarken.

Başıyla onaylamayı tercih etti ve kendi eviymiş, her yeri ezbere biliyormuş gibi mutfağa gitti. Havanın karardığını fark etmemiştim bile.

Birazdan Almina da gelecekti. Acana birilerini de mi çağırsaydık?

-Uraz! Diğerlerini de çağırıp film gecesi yapalım mı? Kalabalık daha eğlenceli olur!

kaçak vampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin