10. BÖLÜM -OKUL

447 47 2
                                    

Bir Hafta Sonra
Açelya'dan

Sabah enerjik bir şekilde açtım gözlerimi. Kuşların cıvıltısı, açık bıraktığın cam sayesinde etkisini artırıyor, daha canlı bir ses bütünlüğü oluşturuyordu. Birbirinden bağımsız, farklı zamanlarda öten, farklı kuş türleri, tüm uyumsuzluklarına rağmen insana huzur verecek bir şekilde, güzel bir ses kalabalığı oluşturuyordu.

Hava güneşliydi ama serindi. Odamın içinde, yorganıma sokulma isteğim de bu düşünceyi destekliyordu. En sevdiğim hava durumu güneşli değildi, yağmurluydu ama güneşi de çok severdim. Belki de, yıllarca bundan mahrum bırakıldığım için daha değerli geliyordu bana.

Bugün bir heyecan patlaması yaşıyordum çünkü bugün, okullar açılıyordu!

Burada, birçok şeye alışmıştım bir haftalık süre zarfında. Artık eskisi kadar garipsemiyor, yabancılamıyordum bu bambaşka dünyayı.

Görünüşümden dolayı 17 yaşımdaymışım gibi sahte kimlik çıkartmıştım. Aslında herşeyi doğru yazdırmıştım, doğum tarihim hariç. Pek de sahte sayılmazdı.

Okul kayıtlarını da halletmiştim. Lise 3'e başlayacaktım. Peki bu nasıl mı oluyordu?

Evet, fazla cahildim çoğu konuda. İlkokul, ortaokul eğitimim yoktu. Ama bu yaşla da ilkokula başlayamazdım. İşler fazla karışıktı.

Hipnoz gücümle kayıtları halletmiştim, ilkokul ve ortaokul mezunuymuşum gibi geçirtmiştim kayıtlara.

Buraya kadar pek sorun olmamıştı. Okuma yazma biliyordum elbet. Benim dünyamda öğrettikleri tek şey buydu belki de. Ama, onun dışında hiçbir şey bilmiyordum. Toplama çıkarma dedikleri şey ne, onu bile bilmiyordum ki!

Bu konuda bilgi aktarmasını kullanmıştım. Kendi kendime öğrenmiştim bunu yapmayı. Aslında, böyle bir şeyin yapılabildiğini bile bilmiyordum ama etkim altına alıp eve götürdüğüm kişi üzerindeki denemelerim sonucunda, aslında olduğunu anlamıştım. Sonra da adamı tekrar eski yere götürmüş, kimseye gözükmeden bayıltmıştım. Eh, sonuçta adamın, saatler sonra hala aynı yerde durduğunu fark etmesi garip kaçardı. Bayıldığını düşünmesi daha olasıydı ve havanın fazla sıcak olması, güneşin tam tepede olması da işi mantıklılaştırıyordu.

İşte böylece, birçok bilgiyi, dersi öğrenmiştim. Adamın aklındaki tüm şeyler bana geçmişti. Anılar değil, sadece bilgiler.

Bugün ise okula başlıyordum işte. Bir hafta boyunca, öğrendiklerim üzerinde pratik yaptığımdan dolayı kendimi hazır hissediyordum.

Derin bir nefes alıp yataktan çıktım. Bu benim için bir ilkti. İlk kez tavanı iki saat izlemeyip, boş boş yatakta durmayıp veya sonuçsuz kalacak tekrar uyumaya çalışma çabalarım olmadan, direk yataktan kalkmıştım.

Okulun başlamasına tam bir buçuk saat vardı. Bu benim için yeterli, hatta fazla bir süreydi. Zamanımı değerlendirip, yine hiç alışkanlığım olmayan sabah sabah banyo yapmaya karar verdim. Ben, Almina şikayet edene ve saçların yağlanana kadar banyoya girmemek için her türlü çabayı sarf eden insandım. Sabah sabah hele, hiç yapmışlığın yoktu. Ama bugün, farklıydı, özeldi.

Yaklaşık 20 dakikalık bir duştan sonra odama geçtim. Saçlarıma havlu sarmayı sevmezdim. Islak bir şekilde salık bırakır, havlusuz, kurutma makinesiz kendi kendine kurumasını tercih ederdim. Zaten salık bırakınca 15 dakikada falan kuruyordu.

Tarzımdan ödün vermeyecektim. Okul sivildi ve ben siyahlara bürünecektim. Her ne kadar şikayet etsem de önceden, siyahı seviyordum. Siyah gerçekleri anlatırdı, pembe gibi boş hayallerle savrulup gidilmesine izin vermezdi. Ben gerçekçi bir insandım. Ve hayat, bana siyahı öğretmişti.

kaçak vampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin