12. Bölüm - Acı (part 1)

342 50 5
                                    

Öğrendiklerim, çok... Çok ağırdı. Katlanılabilecek gibi değildi. Vücudum tir tir titriyor, acı kanıma karışıp tüm damarlarına yayılıyordu. Bedenimi işgal ediyordu.

Annem ve babam... Benim yüzümden ölmüştü. Benim merakım, benim, yapmamam gereken şeyleri yapmam sonucunda, bedelini onlar ödemişti.

Ne kalbim buna dayanabilirdi, ne ruhum, ne de bedenim.

Koruyucu denilen, şeytan ruhlu yaratık camımdan çıkıp gitmişti. Simsiyah, devasa kanatları ve kişiyi ürküten yüzü artık görünmüyordu.

Ben ise öylece duruyordum. Duvara bakıyordum boş boş. Hareket edemiyordum. Etme gibi de bir çabam yoktu zaten.

Tüm duygularımın, hislerimin... Herşeyimin bedenimden çekilip alındığını hissediyordum. Hissizleşmiştim. İçimdeki duygu karmaşası yerini boşluğa bırakmıştı. Ardında hiçbir şey bırakmamıştı.

Zaman durmuştu belki de. Ne kadar zaman orada durduğumun farkındalığında değildim.

Yavaş ve ruhsuz adımlarla çıktım odamdan. Vücudum yönlendiriyordu artık beni. Hakimiyeti eline almıştı. Üstümü değisme gereği bile duymamış, kanlı kıyafetim ile gidiyordum. Umrumda değildi. Başka zaman utanacağım berbat görüntüdeki bu kıyafet umrumda değildi.

Dış kapıya ulaşınca, beyaza dönüştü denilebilecek ellerimle açtım kapıyı. Beyaz ve kırmızı savaşırmış gibiydi. Avuç içim kanla ve yarayla bütünleşmişken, dış kısmı bembeyazdı. Ölü gibi.

Ardımdan kapıyı kapatma gereği duymamıştım.

Yavaş adımlarla yürümeye başladım. İzlendiğimi hissedebiliyordum ama umursamıyordum.

Çıplak ayaklarım, attığım her adımda, batan şeylerden dolayı acıyordu.

Umursamıyordum.

Sonunda deniz kenarında durdum. Mavi bana huzur verirdi ama artık hiçbir etkide bulunamıyordu. Beni, kendine çekmekten başka...

Artık bir çok bakışı üzerimde hissediyor, başımı çevirip de bakmıyordum. Onlar da umrumda değildi.

Deniz kenarına iyice yaklaştım. Su, oldukça derin gözüküyordu. Karanın bittiği noktadaydım. Önümde taştan bir duvar vardı ama belime zor gelirdi.

Duvar gibi olan taştan şeye çıktım. Etrafta bir uğultu çıkmıştı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı büyük ihtimal ama anlayanlar da engel olmuyordu.

Denize arkamı döndüm. O an, onu gördüm. Bana doğru koşuyordu. Oldukça da yaklaşmıştı.

Bir kaç metre ilerimde yavaşladı Uraz.

-Ne yapıyorsun?

Sesinde birçok duygu yüklüydü benim içimdekilerin aksine. Gözleri yapma der gibi bakıyordu sanki.

-Zaten ölü olan ruhumu, ölü bedenimle ödüllendiriyorum.

Sesime de yansımıştı hissizliğim. Tam son bir adımla aramızdaki mesafeyi kapatacakken, buna izin vermeyip kendimi bıraktım.

Bedenim, buz gibi suya tamamen girince, çırpınmadım. Tepki vermedim. Öylece ölümü kucakladım. Suyun bedenimi ele geçirmesine izin verdim. En baştan yapmam gerektiği gibi...

Evet bölüm çok kısaydı, çünkü bu birinci part. Devamı sonra gelicek. Telefondan yazdım ve bugün zatrn uzun bir bölüm yazıp yayımlamıştım. Bu bile büyük bir şey. Neyse. Bu bölümün devamında görüşmek üzere...

kaçak vampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin