4. BÖLÜM - BAŞLANGIÇ

470 77 1
                                    

not: bir önceki bölümde, kitapta, yapması ve yapmaması gerekenleri yazdığı bölüme bir şey daha ekledim. İnsanları eğer çok zorda kalırsa hipnoz edebileceği yazıyor. Ayrıntı vermiyorum, geri dönüp o bölümü tekrar okumak zorunda kalmayın diye söyleyeyim dedim.

Almina ile odadan çıkıp her şeyi yerli yerinde bırakıp kapıyı kapatmıştık. Hemen insanların dünyasına gitmek istiyordum. Heyecandan yerimde sabit duramıyordum. 

-Açelya galiba bir sorunumuz var.

Kaşlarımı kaldırıp söylemesini işaret ettim. Sorun?

-Ne kadar süre duracağımızı bilmiyoruz. Ya sandığımızdan uzun sürerse? Yani demek istediğim annem ve babam çok telaşlanır. Aynı zamanda koruyucular birden ortadan kaybolmamızdan kesin anlar bir şeyler.

Haklıydı. Ben heyecana kapılıp asıl önemli meseleyi unutmuştum.

-Acaba bir not kağıdına, dünyayı gezmek istediğimizi, hevesimiz geçene kadar buralarda olmayacağımı yazsak ne olur?

dedim. Bir nevi doğruydu aslında. Biz de insanların dünyasını gezeceğiz. Hem bu dünyayı diye bir şey demedim.

-Çok sinirleneceklerdir. Onlara tam olarak sormadığımız için. 

-Ama telaşlanmazlar veya endişelenmezler. Daha iyi bir fikrin var mı?

Biraz duraksadı. Etrafa düşündüğünü belli eden bakışlarla bakındı bir süre. Sonra tekrar bana döndü.

-Galiba haklısın. Başka çaremiz yok. Sinirleri de bir şekilde geçer nede olsa. Hem koruyucular da şüphelenmez. Yani... Sanırım şüphelenmez.

Onu başımla onayladım. Heyecanım git gide gide daha da artıyordu. Aynı zamanda da merakım. Biraz daha durursak eğer çatlayacağım.

-Almina hadi gidelim. Zaten bulduk neresi olduğunu. Hadi gidelim...

Şimdi de o başıyla onayladı. Yüz ifadesinden onun da heyecanlı olduğu gayet net görülüyordu. 

-O zaman eşyalarımızı falan ayarlayalım. Kıyafetsiz kalmak istemeyiz.

Ah bir de o vardı değil mi? Almasak ne olurdu ki? Orada kıyafet bulabileceğim bir yerler vardır.

Almina'nın itiraz istemez yüz ifadesine bakıp iç çektim. Bu kız kıyafetsiz hayatta gitmezdi. Ayaklarımı sürüye sürüye merdivene doğru gittim. Merdivenlerin önüne gelince, az önceki yavaşlığımın tersine, oldukça hızlı bir şekilde merdivenleri çıktım. 

Odamın olduğu kata gelince koşarak odama girdim ve dolabımın önüne geçtim. Bir kaç saniye dolaba boş bakışlarımı gönderdikten sonra, dolabın en alt kısmında olan gözdeki bavulu alıp yere koydum. Çok kıyafet meraklısı değildim. Bana kalsa bir, iki yedek kıyafetle haftalarca geçinirdim. Ama bunu gel de Almina'ya anlat.

Bir kaç siyah tayt-3 tane-, siyah geniş tişörtler-3tane- (başka bir deyişle erkek tişörtleri. ne! büyük geldikleri için seviyorum) siyah deri ceketlerim -2tane-, siyah bileklikler, siyah ayakkabılar-2tane- (ayrıntı vermeye üşendim),siyah dar paça pantolon-1tane- ve siyah iç çamaşırları. Elbise, etek tarzı şeyleri sevmezdim. Onlarla nasıl rahat ediyorlar? Ben rahatıma düşkün bir kız vampirim bir kere.

Tam valizi kapatacakken Almina elinde bir elbiseyle  ve içeri daldı. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Onunla nasıl rahat olabilirim ki? Elbise bele kadar dar, belden aşağısı geniş siyah bir elbiseydi. kalın askıları vardı. Dizin 4 parmak üzerine anca gelirdi. Aslında şirin bir elbiseydi ama ben asla giymezdim. Ayakkabılar da platform topuklu süet ayakkabılardı. (medya) Ayakkabılar da çok hoştu ama ben topuklu da giymezdim. Yürüyemezdim ki bir kere. 

Ben Almina'ya boş boş bakarken o hemen yanıma gelip bavula yerleştirdi bunları.

-Almina sence ben bunları hiç giyer miyim?

-Bir gün gerekli olur belki. Çok tatlılar baksana. Kesin giy demiyorum ya. Lazım olursa diye.

Sıkıntıyla nefesimi verip çevreye bakındım. Ne yaparsa yapsın, kabul edene kadar başımın etini yiyecekti. Ve ben merakım yüzünden zaman kaybetmek istemiyordum.

Hiç istememe rağmen başımla onayladım. O da zafer gülümsemesi ile odadan ayrıldı. Bavula biraz para da koydum. Tabii orada da para var mı, veya varsa da böyle mi bilemem.Bu kez hiç başvurmadığım ama merakım yüzünden kullandığım vampir hızı ile gittik. 

Yine benim birçok kez geldiğim yerime gelmiştik. Gitmeden önce, koşarak resim defterimle kalemimi sakladığım yerden çıkardım. Onları da bavula yerleştirdim. Bavulumda hala yer vardı.

Almina soran bakışlarla baktı bana. Ben de onu umursamadan ağaçların oraya gittim. Almina da peşimden.

Şimdi ne yapmalıydım? Ağaçların oluşturduğu yuvarlağa, iki tanesinin arasından geçerek girdim. Tam ortaya geçtim. Gerçekten nasıl gidecektik? Buraya kadar geldik ama kitapta nasıl gidileceği yazmıyordu.

Aniden bir ağacın üzerindeki sarı çember parlamaya başladı. Gözlerim kocaman açılmış ona bakarken hemen yanındaki ağaçtaki çember de parlamaya başladı. Sırayla parlamaya başlarlarken, Almina da içeri girdi ve çemberler parlaklıklarını yitirdi.

-Almina. Sen gelmeden önce ağaçlardaki çemberler parlıyordu. Sen gelince söndüler.

Almina'nın yüzündeki hayal kırıklığı benim de canımı yakmıştı. 

-O halde beni kabul etmiyor mu? Galiba sen seçilmişsin diye.

Dedi üzüntü dolu sesiyle. Eh ben olsam ben de üzülürüm. İnsanların dünyasına gidecektik sonuçta. Belki de ben de gitmemeliyim.

-Almi-

-Sorun değil. Gitmen gerekiyor. İki ırkın da sana ihtiyacı olduğunu unutma. Hem geri dönünce bana anlatırsam. Hatta benim de gelebilmemi sağlayacak bir şey bulabilirsin orada kitap bulursan. Gerçekten sorun değil. Gitmen gerek. Ben seni idare ederim.

Minnettarlıkla baktım ona. Böyle bir kardeşe sahip olduğum için çok şanslıydım. Bavulu yere gelişigüzel bırakıp Almina'nın yanına koştum. Sıkı sıkı sarıldım.

-Seni özleyeceğim.

diye fısıldadım hala sarılırken.

-Ben özlemeyeceğim. Git hadi. Kurtulayım senden. Odan benimdir bu arada.

dedi ayrılarak. Ciddi olmadığını biliyordum. Tabii şu özlem konusunda. Odamı gerçekten alırdı. Burukça gülümsedim.

-Hiçbir şeye zarar verme yeter. Hoşça kal.

dedim. Ona son bir kez baktıktan sonra arkamı döndüm. Yavaş adımlarla tekrar yuvarlağın içine girdim. Tam ortaya geçip olacakları izledim. Sırayla çemberler parlamaya başladı yine. İçimdeki heyecan gittikçe, daha da belirginleşiyordu. 

Tüm çemberler parladı sonunda. Bavulu tuttum sıkı sıkı. Şimdi ne olacaktı acaba?

Birden her yer bembeyaz bir ışıkla doldu. Gözlerimi kapatmak zorunda kaldım çünkü gözümü yakıyordu. Ne olduğunu görememek canımı sıksa da mecburen açamıyordum gözlerimi.

Kulağımda bir uğultu vardı. Gerçekten çok rahatsız eden bir sesti. Ellerimi kulaklarıma bastırdım. Yere çökmeme engel olamadım. Başımı yere yasladım. Bu ses hemen bitse iyi ederdi. Çünkü dayanamıyordum.

Bir kaç saniye sonra o lanet ses bitince bir nefes verdim. O nasıl bir sesti ya? Gözlerimi açtım. Artık Almina ile olduğumuz yerde değildim. Etraf yemyeşildi, çimenlerle doluydu. Bu sefer etrafta hiç ağaç göremiyordum. Ne yani? İnsanların dünyasında mıyım şimdi?

Heyecanım bir nebze azalmazken, tersine arttı. Ayağa kalktım. Bavulumu da kaldırdım. Yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Pekala... Şimdi ne yapacaktım? 


KISA OLDU BİLİYORUM AMA YENİ BÖLÜMÜ ŞİMDİ YAZMAYA BAŞLIYORUM. BÜYÜK İHTİMALLE BUGÜN, EN KÖTÜ YARIN YENİ BÖLÜMÜ YAYIMLARIM. HALA AŞK KONUSUNA GELMEDİM AMA BİRAZ DAHA ZAMANI VAR. KURGU GEREĞİ. NEYSE OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRE EDERİM. VOTELERSENİZ VEYA YORUM YAPIP FİKRİNİZİ SÖYLERSENİZ ÇOK SEVİNİRİM.


kaçak vampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin