bölüm 19 - KAVGA, BÜYÜK SIRLAR

362 35 5
                                    

multimedya: Açelya

bölüm şarkısı: halsey- colors

BİR GÜN SONRA

Hayata 1-0 başlayanlardan değildim. Çok acı çekmiştim, hayat bana hiç yüzüyle gülmemişti. Duygularım ölmüştü, hislerim ölmüştü, umutlarım, hayallerim ölmüştü, ruhum ölmüştü, ben ölmüştüm... 

Peki ya gerçekten öyle miydi?

Uraz hayatıma girince, daha doğrusu ben onun hayatına girince, aslında öyle olmadığını fark ettim. Çünkü gerçekten bir şeyler hissediyorum, boşlukta gibi değildim, gerçekten yaşıyor gibi hissediyordum.

Ne zaman bir şey olsa, sebepsizce yanımda olmuştu.

Ama en kötüsü, ondan uzak durmam gerektiği gerçeğiydi. Daha ne yaptığımın farkında bile değilken, farklı bir kişiliğe bürünüp, onu öldürüp, tekrar gerçek kişiliğime dönerek herşeyi unutabilirdim. Ki benim gücümün karşısında hiç şansı yoktu.

Ne kadar ondan uzaklaşırsam, o kadar güvende olurdu. Tıpkı, diğer herkes gibi...

Yaralarım, bunu koruyucular yaptığından dolayı iyileşmemişti, normal insanların iyileşme süreci gibi olurdu belki, belki de bir insana göre hızlı, bir vampire göre yavaş olurdu. Belki iyileşirdi, belki de iyileşmezdi. Bu konuda hiçbir fikrim yoktu, ilk kez koruyucular tarafından saldırıya uğradığım karşı çıkılamaz bir gerçekti.

Evimde, yatağımda yatmış tavanı izliyordum. Almina okuldaydı ama ben okula gitmeyecektim. Evde dinlenmeye zorlanmıştım.

Ama, elbette akşama kadar evde boş boş durmayacaktım.

Yatağımda yavaşça doğruldum. Saat daha sabahın 9'u idi. Almina'nın gelişine çok vardı. 

Banyoya gidip ılık bir duş aldım. Yaklaşık yarım saat kadar oyalandıktan sonra, havluyu bedenime sardım ve aynanın karşısında birbirine girmiş saçlarımı, zar zor tarayarak düzelttim.

Kurutmaktan nefret ettiğim için, saçlarımı öylece bırakıp yere su damlacıklarının damlamasını umursamadan dolabımın karşısına geçtim. Hava serin olduğundan siyah bir kazak giyip, altıma da siyah kot pantolonumu giydim.

Kazağın öz kısmını pantolonumun içine sıkıştırıp, siyah botlarımı da ayağıma geçirdim.

Gayet iyi görünüyordum. Görünmesem de umurumda olmazdı ama siyah olmak bana iyi hissettiriyordu. Çünkü iç dünyamdan sadece siyahlığımı, karanlığımı dışa vurabiliyordum. Diğer her şeyi saklamak, gizlemek zorundaydım.

Saçlarım çabuk kuruduğundan, bana sıkıntı yaratmayacaktı bu hava. 

Kuruduğundan dolayı biraz dağılan saçlarımı son bir kez daha tarayıp, dalga dalga omuzlarıma dökülmesine izin verdim.

Makyaj, çanta gibi şeyleri sevmediğimden, direk telefonumu arka cebime koyup, kulaklıklarımı taktım ve Halsey'in şarkılarından oluşan müzik listemi açtım. 

Anahtarları da alıp evden çıktım ve ''ayaklarım beni nereye götürürse'' diye düşünüp, öylesine yürümeye başladım.

Ağır ağır yürürken, şarkılar da tek tek değişiyor, canımın sıkılmasını engelliyordu. Ancak mimiklerimi sabit tutuyordum. Etrafa bomboş, donuk bakışlarla bakıyor, hiçbir yüz kası oynatmıyordum. Bu sebepten benimle ilgilenen pek kişi yoktu ancak dönüp tekrar bakan birkaç kişi olmuştu.

Yaşayan ölü gibiydim. Tek sorun, bir türlü bunu başaramamamdı.

Tenha, ara sokaklara girince, yine aynı şekilde yürümeye devam ediyordum. Gündüz olmasına rağmen, kenarda duvara yaslanmış sigara içen serseri tipli kişiler, duvara yaslanıp içki içen kişiler çıkıyordu karşıma ara sıra. Kulaklıklarım hala kulağımdaydı ama liste bitmiş, şarkılar sona ermişti. İstesem başka bir liste açabilirdim ama duyamıyormuş gibi yapıp, tüm sesleri dinlemek istiyordum.

kaçak vampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin