33. Bölüm: Yeni Bir Gün

219 12 7
                                    

-Serhan-

Neye kaşını çatmıştı acaba? Yine kaşını çattığında, iki kaşının arasında oluşan o çukura elim gitti ve sağ elimin başparmağıyla o kıvrımı düzelttim. Kusursuzluğundaki tek kusursuz kusurdu o iz. Uykusunda bu kadar komik olan biri var mıydı? İlk defa bir kadınla sarılarak uyumuştum, sadece uyumuştum. Evet, aynı yatakta sadece uyuduğum çok kadın olmuştu ama sarılarak uyumak, severek uyumak ve uyandığında onun yanında olduğunu bilerek uyanmak. Dün kendimi sapına kadar kirli hissederken; şu an bu yeni günde yağmurda yıkanmış kadar kutsal, bir buğday tanesinin olabildiği kadar nimetten sayıyordum. Hepsini beni gece tekmelemekten hiç faz geçmeyen ve neredeyse bir güzel üstüme çıkan bu kadın yapıyordu.

Ama ne yazık ki sabah ereksiyonu diye bir şey vardı. Dün gece yaşadığımız duygularında ötesinde olan anlar istemesem de ona ne kadar ihtiyacım olduğunu hatırlatıyordu ama Dünya ile her şeyi pat diye yatağa getiremezdim. Benim bile yaşamak istediğim masum anlar aklıma gelirken onun benden yana kalacak bir durumunun olduğunu zannetmiyordum. Hatta ilk başlarda her gece onunla istediğim cinsellik artık ona birkaç ay önce söylediğim gibi onunla yapmak istediğim şeyler listesinde ilk 10'a bile girmiyordu. Galiba bu iyi bir şeydi.

Özellikle annemin yaşadıkları, Dünya'nın küçükken şiddet görmesi, Nesrin Teyze'nin terkedilmesi beni cinsiyet kavramlarını sorgulamama sebep olmuştu. Keşke keşke at gözlüğümü daha önce çıkarabilseydim. Hayatımı bir kadın mahvetmişti, 15 yaşındaydım. İşe yaramaz ve saçma bir kadın yüzünden önüme gelen dişiyi oyuncak gibi görüp listelemiştim ama şu anda çevremdeki kadınların hiçbiri onunla karşılaştırılacak kadar değersiz değildi. Ya da şöyle bakabilirdim: Babam olan canavarla aynı kanı taşısa da Erkin asla canavar olarak tanımlanamazdı. Değersiz insanlar vardı ve cinsiyetleri onları değerli hale getirmiyorlardı. Ve yanımda annemin pijamalarıyla yatan bu harika kız bana bunu göstermişti.

Birden bire kendine tokat atıp salyasını sildiğinde güldüm. T-shirtümün salya olması belki de çok tiksindirici gelebilirdi birçok kişiye ama bu benim için ayrıydı, çok ayrı. Debelenip kendine gelmeye çabaladığında herhalde daha sesli gülmüştüm ki birden iri kömür gözlerini kocaman açtı ve yüzünde o zamana kadar hiç görmediğim şekerlerden daha tatlı bir gülümsemeyle nefesini tutup bana gülümsedi. Bu altımda acı çeken kısma hiç yardımcı olmamıştı. Masumca gülümsediğinde bile onu deli gibi arzuluyordum ve bu tip zamanlarda onunla nasıl sadece öpüştüğümü sorgular vaziyete geliyordum.

"Günaydın." Sesin ne kadar güzel senin, Tanrım... Kendini, üstümden kendi yatması gereken tarafa kaydırdı.

Bunun üzerine gülümsedim ve ona doğru uzanıp dudaklarından ufak bir öpücük çaldım. Bana karşılık verdiğinde bu sabahın bir anlamının olduğunu fark ettim. Bu gün ilk günümüzdü ve hatta ilk birlikte güne uyandığımız zamandı: "Bak vahşi güzel sen şimdi buradaki duşa giriyorsun ben alt kattakini kullanıyorum ondan sonra da sana mükellef bir kahvaltı hazırlıyorum."

Bu söylediğim çok komikmiş gibi güldü hala kollarımdan çıkmamıştı: "Kahvaltıda bira içip, fıstık mı yiyeceğiz Serhan. Ben o dolapta alkol dışında bir şey olduğunu sanmıyorum. Hadi doymadık diyelim, hemen dibimizdeki salonun yerinden pizza kartonu yeriz değil mi sevgilim?"

Güldüm, haklıydı. Tam ağzımı açmak üzereydim ki telefonumun ani çalışıyla ekrana baktığımda Erkin'in aradığını gördüm: "Efendim birader."

Konuşurken Dünya'ya bakıyordum ve biraz yerinde doğrulmuş ciddi bir şekilde yüzüme bakıyordu: "Evet yanımda,

-----------------

Ha konu mu?

-----------------

Hallettik. Ama kimseye bir şey söyleme ve sana konum atıcam, benim Seferihisarda'ki eve gel.

Ortaya KarışıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin