22. Bölüm: Sıkıcılar, Sevişkenler, Saplar, Sakatlar...

334 14 4
                                    


Merhaba öncelikle biraz geç yayınlandı farkındayım ama yoğun iş temposu, gittiğim kongre, öğrencilerimin sınavları, gideceğim başka bir kongre için hazırlık... 15 aylık kızımla konuşma egzersizlerimiz ve inatlaşmalarımız, eşimin iş nedeniyle bir süre seyahate çıkışı üstüne de astım, alerji ve üst solunum yolu enfeksiyonu derken bu kadar uzadı bölüm aklımdaydı ama yazmaya hiç fırsatım olmadı. Umarım beğenirsiniz. 

Bölüm şarkısı The Kooks_ Naive 

-İnal-

Pazar günü... Yeni çalışma günüm merhaba. Her türlü garip düşüncemin olduğu beyinim ergimeyle sıvılaşıp ondan sonra da buharlaşarak benden ayrılacak. Benimle aynı durumda olmayıp, bana iyi misin bakışları atan bir adet Dünya ve beni çoook ciddi bir şekilde süzen üvey kardeşime karşılık olarak böyle dümdüz bön bön bakıp: "Ne var? Ne oldu? Sen sevgilinle sevişeceğini annene söylüyorsun ben eve sarhoş bir arkadaşımı getiremiyorum öyle mi?" diye çıkıştım Erkin'e.

"Haklı..." diye kafa salladı Dünya Erkin'e benim için.

"Sen sus! Neredeydin dün bütün bir gün? Yolda kalan arabaların bile ilk yardım servisleri, destek ekipleri oluyor? Sen ne-re-dey-din?" diye çıkıştım.

"Haklı..."diye kafa salladı Erkin Dünya'ya bakarak.

"Birbirinize bir copy paste yapmasanız çok tatlı bir ikili o-la-bi-lir-si-niz..." dedim yapmacık bir sırıtmayla.

"Sen de yine heceleme yapıyorsun, yeni okumaya başlamış çocuklar gibi." Dedi Dünya.

"Dünyaaaa..." dedim elimde kalacaklar bunlar resmen benim elimde kalacaklar...

O arada Nezih Bey kafenin unuttuğunu sandığım kapısından arz-ı endam ederek hepimizi kendisine bakmamızı sağladı: "Naber gençlik?"

"İyiyiz Nezih dedeciğim sen nasılsın?" diye laf attı Erkin.

"Sizin çuvallamanızın keyfini çattım Şirince'den geliyorum, birazdan yukarı çıkıp duş alıcam ama önce günün çalışanı İnal Bey'den bir mocca rica ediceğim. Ya da günün bir diğer talihlisi Erkin Umar'dan aynısını isteyeceğim." Diye sırıtarak Dünya'nın yanındaki bara yaslanarak oturdu.

Bunun üzerine Erkin dişlerinin arasından: "Moccayı bardakta mı yoksa üstünde mi tercih edersin?"

"Yok koçum, ben kahveyi bardakta tercih ediyorum, bazılarına yakıştığı gibi benim üstümde olmuyor. Çok sakil duruyormuş..." dedi yarım ağız ama gözleri fıldır fıldır dönüyordu. Resmen yine laf bana dönüp gelmişti. Bu sırada gelen müşterileri karşılamak için Erkin menüleri kapıp hemen yanlarına gitti.

"Ooo... Ağır ol dostum!" diye lafa girdi Dünya sonra da limonatasını fondip yapıp diliyle biraz dudaklarının kenarında yalandı. O sırada telefonuna bir mesaj geldi ve hemen açıp baktı. Bir anda yüzü saçma ama tam anlamıyla şebek bir sırıtmayla aydınlandı ve hemen hızlıca bir şeyler yazdı.

"17. Masaya bir serpme kahvaltı, 3. Masaya bir donat ve Americano. Ve yüzünde ki bu sırıtmayla kime, ne yazıyorsun?" diye sordu siparişleri alma işini tamamlayıp yanımıza gelen Erkin.

Bunun üzerine hemen ciddileşen Dünya omuz silkerek ve gözlerini kaçırarak -ERKİN'DEN GÖZLERİNİ Mİ KAÇIRDI O?- : "Hımmm.... Yok bir şey. Sude saçma sapan bir şey yazmış da." Dedikten sonra yine gelen mesaja bakmasıyla yüzü kıpkırmızı kesildi.

Nezih dikkatlice Dünya'nın yüzüne bakarak konuştu: "Sude hem bir anda seni çılgınca sevindirip diğer mesajıyla da domates olabilecek kadar utandırabiliyor yani ha?"

Ortaya KarışıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin