28. Bölüm: Tepetaklak

180 13 2
                                    


-Dünya-

"O Arzu mu?" kendi sesimi kendim bile tanıyamadan Serhan'a baktım.

Dudaklarını diliyle ıslatıp birkaç saniye geçtikten sonra cevabı belli olan sorumu cevapladı: "Evet ama ben çağırmadım, gördüğün gibi cenaze sahibi olduğunu ben de seninle yeni öğreniyorum." Gerildiği her halinden belli oluyordu.

"Kuzen dedi o değil mi?" diye sordu Ceyda, hepimiz acayip şaşırmıştık. Ne hissedeceğimi bilmiyordum. Arzu Serhan'la hiç konuştuğum bir konu değildi ama Aylin ve Ceyda'dan Arzu'nun Serhan'a aşık olduğunu öğrenmiştim. Yaptığı şeyleri düzgün bir insan yapmazdı; güya Serhan'ın kendisini anlaması için benim hakkımda Serhan'ı destekleyip ümit vermişti. Hangi mantığa sığardı? Hangi insan sevdiği bir kişiyi bir başkasının kollarına atardı? Arzu yapmıştı, sonra da bütün her şeyi Serhan'a söylemişti sanırım. Ceyda'nın eklediği bir şeyse Serhan'ın Arzu ile görüşmeyi kesmesiydi. Aslında onu yargılayamıyordum, sonuçta herkes hata yapardı ama bu biraz fazlaydı. Fazla diye kendime her hatırlattığımda aklıma hep Serhan geliyordu, o da benden önce pek düzgün şeyler yapmamıştı ama artık düzeldiğini umut edip, eski günleri sorun etmemeye çalışıyordum. 

"Yani Nejdet Dede'nin torunu mu?" diye sordu Nezih.

"Hayır değil, Nejdet Dede'nin kızı için yenge dediğine göre Bora Arzu ile ya amca ya da hala dayı çocukları olmalı." Diye akıl yürüttü İnal. Böyle şeyleri takip edip anında yorumlayabilmesi her zaman hayat kurtaran bir yetenekti.

"Acayip gergin bir ortam bu ne abi?" Dedi Nezih.

"Adamcağızı anacağız derken, ortam yalan rüzgârına döndü." Dedi Aylin, demesiyle de Ceyda'nın cimciğini yedi. Ne demek istediğini anlamak için yüzlerine baktım ve onlara dönerek: "Siz bir gelsenize benimle." Diyerek mutfağı gösterdim. Gerginlik bıçakla kesilebilecek kadar hat safhadaydı.

Mutfağa geçtiğimizde tezgaha yaslandım ve onlara hemen ne olduğunu sordum.

"İnal, Nezih, Ceyda ve ben Serhan'la sizi biliyoruz." diye yanıtladı Aylin: "Ama Erkin'e söylemedik. Sizin konuşmanız daha iyi olur."

"Nasıl?" dedim, utanç her yanımı kaplamıştı, arkadaşlarımdan bir şey saklamak hele ki hepsiyle bir şekilde özel bir bağım olduğu için daha da itici bir şey gibi gözüktü gözüme. Ben bir şey saklamazdım ki. İlk yalanım Serhan sayesinde olmuştu.

"Hepimiz bir şekilde sizi gördük Dünya ama farklı yorumluyorduk. Ta ki, siz İnal'ın gözü önünde öpüşene kadar." Diye beni cevapladı Ceyda.

"Kıpkırmızı oldun." Dedi Aylin. İkisinin de yüzünde hiçbir duygu belirtisi yoktu.

"Kızdınız mı?" diye sordum yavaşça onlara bakamıyordum. Gözlerim yerdeki fayansların arasındaki fuga kalıntılarına gitmişti.

"Bizimle paylaşmadığın için üzüldük ama büyük kocaman bir sarılmanın halledemeyeceği bir şey değil." Dedi Ceyda ve üçümüzde birbirimize sıkıca kocaman sarıldık.

"Kuzularım benim!" diye nida attım.

"Sen de bizim kuzumuzsun Dünya Hanım." Dedi Aylin gülerek ve ellerini ufacık işareti yaparken: "Yalnız Erkin'e artık söyleyebilir misiniz birlikte olduğunuzu? Ben sevgilimden bir şey saklamak istemiyorum." Dedi.

"Birlikte değiliz ki..."

"Ya işte aranızdaki her neyse onu artık Erkin Cansın Umar'a söylersen ben çok rahat edeceğim. Hayır adamla bir şey sakladığım için öpüşemiyorum bile."

"Siz daha yoksa..." dedim.

"Hayır! Hala tık yok." dedi somurtarak. Hala sevişememiş olmanın verdiği bir heyecan vardı Aylin'in üzerinde. 

Ortaya KarışıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin