23. Bölüm: Can

269 13 8
                                    

Çok eski bir şarkı ama Can'ın mırıldandığı şarkıyı dinlemek isterseniz diye medyayı paylaşıyorum. İyi okumalar.

-Serhan-

"Sev beni!" diye inledi öpücüklerimiz arasında.

Nefes nefeseydik. Ondan başka bir şey düşünemiyordum. Ona ihtiyacım vardı. Su gibi, hava gibi, yemek gibi... O kadar açtım o kadar susuzdum ki ona... O okyanus kokulu omzuna boğazımı yakan bir öpücük kondurdum, saçlarını arkasında toplayıp bedenimi bedenine yasladım ve onu duvarla aramda bıraktım, gözlerimi gözlerine diktim ve onu arzulayan bedenimin sızıyla fısıldadım: "Seni daha önce hiç kimsenin kimseyi sevmediği gibi sevicem!"

Ani bir hareketle t-shirtümü yakasından ikiye ayırıp yırttı ve hırıltılı bir şekilde: "Sev!" dedi. Dünya'nın bunu yaptığına inanamıyordum, karşılık olarak dudaklarımı dudaklarıyla buluşturdum ve bacaklarını iki yanıma açıp onu kucağıma aldım. Yatağa doğru ilerlerken: "Serhan..." dedi.

"Söyle sevgilim..." burnumu boynuna dayamış o öldürücü kokusunu içime çekiyordum.

"Serhan..."

"Al beni Dünya'm..."

"Serhan..."

"Evet!"

"Serhan!"

"Ahh!"

"Oğlum uyan!"

Birden gözlerimi açtım, terden ve biraz önce beynimden geçen görüntülerin şiddetiyle kafam karışmış bir şekilde karşımda duran esmer, uzun boylu adama baktım. Odamdaydık ve o, odamı yaşam alanı ve uyuma alanı olarak ayırmayı sağlayan koltukta yatmıştı. Herhalde rüyamda fazla ses çıkarıp onu rahatsız etmiştim. Arkadaşım gelmişti. Hayattaki tek arkadaşım... Bateriyi birlikte çalmayı öğrenmiştik. O zaman lisedeydik ve üniversitede İTÜ inşaat mühendisliğini kazanmıştı. Şu anda son sınıftı ve yarıyıl tatilinde olduğumuz için İzmir'e gelmişti.

Bu gün bizde kalmıştı ve eski günleri yâd etmiştik. Ona Dünya'yı anlatmıştım. İsmini daha söylememiştim ama ne hissettiğimi, ilişkimizin boyutunu dışarıdan birine, benim tarafımdan birine anlatmak çok rahatlatmıştı. Biz böyleydik galiba onun da ismini bilmediğim ve tam 5 yıldır kalbini ağrıtan bir hatırası vardı. Ona eskiden bir kız için gemileri yakmasından dolayı gülüyordum ama aklım fikrim Dünya olduğundan beri ne hissettiğini çok iyi anlıyordum. Sonuçta benim de gemileri yaktığım zamanlar yok değildi. Şu 3 haftada o kadar fazla şey olmuştu ki... Tatile girene kadar Dünya ile bulabildiğimiz tüm vakitlerde birlikteydik. Perşembe akşamları birlikte ders çalışmıştık, zekâsı beni büyülüyordu, alan dışı ve ondan bir sınıf üstte olan derslerimi bir iki kez çalıştıktan sonra bana da anlatıyordu, ben de ona çoğu kez ihtiyacı olmasa da stüdyo derslerinin projelerinde tüyolar veriyordum.

Bana bir keresinde: "Dersleri iyi olan çalışkan bir bad boy görmedim! Normal de tıksırana kadar içip üstüne de kokain patlatman lazım değil mi senin?" diye takılmıştı.

Ben de ona karşılık olarak: "Ben de bu kadar delikanlı bir good girl görmedim. Normal de çıt kırıldım olman gerekmez mi senin?" diye sormuştum.

Öğrenci işlerine yaptığım baskı sonucu boşalttığım cuma günümüzde ise sürekli birbirimizin çok sevdiği bir yerlere gitmeye çalışmıştık. Bir hafta o beni sevdiği bir yere götürüyordu, öbür hafta ben. İlişkimiz biraz ağır gitse de keyfim gayet yerindeydi. Ona yazdığım o telgrafta ki gibi birbirimizin her şeyi olmaya başlamıştık. Arkadaşı, sırdaşı, sevgilisi... Dudaklarımız birbirine değmiyordu ama elim elini asla bırakmıyordu ve kolumu artık bahane bulmaksızın omzuna doluyordum. Onunsa o kocaman gözleri hep beni koruyan bir dua gibi üstümdeydi. Bazen bir bakışıyla bütün ruhumu ruhuna teslim edebilecekmişim gibi geliyordu. Ama sömestr tatiline girdiğimizden beri çok sık görüşemiyorduk ve onu deliler gibi özlüyordum. Öbür gün de ailesinin yanına İstanbul'a gidecekti, tüm ailesi orada toplanacaktı. Türkiye'nin dört bir yanına dağılmışlardı, 2 ağabeyi yeğenleri ve yengesi Bursa'da oturuyordu. Annesi ve babası, en küçük torunları Duygu'ya bakmak için ortanca ablasıyla eniştesinin yanına İstanbul'a taşınmıştı ve büyük ablası ise ailesi ile Adana'daydı. Ama bir daha asla konusunu açmadığı küçük ablası neredeydi; hiç kimse bilmiyordu. Onları çok özlediği belliydi. Ama onu 2 hafta görememe meselesi acayip canımı sıkıyordu. Özlem, sıkıntımla birleşince birçok kez rüyamda sevdiğim kadınla birlikte geçirdiğim ve daha önce kimseyle yaşamadığım anları görmeme neden oluyordu. Bırakın öpüşmeyi yüzünü bile zar zor görüyordum, hala temkinle yaklaşsa da tutumunun bana karşı daha çok sahiplenici bir hal alması çok hoşuma gidiyordu. Ama geceleri yaşadığım bu fantezi dünyasını kesinlikle onunla paylaşmıyordum yoksa beni ölmekten beter edeceğinden adım gibi emindim.

Ortaya KarışıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin