8. Bölüm: Tesadüfün Böylesi

212 11 4
                                    

Merhabalar, bu bölümde Serhan ve Dünya dinamiği ne yazık ki yok. Bunun nedeni ise hikaye kurgusunda 3 adet çiftimizin olması.  Her ne kadar ana çiftimiz SerDün olsa da öbür çiftler için de bölümler yazmak hoşuma gidecek. Bu bölüm İnal ve Ceyda'nın tanışma bölümüdür. Daha sonra, vakti geldiğinde ErAy çifti için de bir bölüm yazcağım. Bu arada şu anda 3 ana karakterin bakış açısı ile yazıyorum ama bu büyük bir ihtimalle çoğalabilir. Her çiftin bir kahramanını yazarken kullanmayı düşünüyorum ama Dünya, Serhan ve İnal bizim baş anlatıcılarımız. Keyifli okumalar. 

PS: İnal ve Ceyda'nın hikayesine uyduğunu düşündüğüm güzel bir şarkı tavsiyesi var_Bryan Adam'tan East Side Story (keyifli dinlemeler)!  

-Dünya-

Pazar günü! Benim için haftanın en şahane günü olup, sonuna kadar gezip eğlendiğim ve kimseye eyvallahım olmadığı bir gündür. Tabi 3 kişi hariç: Athos, Porthos ve Aramis-yani Erkin, İnal ve Nezih-. Benim bu hikâyede d'artagnan olmamsa şaşılası bir şey değil tabi ama cinsiyetler uyuşmadığı için bazen sırıtabiliyoruz. Bu haftaki stüdyo dersi için biraz maket malzemesi bakmaya Talat Amca'nın yanına Alsancak'a indim. Kırtasiyeyi, deyim yerindeyse, kendimden geçip talan ederken, Erkin'in telefonuyla biraz olsun kendime geldim.

"Naber güzelim?"

"Vayyy... Erkin Umar'dan bir nebze de olsa hoş kelimeler işitebiliyoruz. Hayırdır, aramız düzeldi mi?"

"Dün İnal kafede olanları anlattı, seni merak ettim iyi misin?"

"Yo, iyiyim ben. Bir şeyim yok, maşallah hibrid arabalar gibiyim, az yakıp çabuk hızlanıyorum. Senden naber?"

"Kafedeyim işte cezamın ikinci günündeyim, Nezih'in selamı var. Bu arada Serhan'la çıkmaya başlamışsın hayırlı olsun."

"Aman Erkin uzatma ilk defa insan gibi yardım etti. Biz de teşekkür babında tek günlük ateşkes ilan ettik. Fazla büyütülecek bir şey değil. Hem Nejdet Dede iki de bir torunum da torunum diye gezmez ortalıklarda. Sen de selam söyle benim mavime."

"Baş üstüne güzellik, söylerim ve işte onda haklısın, şu an bir gelin adayı olarak seni kaybettiği için bazıları çok üzgün, Türk Kahvesi yerine limonlu çay içiyor. Hatırlat da Serhan'a bi ara çiçek içinde bomba göndereyim." Telefonun ucundan güldüğünü duydum.

Bunun üzerine ben de güldüm: "Neyse ya maket için alışveriş yapıyordum da ihtiyacın olan bir şey var mı?"

"2 mm'lik straforlu maket kartonu rica edeyim ben, mümkünse 2 tabaka ve siyah olsun."

"Emrin olur kuzu."

"Sonra ne yapıcan?"

"Ne yapayım, gezinicem biraz. İnal napıyor belki onla takılırız?"

"Bıraktığımızda fosur fosur uyuyordu, pislik."

"Aaa, deme öyle ya! Hak etti çocuk! Cuma gecesi kusmuk sıranızı bekledi, dün de kafede çok yoruldu. Uyusun biraz."

"Ya sen iyi misin? Nerdeyse öğle oluyor. Tavuk mu bu?"

"Değil de, neyse ben bi arayayım, belki gelir de Tshibo'da bi kahve falan içeriz."

"İyi o zaman kapatmam lazım. Nazi Nesrin ve Gestapo Semih şu anda dik dik bana bakıyorlar."

"Selam söyle onlara."

"Benimle iki çift laf ederlerse neden olmasın. Hadi öptüm ben."

"Ben de kuzu."

Ardından telefonu çantama atmadan İnal'ı aradım, biraz çaldıktan sonra açtı. Hemen konuya daldım:

Ortaya KarışıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin