17. Bölüm: Telgraf, Papatya, Şarkı, Dilek

338 14 8
                                    

Medya: Serhan'ın Dünya'dan dinlemesini istediği şarkı

-Dünya-

İlginç bir şekilde bugün olanlar sadece beni ya da Serhan'ı etkilememişti. Nedense herkes modu düşük bir şekilde dolaştığı için Sevgi Hoca hepimize erken çıkma izni vermişti. Kendimi Leyla gibi hissediyordum. Birinin dediği bir şeyi en az 2 kere tekrarlamasından sonra anlayabiliyordum. Senden hoşlanıyorum Dünya... Ah Serhan bütün olayları drama çevirmen gerekiyor muydu? Onun benden hoşlanması benim için bir hayalken de bir şekilde kendisiyle ilgili bir çok şeyi havada bırakıyordu. Hoşlandığını öğrenebilmem için bütün gemileri yakmam mı gerekiyordu? Artık önümü göremiyordum ve bu bir girdaptı. Tek bilinmeyenli bir denklem olsa da X'in üzerinde 4 rakamı vardı ve ne yapacağımı bilmiyordum. 1. X: Benden hoşlanan Serhan, 2. X: Benim tanıdığım Serhan, 3.X: Herkesin Tanıdığı Serhan, 4. X: Sex Bağımlısı Serhan... Tipik bir Bad Boy durumu değildi ama korkuyordum. Nasıl hareket etmem gerekiyordu bilmiyordum ve ondan bazı sözler bekliyordum. Sonuçta benim durumum ortadaydı ve ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum. O ne arıyordu? Gerçek bir ilişki mi yoksa Aylin'le yaşadığı gibi bir şey mi istiyordu? Eğer 2.'siyse bu bana yetmezdi. 2 hafta öncesine geri dönmek istemem Erkin ve Aylin'e haksızlık olur muydu? Ya da İnal Ceyda'yla başka bir şekilde tanışabilir miydi? Ben şu anda vefasız bir arkadaş mı olmuştum... Kafam allak bullaktı. Ana binaya doğru yürüken Aylin'in seslendiğini duydum: "Dünya!" el sallıyordu, yanında Ceyda vardı.

Yanlarına gittim: "Hoş geldin Ceyda!"

"Pek hoşgelmedim. Rıza'yla bozuştuk. Gecede dans etmemi istemiyor." Gerçekten üzgün gözüküyordu.

"Abi bu gün iyi bir şey olursa kafamı kırıcam." dedi Aylin.

"Hey... O kafa bize lazım. Erkin nerde?" Diye saçının üstünü okşadım.

"Derste birazdan çıkacak."

"Biz de Serhan'ı soralım konu açılmışken, o nerde?" diye sordu Ceyda: "Aylin seninleydi demişti."

"Gitti." Deyip yanlarına oturdum ve olanları anlattım.

"Kızım siz işi yokuşa sürmek ne onu iyice irdelemişsiniz." Dedi Aylin. "Şimdi ne olacak peki?"

"Düşünmek istemediğim şeyler soruyorsun." Deyip kafamı arkaya vererek gözlerimi kapadım.

Biraz öyle oturduktan sonra biri ismimi bağırdı: "Dünya!" arkamıza dönüp baktığımızda 1'lerden Sude'nin elinde kocaman bir demet papatya ve yanında bir postacıyla bize doğru geldiğini gördüm.

"Sude... Bunlar ne?"dedim elindeki çiçekleri göstererek.

"Getiren çiçekçi güvenliğe verdi ben de seni burda otururken gördüm, aldım. Bir de sana bir telgraf varmış." Kafasını inanamıyor gibi sallayıp gülümsedi ve buketi bana uzattı.

Aylin ve Ceyda bir ağazdan: "NEE?" diye bağırdılar.

" Te-teşekkür ederim Sude'cim." Gerçekten şaşırmıştım.

"Ben sizi en iyisi yalnız bırakayım,gerçekten çok değişik bir gün yaşıyorsun Dünya..." deyip gitti.

"Nasıl ya, telgraf?" diye postacıya döndüm, çenemi yerden toplamam gerekiyordu, bu devirde telgraf kalmış mıydı, kaldıysa bile kim gönderirdi?

3'müz de postacıya dikdik bakmış olacağız ki adam durumu kısaca açıkladı: Emir Serhan Umar tarafından gönderilmiş bir tebligatınız var. Şurayı imzalarsanız teslim edeyim."

İmzalayıp telgraf kağıdını aldım, postacıya teşekkür ettikten sonra Aylin'ler de duysun diye yüksek sesle okudum : "Özür dilerim. Seninle birlikte her şeyi yapmak, her şeyi olmak istiyorum. Güz'e Veda'ya kadar olabildiğince seni rahat bırakacağım, o güne kadar lütfen düşün. Not: Umarım Papatyaları beğenirsin, Düşünürken bir şarkı tavsiyesi: Bryan Adams - Do I have to say words?"

Ortaya KarışıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin