7 - Yeni Ev

564 29 53
                                    

2 Yıl Sonra

Okuldan Dönüş Yolunda

Chara'nın Bakış Açısı

"Hepsinden nefret, nefret ediyorum!" diye bağırdım Frisk'le beraber koruluğa doğru yürürken. "Burunları havada züppeler! Kendileri bizim durumumuzda olsalar bir gün bile hayatta kalamazdılar!"

"Bu kadar umursama Chara," diye beni yatıştırmayı denedi Frisk. Ama beni kandıramazdı, o da alınmış ve kızgın görünüyordu. "Toplumdaki bu ayrıcalık sıralaması için yapabileceğimiz bir şey yok."

"Öğretmenlerin bakışları bile aynı! Aile terbiyesi görmemiş, iki pasaklı kız ha? Terbiye almaktan kastı her gün boş yere dayak yemekse, şahsen almamayı tercih ederim! Sana bile ne dediler, geldiğin yere geri dön, seni yıpranmış çöplük faresi! İnsanlık mı bu şimdi?!" diye patlamaya devam ettim. Elimde değildi.

"Chara, patikaya girmek üzereyiz en azından sesini azalt," diye yalvardı Frisk. "Babamın son projesine ne olduğunu unuttun mu?"

Derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım, Frisk haklıydı. Bir önemli projenin daha benim yüzümden mahvolmasını istemezdim.

"Haklısın, teşekkürler." dedim, ama sinirimin pek azaldığı söylenemezdi.

"Ee, arada ne yapalım? Ağaçlara tırmanıp manzara mı bakalım, keşif mi yapalım yoksa Gaster'a yardım mı edelim?" diye sordu bu sakıncalı konuyu değiştirmek için.

"Keşif," dedim zorla gülümseyerek. "Tabi tırmanacağımızı söyleyeceğiz."

"Hadi gideliim!" diye bağırdı neşeyle ve kestirmelerden birine daldı.

Bu kestirmelerde değişik bir şeyler olduğundan emindim ama cidden yolumuzu kısaltıyorlardı. Bir yere giriyorduk ve başka bir yerden çıkıyorduk... Ne olduğunu anlayamıyorduk bile. Yine de sorgulamamak gelenek gibi bir şey olmuştu. Ailem beni tamamen boşverdiğinden beri bana o kadar yardım eden birinin kötü bir şey yapabileceğine inanmak zordu. 

Kulübenin oraya ulaştığımızda bir süpriz bizi bekliyordu.

Kulübe ortada yoktu!

"Ne? Ama doğru kestirmeye girdiğime eminim!" dedi endişeyle Frisk.

"Doğru kestirmeydi zaten." dedim şaşırarak. "Hatta bizim ağaç da şurada ama... Kulübenin  olduğu yerde çukurumsu bir şey bile yok! En azından bir iz olması gerekmez miydi?"

"Onları halletim," dedi az önceki kestirmeden çıkan Gaster. "Çünkü uzun süredir üzerinde çalıştığım yeni evimiz bitti. Daha önce söylemememin sebebi süpriz olmasını istememdi. Hadi, gelin!"

Bunu dedikten hemen sonra başka bir kestirmeye daldı.

Frisk'le bakıştık. Bu gerçekten de süpriz olmuştu. 

Sonunda -birazcık- şoktan sıyrılmayı başarıp konuşabildim yoksa burada kök salmaya başlayacaktık. "Hadi gidip... Yeni evimizi görelim."

Frisk robot gibi kafasını salladı. "Ağaçtaki eşyalarımız da burada olmadığına göre heralde oradadırlar..."

"Takıla takıla bu mu kafana takıldı?" dedim gülerek. "Hadi gidelim!" 

Kestirmeden geçtiğimizde ikimizde şoka girdik. (Bim, mopaş, migros vs.)

( Yn : Tamam, tamam dalmayın. Tabi bu espriden sonra kitabı kapatıp kütüphanenizden silmediyseniz )

Burası resmen bir villaydı! 

"Eee, beğendiniz mi?" diye sordu Gaster bahçedeki bir banktan.

"Bu-burası nasıl...? HALA ormanda mıyız?" diye kekeledim.

"Evet, ormandayız. Ama burayı bizden başka kimse farkedemez."

"Bu nasıl olur? Burayı daha önce hiç fark edememiştik. Üstelik devamlı ormanda dolaşıyoruz!" 

"Çünkü, burası ormanın tam ortasındaki büyük tepenin içinde. tepe aslında sadece bir yanılsamaydı, bunca zaman içinde burası inşa ediliyordu."

"Demek o yüzden yukarısı o kadar yeşil, çimenden olduğu için!" dedi yukarı bakarak Frisk. "Çok akıllıca!"

"Şey... Neden bu kadar önlem var ki...?" diye sordum şaşırarak. "Birilerinden falan mı kaçıyoruz?"

Sorgulamamayla ilgili bütün düşüncelerim aklımdan çıkmıştı.

"Hayır ama... Neyse, belki ileride anlatırım. İçeri bakmak ister misiniz? Odalarınızı da görürsünüz."

"Olur!" dedi Frisk heyecanla. 

"Benim de mi odam var?" dedim iyice şaşırarak.

"Tabi ki de var, sende aileden sayılırsın," dedi Gaster.

"Sayılmayı bıraktım bence zaten öyle!" dedi Frisk neşeyle.

Bir şey diyemeden Gaster bizi içeriye sokmuştu bile.

Yarım Saat Sonra

Frisk'in Bakış Açısı

Burası harika!

Klasik bir evden fazla büyük büyük sayılmasa da bize fazlasıyla yeterdi. Bir şeylere sürtünmeden yürümek de harika bir histi. İlk girdiğimizde biraz... Soğuk bir ortammış gibi gelse de alışmam uzun sürmemişti. Bütün evi gezdik. Ve... Yorgunluktan ölüyoruz!

"Evet, nasıl buldunuz?"

"HARİKA!" dedik bir ağızdan.

"Sevindim, şimdi görmediğiniz son iki odayı da göstereyim. Sonra da dinlenirsiniz. İyi ki bunu cumaya bırakmışız."

Yan yana iki kapının önüne geldik. Üstlerinde ahşap levhalar vardı, üstleriniyle adlarımız kazınmıştı. Cidden bu kadar uğraşmış mıydı...?

"Chara, ailen bu gece burada kalmana bir şey der mi?" diye sordu babam.

"Artık varlığımın farkında olduklarından bile şüpheliyim." dedi somurtarak Chara. 

"Senin şu ailenin kafasını merak etmeye başladım, okula bile ben kaydetmiştim seni!" diye yakındı Gaster. "Senden şikayet etmiyorum ama ailenden? Onlar ne biçim ebeveynler?"

Chara, "Ebeveyn saymadığım ebeveynler." dedi kısaca. "Artık içeri girelim mi?"

Konuyu değiştirmek istediğini anlayıp ben de ısrar ettim. "Aynen, yorgunluktan ölüyorum!"

"Tamam, ama bu konu burada bitmedi. Bir ara onlarla görüşeceğim, tamam mı?"

"Eee, tamam." dedi Chara sıkıntıyla. "Ama bayaaağı sonra olsa daha iyi olur."

Gülüp adımın yazdığı kapıyı açtım. "İyi geceler Chara."

"İyi geceler, Frisk."

Gaster'ın Bakış Açısı

Frisk ve Chara odalarına çekilince cebimdeki Sans, Papyrus ve benim aile fotoğrafımızı çıkarıp bakarak, "İyi geceler, çocuklar." dedim ve laboratuvarıma gittim.

Undertale - Değişik Bir HikayeWhere stories live. Discover now