"Ben sana bir şey söyleyeyim mi?" diyerek devam etti Güneş. Aslında şuan onları fark etmesi gerekiyordu fakat öyle bir karmaşanın içindeydi ki duyuları kısa bir zaman için kilitlenmiş gibiydi.

"Bence acıyor bana. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Sırf ben kontrolümü kaybettim diye acıyor işte. Ya ben onun bana acımasına dayanamıyorum! Ona hayır diyememeye dayanamıyorum! Git diyorum olmuyor bazen kal demeye fırsat bile vermiyor! Neyim ben oyuncak mı? "

Saçlarını elleriyle çekiştirirken ben hala kapıda acı dolu gözlerle Güneş'e bakmakta olan Anıl'ı izliyordum. Gözlerimi Anıl'dan alarak Aras'a odakladım ve kaşlarımı çatarak hani uzak tutacaktın? Bakışımı attım. Omuz silkti. Bu da onun kendince ne olacaksa olsun artık, deme tarzıydı. Endişeyle ayağa kalkarken Güneş hala odada turlamaya devam ediyordu.

"Ben sana acıyorum, öyle mi?" Anıl... Geldin sinsi sinsi dinledin konuşma bari, git öyle değil mi? Hoş, Güneş geldiğini siniri geçtikten sonra kokusunun izinden bile anlayacaktı ama olsun. Sonuçta şuan iyi bir zaman değildi. Güneş'in kaşları çatılırken hızla arkasını döndü. Ağzını açtı fakat bir şey diyemedi. Ne diyebilirdi ki zaten, ne denirdi?

"İlkim, Aras çıkın. Bugün ve gelmeyin."

Aras'ın bedeni kasılırken sinirlendiğini anlamak zor değildi. Anıl'ın bize emir vermesine üstelik bir de evden kovmasına ben de kızmamış değildim fakat Aras artık çileden çıkacakmış gibi Anıl'a bakıyordu. Anıl'ın ise tek odağı başını gerisin geri pencereye çevirmiş bekleyen Güneş'teydi. Aras'ın yanına hızla vararak kolundan tuttuğum gibi kapıya doğru sürükledim. Vampir olmanın iyi yanlarından biri de buydu sanırım. Azıcık güç gösterisi yapabiliyorduk. Aras onu sürüklememe izin verirken dış kapıdan çıkar çıkmaz kolunu benden kurtarıp yürümeye devam etti.

"Ulan bir huzur kalmadı yemin ederim!" Diye tısladı hırsla. Tam ağzımı açmış onu sakinleştirecektim ki devam etti;

"Bir de emir veriyor ibne. Şunlar bir işlerini halletsinler göreceğim Anıl Bey'in hesabını. Bakalım konuşacak ağzı kalıyor mu?" Dudağımı ısırırken sessiz kalmayı tercih ettim. Gerçekten sinirlenmişti ve bana patlamasını istemiyordum çünkü bana patlarsa sakinleştiği an çikolata kahvesi gözlerine hüzün çöker, pişmanlıkla bir gün boyunca benden uzak dururdu. Huyunu bildiğimden sustum ve ev görünmeyene kadar yürümeye devam ettik.


Güneş'ten


Anıl'ı ilk defa ailedekilere karşı bu kadar sert görüyordum. Kaşlarım mümkünmüş gibi daha fazla çatılırken kollarımı göğsümde bağladım. Aras ve İlkim'in uzaklaşmalarını izliyordum.

"Sana bir soru sordum." Diye seslendi Anıl. Sinirli miydi? Ama neden? Gerçekleri anladığım için mi kızgındı yoksa artık oyunda olmadığım için mi?

"Cevabını bildiğin sorular sorma o zaman, konuşmaktan yoruldum."

Anıl sinirle nefesini dışarı verirken kulağım, tırnağın deriyle buluşmasında ortaya çıkan sesle doldu. Ya kolunu kaşıyor ya da saçını karıştırıyor olmalıydı. Ona bakmamak için direniyordum. Yutkundum ama bakmamayı başardım.

"Yoruldun öyle mi?" diye sordu. Cevap istenmeyen bir soruydu, sustum. Bekledim. Gitmek için ya da beni kandırmak için bir şeyler söylemesini bekledim. O da sanırım dönüp ona bakmam için bekliyordu. Daha sonra kumaş duvara sürtündü ve sesler kesildi. Ne yapıyor? Diye düşünmeden demedim ve merakıma yenik düşerek arkamı döndüm. Duvar dibine oturmuş bana bakıyordu.

"Ben de yoruldum." Diye mırıldandı. Sesi gerçekten de yorgun geliyordu. Öyle içten yorgunum demişti ki sanki içim biraz daha yorulmuştu. Kalbim atıyor olsaydı kan yerine acı pompalardı sanırım. Benimle uğraşmaktan yorulmuştu. Yutkundum. Ben nasıl bir kadındım ki sevdiğim adama acıma duygusundan başka bir şey hissettirememişim bugüne kadar? Ben de pencere olan duvara sırtımı verip tıpkı onun gibi oturdum. Dudakları yamuk bir gülüşle kıvrıldı.

"Seni ilk gördüğüm gün asi bir koloni kızıydın. Hırslıydın, güzeldin, erkeklerin yarısı peşindeydi ama seni çekici kılan şeyler bunlar değildi. Vampir olmana rağmen öyle... Öyle sıcaktın ki! Yaşam kötü değildi ya senin için. Her gün gözlerin parlayarak gelirdin o eve. İlgimi çekmiştin." Gözlerim dolarken kaşlarımı çattım.

"Ne yapıyorsun Anıl?" Diye sordum. Sesim çatlamamıştı ama dayanamıyordum artık. Bana güzel sözler söylemesini istemiyordum. Her güzel cümlesi biraz daha hatıra demekti. Hepsini unutmak için kaç seneye sığdırmam gerekti?

"Bırak bitireyim." Dedi yavaşça. Parkeler biraz daha bulanıklaşırken başımı salladım.

"Sonra Jack'le konuşup antrenmanlarda birlikte çalışmamızı sağladım. O zamanlar bunu niye yaptığımı bilmiyordum bile. Dövüş derslerinde senin her dokunuşun, sana her dokunuşum... Bilinçsizce sana sürükleniyordum Güneş. Seni tanıdıkça ne güzel bir kadın olduğunu gördüm, sevginde her şeyi bulabileceğimi gördüm. Sen aradığım her şeydin. Hatta öyle bir şeydi ki sende bulduğum bazı şeylerin arayışında olduğumun farkında bile değildim. Ben sana kapılırken bu arada zaman geçti, koloniye seni görebilmek için gelir, tümgünü seninle geçirir olmuştum. Ne antrenman ne strateji hiçbiri umurumda olmadı. Son çıktığımız görevi hatırlıyor musun?" Diye sordu. Şaşkınlıkla onu dinlerken birden bana yöneltilen soruyla afalladım. Hızla kafamı sallarken;

"İki hafta gelmemiştin." Dedim sadece. Çünkü beni en çok ilgilendiren kısmı orasıydı. Herkes gelmiş fakat Anıl iki hafta boyunca koloniye uğramamıştı. Sonra bir günlüğüne gelmiş ve ertesi gün haber dahi vermeden çekip gitmişti. Kafamı sallayarak gözlerine baktım."

"O gün yaralandım Güneş. Hem de yeni yetme bir çocuk tarafından! Aklım sendeydi çünkü. Partide gerçekten o bahsettiğin o eteği giyip giymeyeceğini düşünüyordum ve o aptal çocuk göğsümü parçaladı. Tam iki hafta hareket etmeden paket kanla beslendim. O gün Jack gelip aynının sana da olabileceğinden bahsetti. Beni düşünürken kafanın dalgın olabileceğini ve... Aynı şeyi yaşamandansa ölmeyi bile tercih ederdim Güneş. Önce kabul etmeden sana geldim tabii ama... O gece sen uyurken bahçeye çıktım ve Aras sırtımı sıvazlayıp ben yokken hiçbir şeye dikkatini veremediğini hatta antrenmanlarda yeni çocuğa bile neredeyse yeniliyor olduğundan bahsetti. Şaka yapıyordu tabii ama durumun ciddiyetinden haberi yoktu." Diyerek sustu. Sol gözümden bir damla yaş çeneme doğru yol alırken hıçkırıklarımı içime akıttım.

"Bu yüzden mi gittin yani?" diye sordum gözlerini içine bakıp.

"Biz bu dünyanın kaldıramayacağı kadar çok sevdik Güneş. Sebep başka ne olabilirdi k-" cümlesini bitirmesine izin vermeden vampir hızımı kullanarak kucağına oturdum ve kollarımı sımsıkı boynuna doladım.

"Ben neler düşündüm, neler söyledim. Seni anlayamadım Anıl!" diye inledim. Kolları belimi bulup aynı sıkılıkla sararken;

"Senden ayrı kaldığım her gün daha fazlasını ben kendime söyledim, mühim değil güzelim." Geri çekilerek yüzüne baktım. Kirli sakallarına, yeşil gözlerine, güzel burnuna... Elimi yanağına koyarak usulca okşadım. Gözleri kapanırken yanağını elime yasladı. Ben koskoca koloni lideri Anıl'ın elimde mest oluşunu izlerken o da anın tadını çıkarıyordu. Dudaklarım yüzünün her bir yerinde, çölde suya hasret insanlar gibi, ona muhtaçmışım gibi, ruhumu geri alırken onun ruhunun kalbini okşar gibi geziniyordu. Anıl'ın dudakları yukarı kıvrılmış, kasları gevşemişti. İlk defa huzurlu görünüyordu. Derin bir nefes alarak başımı ait olduğu yere, boynuyla omzu arasına yerleştirdim. Alnım atmayı yıllar önce bırakmış şah damarına temas diyordu. Soğuktu ama bana her baktığında alev alan gözleri bana soğuğu sevdirmişti. Sanırım yıllar sonra bende ilk defa bu kadar huzurluydum. Olduğum yerde kıpırdanarak kollarımı beline sardım.

"Seni seviyorum." Diye mırıldandım. Tüm günahlarını affettirmek isteyen Hristiyan bir günahkarın paravanın arkasından işitilen mırıltısı gibiydi sesim. Affedilmek, affetmek, hafiflemek istemiştim. Anıl başını yana çevirerek dudaklarını saçlarımın arasında gezdirerek derin bir nefes aldı ve kollarını biraz daha sıktı.

"Ben de seni bahar gözlüm. Ben de seni seviyorum."


Uzun süredir sizlerle olamadığımı biliyorum, üzgünüm de. Her şey yavaş yavaş yoluna girmeye başladı çok şükür. Ben de artık kendimi sahalarda göstermem gerektiğini düşündüm. O kadar tatlı okuyucularsınız ki bir tane saygısızca yorum görmedim. Bunun için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Yanımda olduğunuz, hikayelerimi benimle paylaştığınız için hepinize minnettarım. Ve bir klasiği yapmazsam elbette rahat edemem;

Seviliyorsunuzzzz 💕

Aşk Yeniden Isırıyor (Sıra Arkadaşım Bir Vampir 2)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ