Bölüm 44 ● Elveda...

498 37 20
                                    

Ellerinde sıcaklık hissediyordu. Parmak uçları uyuşmuştu. Islaklık vardı omzunda, avuçlarında... Hastanedeki ilaçların kokusu burnuna dolmuştu. Gözlerini araladı ve tavana baktı. Bulanık görüyordu.

Demek intahar etmeyi bile beceremedim... diye geçirdi içinden istemsizce...

"İ-i-izaya?? U-uyandın mı? İyi misin??" Sarışın adam tuttuğu eli sıktı. Ayağa kalkıp elini alnına koydu İzaya'nın. Delikanlının gözleri sarışına döndüğünde kısık gözleri koskocaman oldu.

"Shizuo? B-bu sen misin?" Elini  ağlamaktan yara olmuş yanağına koydu.  Yanağındaki eli tuttuğu gibi gözleri doldu Shizuo'nun. "İ-İzaya... ö-öldün... öldün sandım..." hıçkırıp elini öptü delikanlının. "Özür dilerim..." dedi ve gülümsedi burukca. Üzerindeki battaniyeyi kaldırıp karnına baktı. Her yeri yere çarpmanın basıncından parçalanmıştı. Gözü kolundaki seruma kaydı. Damlalara baktığında iç çekti. "S-shizu-chan? Bana... ceketimi getirir misin?" Shizuo hemen fırladı ve bakınmaya başladı. O sırada delikanlı kolundaki serumu çıkartmaya çabaladı.

 Shizuo sonunda ceketi bulup ona döndüğünde kaşlarını çattı. "Neden çıkarttın?!" Dedi azarlar gibi.
İzaya öksürdü. "İ-içinde... zehir var... o-ortanca özü..." dedi derince soluklanıp. Shizuo irkildi. "N-nasıl?! D-doktor... doktor çağırm-" o sırada cılız parmaklar bileğine dolandı.
"L-lütfen.. dinle... gitmen gerekmiyor..." diyip kıstı gözlerini.  Buradaki kimse yaşamamı istemiyor...Bu yüzden... lütfen sen bari yanımda dur...

"Saçmalama! İzin ver de gidip çağırayım!" Sarışın biliyordu. Güçsüz parmaklardan istese saniyeler içinde kurtulurdu. Ancak gözünü ondan ayırmak istemiyordu...

"Shizuo... Lütfen d-dinle.."

Yatağın yanındaki sandalyeye oturdu ve ceketi uzattı sarışın. 

İzaya cebinden bir şeyler aranırken bir yandan ayak parmak uçlarının uyuştuğunu hissedebiliyordu. Elleri arasına gelen alyansı çıkarttı. Sade, gümüş, ince bir alyanstı.
"Doğrulmama yardım eder misin?" Dedi mırıldanıp. Sarışın hemen kalkıp yardım etti. Delikanlı elini tuttuğunda avucuna değen metalle gözlerini ellerine çevirdi. "Bu?"

"Sana almıştım... veremedim." Dedi İzaya gülümseyip. "Şimdi... beni di-dinlemeni istiyorum Shizuo..." derince soluklandı aksıra aksıra. Ayakları çoktan kımıldamaz olmuştu.

"Sanırım... düşündüğümden daha hızlı etki ediyor..." diye fısıldadığında Shizuo'nun kaşları yukarı büküldü. "İ-izaya.." dedi titreyen bir sesle. "İ-izin ver yardım edeyim..." elini tutup sıktığında  burukça gülümsedi.

 "Shizu-chan...Ardık a-anlamanı istiyorum.. Kapının önünde beni yakından tanıyan... iki doktor var... hiçbiri yardım etmiyorsa sen yardım edebilir misin...? Etsen bile... ü-üzgünüm ama bedenim pek da-dayanacak gibi değil..." Shizuo'nun gözleri gene dolmaya başlamıştı. Alnını dizine yasladı sevgilisinin.  İzaya diğer elini zar zor saçlarına götürdü. "Seni ilk kez ağlarken görüyorum..." diyip gözlerini ona dikti. 

"Senden b-bir şey isteyeceğim... bana verdiğin sözü sakın unutma... tamam mı? Bil-Biliyorum kaldırabileceğin b-bir şey değil ama... beni de unutma... ç-çocuğun olursa ismini İzaya koy..."

"S-saçmalama!" Dedi Shizuo elini sıkıp. Başını kaldırdı ve saçlarındaki eli tuttu. "Senden sonra birisiyle nasıl evlenebilirim?!" diyip yanağına çekti eli. Öptü titreyen dudaklarla.

"Evlenirsin. Hatta evlenmelisin. Ya-yalnız kalmamalısın.. Hatta benim adıma da y-yaşamalısın. 'Her şeyi tecrübe ettiğim güzel bir h-hayatım oldu' demeni istiyorum Shizuo..." öksürüp kaşlarını çattı. Dizlerine kadar uyuşmuştu ince bacakları. "A-ama sakın Varona olmasın! Namie'yle bile evlenebilirsin a-ama o V-varona..!" Dediğinde sarışının gözlerinden yaşlar akmaya devam etmişti. Yanıtlayamadı. Hayatında hiç bu kadar güçsüz hissetmemişti. Hiç bu kadar ağlayası gelmemişti. Göğdesinde bir yumru büyüyordu...

"Bunu söz olarak k-kabul ediyorum. Ayrıca ağlama artık. Son g-gördüğüm yüzün senin bu ağlayan yüzünün olmasını is-istemiyorum..." Yanağındaki eli titriyordu İzaya'nın. Shizuo gözlerini açtığında İzaya üzgünce kendisine bakıyordu. 

"Şey... Sanırım belime kadarki kısımı oynatamıyorum... Benim için s-son bir iyilik yapar mısın?"  dedi gülümseyip. "Bana yaklaşıp son öpücüğümüzü verebilir misin? " dedi. Bedeni üzerine olan kontrolü tamamiyle yok oluyordu. Göğdesine kadar kımıldatamadığı bedeninin nefes alışverişleri yavaşlamış, göz kırpmak bile işkence olmuştu. 

Sarışın, doğrulup dudaklarının önünde durdu. Alnını alnına yasladı. Dudaklarına eğır ağır vuran nefes titriyordu.. Gözlerini açtığında İzaya üzgünce kendisine bakıyordu. "Özür dilerim... Her şey için." elini var gücüyle kımıldattı ve parmaklarını parmaklarının arasından geçirdi.
 

İki sevgilinin dudakları tamamen bütün olduğunda, aşıklar için veda vakti gelmişti. Shizuo uzun ve zarif bir öpücüğün ardından ayrıldığında gözlerindeki yaş İzaya'nın bembeyaz olan suratına döküldü. Aynı şekilde önündeki bedenin göz yaşları, zorla uzandığı yatağa damlıyordu.

"S-shizuo... El..ve..d..."

Yanağında zorla duran el yatağa düştüğünde,  parmakları arasındaki el ağırlaştığında Sarışın yutkundu. Söylenecek sözler, umutlar, hevesler... Her biri elleri arasında can veren adamla yok olmuştu...

 "İ... İzaya?" Gözlerini kırpıştırdıkça gözyaşları, gözleri açık kalan sevdiceğinin cesetine damlıyordu. Tuttuğu eli sıktı. "İza..ya..." eli alnına yasladı. Derince nefes aldı ve var gücüyle bağırdı. Yapabildiği en yüksek, en sinir bozucu sesiyle ağlıyordu. Belki bu ses Tanrı'nın sinirini bozar ve İzaya'nın ruhunu ona teslim etmesini sağlardı?

O sırada tüm hastane, acı yardım çığlıklarıyla yankılanmaya başlamıştı. Bir insanın sevdiğinin, elleri arasından kayması, ancak bu ses, çığlıklar ve yalvarışlarla açıklanabilirdi... 

SHIZAYAWhere stories live. Discover now