Bölüm 17 - Tuhaf Adam?

1.7K 103 22
                                    

Oy birliği ile hikayemizin fantastik/aksiyon tipi devam etmesine karar verdik. Hayde hayırlısı :D

"Shizu-chan..."

"Öföndöğm"

"Yavaş ye." dedi izaya iç çekerek. "Öleceksin başıma kalacak."

"Böşöy ölmöz mörök ötmö özöyö'm." shizuo bir hamburgere daha heveslenmişti ki izaya elinden alıp kendisi yedi.
"Buno yömönö özön vörmöyöröm."

"Nödönmöş? Yöröm öştö."

"Höyör yöyömözsön."

"Yöö," shizuo yutkundu. "Neden ama?"

İzaya haddinden büyük bir ısırık aldığı için ağzında geveliyordu.

"Hadi İzaya'm. Hadi hadi." shizuo git gide çocuklaşınca izaya tuttuğu hamburgeri sevgilisinin ağzına sokuşturdu. "Yavaş yiyeceksin."
"Tömöm özöyö'm."

Ne kadar çocuksu... Dedi izaya içinden. Çok sevimli. Başına buyruk. Dağınık.

"Yavaş ye dedim! Kaçacak değil ya!" elindeki peçeteyle sarışının yüzünü sildi.

Burası onun en sevdiği yerlerden birisiydi. Pek insan gelmezdi. Şık, koyu renkli bir teması vardı. İnsanlar buradan ürkerdi.

Kapının açıldığını fısıldayan zil sesiyle o yöne baktı.

Siyah-mavi giyimli bir yaşıtı, elinde siyah uzun bir silah kılfıyla içeri dalmıştı. En arkada oturan bir adamın yanına gidip giysisinin kapşiyonunu açtı. Siyah saçları ve masmavi parlak gözleri vardı.

Adamdan hemen bir zarf alıp koşar adım uzaklaşmıştı hamburgerciden.

"Ne oldu İzaya? Daldın gittin?" shizuo elini gözünün önünde salladı.

"Yok birşey. Sadece az önceki içeri giren adamda bir tuhaflık vardı. İlginç geldi."

"Hangi adam?"

İzaya gözleri sonuna kadar açık sevgilisine döndü. "Az, önce, içeri, giren, siyahlı, adam, diyorum." dedi kesik kesik.

Shizuo kaşlarını çattı. "İyimisin İzaya'm? Son yarım saattir kimse girmedi ki bu dükkana."

"Shizuo saçmalama." dedi izaya panikle. "Mavi gözlü bir adam! Az önce gitti! Nasıl görmedin?"

"Girmedi ki göreyim." dedi shizuo kamburgerini bitirip.

İzaya saçlarını karıştırdı. Onun olmayan şeyleri görme yada hayal etme ihtimali sıfırdı. Halisülasyon da görmesi imkansızdı.

"Bitirdiysen gidelim mi?" dedi zoraki bir sesle. Shizuo endişeli bir ifadeyle onayladı.

İzaya kapıyı açıp dışarı çıktı ve hesap ödeyen shizuo yu beklemeye başladı.

Tam o sırada sağ taraftan duyduğu kadın çığlığıyla o yöne çevirdi dikkatini.

İki adam üstü başı kan içinde, elinde bayan çantası ve cüzdanla ara sokaktan çıkıyorlardı.

Siyah saçlı genç koşar adım ara sokağın başına gitti. Genç bir kadın yerde kanlar içinde yatıyordu.

İzaya tam ileri adım atıp yanına gidecekken dona kaldı. Az önceki siyah saçlı tuhaf adam yine ordaydı. Kadının yanında yere çömelmiş, zorla soluklanan kadına bakıyordu.

"Merhaba. Ben yardıma geldim." diye mırıldandı kadına. "Senin acını sonsuza dek dindirebilirim. "

Kadın ağlarken elini yarasının üzerine götürdü. Elini içine ittiğinde etraf parlamıştı. Tuhaf adam elinde tuttuğu açık mavi-gri arası zinciri tutup çıkardı ve elindeki hançerle ikiye böldü. Kadın bir an irkilip yavaşca doğruldu.

Ama bir tuhaflık vardı. Kadın hafif şeffaf bir görünüme sahipti. Ayrıca hala yerde yatan bir ceset vardı.

İzaya gördükleriyle panik olmuştu. Arkasını dönüp koşmaya başladı.

İyi değildi. Dinlenmesi gerekliydi. En az bir hafta dinlenme ihtiyacı vardı. O sırada çarptığı şeyle başını kaldırdı.

Bu shizuo'ydu!

"İyi misin?"

"S-shizu-chan, bir an evvel gidebilir miyiz? Lütfen?"

"Ne olduğunu açıkl-" shizuo'nun lafı, İzaya'nın bir anda arkasını dönmesiyle kesilmişti.

Az önceki adam İzaya'ya yaklaştı ve elini çenesine koydu.

"Beni görebiliyor olmana tuhaf. Çünkü beni gören herkese Tanrı ölümü bahşetmiştir..." diyerek etraftaki koyu dumana karıştı.

İzaya bir anda yığıldığında shizuo panikle tuttu onu.

"İ-izaya? Hey!" Sarışın hiçbirşeyi göremiyordu. Onun tek gördükleri, sevgilisinin arkasına döndükten hemen sonra bayılmasıydı.

İşte bu iş tuhaflaşıyordu...

SHIZAYAWhere stories live. Discover now