Bölüm 5 - "Geçti, geçti.."

2.3K 163 55
                                    

Aradan iki gün kadar geçmişti. Shizuo yattığı yatakta tek yaptığı İzaya'ya attığı mesajı düşünmekti. Evet kafası hala oradaydı. Ayrıca şu lanet 'İbnetoryus' ismini değiştirmişti.

Bunu kastetmediğimi biliyorsun. Hem bu kadar çok mu istiyorsun birisinin kolları arasında kaybolmayı?

Ne kadar kabacaydı. Ama o mesaj almadığı birkaç saniye içi içini yemişti. On dakika sonra ' Belki...' Mesajı bile yetmişti ona.

Ama izaya piçi onu neden bu kadar rahatsız ediyorken şimdi durulmuştu.? Sürekli taciz mesajları atar, dalga geçer, ortalığı birbirine katardı. Hala iyileşmediği için miydi?

O zaman ikebukuro da her zamanki gibi davranırken kendisine böyle davranmazdı. Tam o sırada bir mesaj aldı.

Kimden: Shinra
İzaya senin yanında ?

Shizuo mesajla biraz bakıştıktan sonra cevap yazdı.

Kimden: Shizuo
Hayır. Neden sordun?

--

Kimden: Shinra
Kontrole gelecekti. Önemli. Ama iki gündür sesi soluğu çıkmıyor ve telefonu kapalı. Celty'in işleri benim de hastalarım var. Onun yanına gidemiyoruz. Endişeliyim... ヽ('ー`)┌

Shizuo kaşlarını çattı.

Kimden: Shizuo
Bana bırak.

Apar topar giyindi.

**

İzaya evinde oturmuş pencereden dışarı bakıyordu. Son iki gündür hiç kimseyle konuşmamıştı. Tek başınaydı. Kimseye güvenip de birşeyini anlatamamak biraz üzücüydü. Bu konuyla ilgili her zamanki gibi kafa yoruyordu.

Kafa yorduğu şeylerden biri de Shizuo'dan gelen mesajdı.

Hiç dostu, kendisini seven hatta sevdiği biri bile yoktu. Bu düşünce ara sıra boğazına çökerdi. Nefes alması zorlaşırdı.

İnsanlarla uğraşıyor olabilirdi. Ama nihayetinde o da insandı. Onun da sevgiye ihtiyacı vardı. Ama neden kimse onu görmüyordu? Herkez kendisine pislik gibi davranıyordu.

Pencereden esen serin rüzgar sanki içinden geçmişti. Hayalet gibi hissediyordu kendini. Kimsenin göremediği hayalet. Kalbindeki ağırlık boğazına çöktü. Yıllardır çektiği acı...

Uzun yıllardır bu evde aynı düşünceyle ağlıyordu geceleri. Sarılacak birisi yoktu. Hatta yalanla bile olsa başını sevip "geçti, geçti" deseler o dünyanın en mutlusu olurdu. Sadece tek kelime ona yeterdi. Tek hareket.

Ama onun bu yönünü bilen kim vardı? Kendisi.

Kendisinden başka hiç kimsesi yoktu. Belki de Filofobi* hastasıydı?
(Filofobi: Sevilme birine aşık olma, birisinin size aşık olmasından korkmak/fobi edinmek*)

Güldü ve yere çömeldi. Gözlerinde boncuk boncuk biriken yaşlar düşmemek için savaş veriyordu adeta.

O sırada içeri giren izinsiz sarı bir hırsız gözüktü. Kabarık, parlayan sarı saçlı.

İzaya'yı gözleri dolmuş şekilde gördüğünde içi kanadı. Hem de öyle kanadı ki bir an gözlerinden yaşlar gibi kan damlayacağını düşündü. Hiç düşünmeden gidip siyah saçlı gence sarıldı. Eliyle başını sevdi.

"Geçti, geçti.." direnen gözyaşları yavaşca döküldü.

SHIZAYAWhere stories live. Discover now