Zeynep oturduğu yerden kalktı. 

"Hadi gel bakalım yatak odamız nasılmış?"

"Enerjin var ama?"

"Eee n'olmuş. Olmasa mıydı?"

Birlikte üst kata çıktılar. Derin de yorulmuştu. Kafası annesinin omzunda yavaşça sağa sola dönüp duruyordu. Elleri de Zeynep'in ceketini sıkıştırmıştı.

"Oyy kuzuma bak sen."

Kerem ona büyük bir sevgiyle baktı. Aile babası olmayı aklından geçirmiş miydi, hiç bilmiyordu. Ama düşünmesine gerek kalmadan kanlı canlısına babalık yapıyordu.

Hafifçe eğilip Zeynep'in omzunda yatan bebeğini koklayarak öptü.

"Ben bir duş alayım."

"Tamam canım. Ben de Derin'in üzerini değiştirip, emzirdikten sonra uyuturum."

"İşin erken biterse gel."

"Sanmıyorum."

O göz kırpıp banyoya girerken Zeynep de yatağa oturdu. Oda beyaz ve gri tonlarıyla kaplanmıştı. İnce düşünülerek tamamlanmış evlerdi. Burada bir beşik bile vardı. Zeynep böyle bir şeyin olabileceğini internetten görünce direkt onaylamıştı. Müşteriye önem veriliyordu en azından. Gelen genç ve yaşlı insanlar olabileceği gibi evli ve çocuklu inanlar da olabilirdi.

Kızının altını değiştirip, kıyafetlerini çıkarttı. Göbeğini öpmek ve ondan uzak durmak zordu ama fazla oyalanmadan pijamalarını giydirirdi.

Zaten bu süre zarfında da minik kızı gözlerini zor açık tutmuştu. Sessiz ortam da onu iyice mayıştırmış olmalıydı. Zeynep onu emzirmek isteyip kucağına yatırınca biraz mırıldandı ama uykusu olduğundan çok da itiraz edememişti. Zaten kısa süre sonra da uyudu.

Zeynep bazen onun ne zaman büyüyeceğini, büyüyünce ne olacağını düşünüyordu. Yani ilkokula gidince mesela. Mezuniyetlerinde. Babasıyla olan ilişkisinde. Azılı düşman olan ergenlik evresinde. Hırçın olacağı kesindi. Zeynep onun meleksi yüzüne bakarken, söz bari dinlese diye düşündü. Annesine ve babasına çekerse mümkün değil dinlemezdi ama şimdiden çekmiş gibiydi. 

Büyüdükçe sanki daha çok Zeynep'i andırıyordu. Her geçen gün değişiyordu. Bembeyaz teni, uzayan kumrala dönük saçları, ela gözleri.

Her insanın yavrusu kesinlikle kendine güzel geliyor olmalıydı. Başka birinin bebeği olsa dönüp bakmazdı bile belki Zeynep. Ama onu biricik kızının başka birinin bebeği olma ihtimalini düşünemiyordu bile. Alnına bir öpücük kondurduktan sonra kucaklayıp beşiğine yatırdı. Üzerini hafifçe örttü. 

O sırada Kerem de banyodan çıkmıştı.

"Ben de girip bir duş alayım."

"Şimdi alma boşuna, birazdan alırsın?"

"Terledim ve şimdi almak istiyorum."

"İyi madem. Ben aşağıda olurum."

"Tamam."

O banyoya girdi. Kerem de giyinmek için getirdikleri bir dolu valizden kendi eşyalarına bakınmaya başladı. Bu işleri Zeynep hallettiği için hangisinin içinde kendi eşyaları vardı bilmiyordu. Neyse ki bir iç çamaşırı bulmayı başarmıştı. Fazlasına gerek yoktu. Kısa bir duşun ardından Zeynep de çabucak banyodan çıktı. O da sadece iç çamaşırlarının üzerine penye bir elbise geçirdi.

Islak saçlarına da havlu sarmıştı. Onu açmaya gerek duymadan az basamaklı merdivenleri indi.

Kerem televizyondaki bir şeye ilgisizce bakıyordu. Elinde de bir bira vardı. İçki içmeyeli o kadar çok zaman olmuştu ki. Bir an karşı koyamadığı bir istekle şişeyi elinden alıp birkaç yudum içti.

Tadını resmen yadırgamıştı. Hamilelik ve emzirme dönemi olduğu içim böyle bir şeyi aklıma dahi getirmiyordu ama bugün karşı koyamamıştı. Neyse ki fazlasına ihtiyacı yoktu. Bu yüzden şişeyi kenardaki küçük sehpaya bıraktı.

Kendini Kerem'in yanına atınca elbisesi yukarı doğru sıyrıldı. Tekneden beri kendilerini tuttuklarından harekete geçmeleri pek gecikmemişti. Kerem  onun elbisesini hızlı bir hareketle başından yukarı çıkardı. Bunu yaparken saçındaki havluyu da düşürmüştü. Zeynep önüne gelen uzamış ve ıslakken daha da uzun olan saçlarını kafasını sallayarak kenara çekmeyi başardı.

Sonra da dudakları usulca birleşti. Her seferinde ilk kez öpüşüyorlarmış gibi hissetmeleri hiç de normal değildi ama alışmışlardı artık. Heyecan dalgası bedenlerini sardı. Fazla parça bulunmayan üstlerinde tenlerinin sıcaklıklarını hissetmek ikisi için de zor değildi.

Zeynep koltukta arkaya doğru yatınca Kerem de onun üzerinde yükseldi. Zeynep'in elleri onun sırtını, artık her zerresini bildiği tenini okşuyordu.

Kerem de elinin birini onun ensesine atmış dudaklarını daha da bastırıyordu, diğeriyle de Zeynep'in çıplak kalmış belini okşuyordu.

Zeynep onu kendine çektikçe inanılmaz bir şekilde çarpışıyorlar, kumaş parçalarının üzerinden bile infilak edecek seviyeye geliyorlardı. Nefes almak için ayrıldıkları arada Kerem yere inip ayağa kalktı. Zeynep de onu takip etmiş koltuğun tepesinden onun kucağına binerek bacaklarını beline dolamıştı. Odaya gidecekleri yol uzundu. Kendi evlerinde alıştıkları gibi mecburen burada da ikinci bir odayı kullanacaklardı. Bu halleri komikti aslında ama bunu düşünen kimdi?

Al kattaki daha küçük bir odaya gözleri kapalı ulaştılar. Gözleri açık olsa da bir şey göremezlerdi zaten tutku gözlerini çoktan kör etmişti.

Zeynep dudaklarını Kerem'in yanağı boyunca gezdiriyor, kollarıyla omuzlarına tutunup onu kendine çekerken altındaki iç çamaşırının ne ara çıktığını kavrayamamıştı. Sırtı buz gibi duvara deyince ürperdi. Sırtı içe gömülürken neden bir yatağa ulaşamadıklarını da halen kavrayamamıştı. Gözlerini yarı yarıya açıp etrafa baktı. Ama odada tek kişilik şeffaf poşeti bile açılmamış bir yatak görünce şaşırdı. Biraz önce eve ettiği iltifatları geri alsa nasıl olurdu acaba? Yani insan biraz düşünüp her odayı hazırlardı. Neyin nerede olacağı belli miydi sonuçta canım?

Kerem bunu fark etmiş miydi, etmemiş miydi bilmiyordu ama adamın canına tak ettiği kesindi. Beli duvarla sertçe çarpışınca kuvvetli bir çığlık attı. Kendini dipsiz bir kuyuda hissetti. Anlaşılan yatağı beklemeye gerek yoktu.

Canını yakan duvar bir süre sonra kendini unutturdu. Kendini sadece Kerem'in hareketlerine uyum sağlamaya odaklamıştı. Göz bebekleri yerinden çıkacak gibi olup, karnında bir kasılma hissedince bulutlara ulaştığını düşündü. Nefes nefeseydi ve üzerindeki sütyeni bile çıkmadan bu işi sonuca erdirdiklerine inanamıyordu.

Pelte olmuş ve yapışmış gibi karıncalanan bacaklarını zorlukla açtı. Duvardan kayıp yere oturduklarında yine zemin yerine Kerem'in bacaklarını tercih etmişti. Nefesinin onun omzunda düzenlemeye çalışırken karışan saçlarını arkaya attı. Ensesi terlemişti, yanıyordu.

"En son böyle ayaküstü seviştiğimizde galiba bardaydık. Ve tanışmamaızın üzerinden de çok geçmemişti."

Kerem hafızasını yoklar gibi gözlerini kıstı. Bunu düşünmek, şu an şu vaziyette hatırlamak istemiyordu ama merak etmeden de yapamamıştı.

"Yani diyorsun ki gençtik ve bir halt yemiştik."

Zeynep hafifçe kıkırdadı.

"Bir barın iğrenç bir odasındaydık ama yaşadığımız anlar güzeldi."

Kerem onun yanağını okşadı.

"Senin olduğun her yer güzel."

Zeynep ona büyük bir aşkla bakarken ayağa fırladı. Kerem'i de elinden çekiştirip kaldırdı.

"Hadi başka bir oda bulalım. Mümkünse açık bir yatağı olsun."

Dengesiz [ZeyKer]Where stories live. Discover now