/ 96. Bölüm /

6.5K 328 102
                                    

Selamlar. Nabersiniz?

Ben yine geldim canlarım. Her gün bölüm iyi ama okulla bu plan bozulur, benden size söylemesi.

Ama bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Şimdi siz istiyor barışmalarını, verecek yüs dolar :D neyse geçiyoruz, topluyoruz, ciddiyet öhömm. Bunu ben de çok istiyorum. Ama gel gör ki şimdi bunu yaparsam ileride kafamda planladığım olayları gerçekleştiremeyeceğim. Ne yapsam ne etsem diye düşündüm bende. Farklı bir yön belirledim kendime sırf sizin için. Şimdilik sizi kırmayacağım ama kafamdaki kurguya da uymaya çalışacağım. Yani ne sizin istediğiniz olacak ne de benim. O nasıl oluyorsa gerçi.

Şimdilik idare edelim böyle lütfen, ne tam barışık ne de ölümüne küs. Ki onu geçtim ben zaten bir süre böyle tatlı atışmalı bölümler planlıyorum.

Hemen hemen son bir asıl olayımız kaldı, o da Kerem ve geçmişiyle bağlantılı. Onunla birlikte uyuşturucu sorununa da bir çözüm bulacağım, sonra güllük gülistanlık geçineceğiz, okeeeyy!

Sizden tek isteğim sabırlı olmanız. Ciddi olmanız, kurallara uymanız ahxsflhja. Neyse ne diyorduk ciddiyet! :D

Bölüm bayağı uzun oldu. Gelecek bölümde de vuslata erdiriyorum bunları inşallah diyorum. Devamını yazmayı isterdim ama nasıl yazacağımı da düşünmem lazım <3

Hadi yine iyisiniz tatlı niyetine spoi yediniz. Neyse bayağı yardırmışım ben burada geri çekiliyorum.

Keyifli Okumalar! :)

Hayatınızda manevî değerlerin eksikliğini her yaşta hissedebilirdiniz. Bu his içinizde gün geçtikçe büyüyen bir tümör gibi sizi, sadece ondan ibaret yapardı. Ruhen yarım kalmışlık hissi dört bir yanınızı sarardı. Yarım kalmışsanız, daima!

Kerem de uzun senelerdir kendisini yalnız, yarım ve eksik hissediyordu. Zeynep'in onu kendine katması iyiydi, hoştu ama şimdi Zeynep neredeydi? Neden yeniden ilk başladığı yerdeydi.

Doğum günü denilen zırvalık istisnasız tüm insanların iple çektiği bir gündü ona göre.

Millet, şu partiyi yapalım, şu barda, kafede, salonda kutlayalım konuşması yaparken her sene Kerem keşke doğmasaydım konuşması yapardı kendinle.

Ama bugün 30 yaşına basmıştı ve artık senelerdir kendisine acı çektirdiği yetmişti. O kendisinden tavizi sürekli vermişti ama hayat ona 'Aa, sen taviz veriyorsun, ben sana bir güzellik yapayım,' dememişti. O zaman ne gerek vardı kendini yıpratmaya.

Bugün, her zamankinden farklı olacaktı. Belki seneler öncesinden birkaç kez doğum gününü kutlamayı istemişti ama babasının kötü bakışların maruz kalmıştı. Hoş, zaten babası ne zaman ona sevgiyle, samimi bir bakış atmıştı. 

Aynadaki aksine bakarken, gözleri bir an için çekmeceye kaydı. 

Hafif aralık çekmeceyi iyice açtı. İçinden, kendisine karşı, beni kullan diye resmen çığlık atan uyuşturucu paketlerini çıkardı. 

Engel olmadığı bir istek avuçlarını kaşındırıyordu. Aslında bunun -yeniden kullanmaya başlamasının- tam anlamıyla Zeynep'le ilgisi yoktu. Yani elbette vardı ama kaç yıldır uyuşturucu kullanan, resmen bağımlı bir insan nasıl olurdu da öylece bırakabilirdi ki zaten. Kerem'e göre asıl mucize olan oydu. 

Elbette bir yerden sonra bu patlak verecekti. Zeynep'le birlikteyken bir nevi kendini rahat hissediyordu ve onu kullanmak için deliren beynine engel olabiliyordu. Ama şu son olaylarda kendini hiçbir yere yakıştıramaması ve çıkmaz bir sokakta gibi hissedip, Zeynep'in de onu terk edişini izlemesi, onu yeniden kullanmaya teşvik etmişti. Öyle ki Kerem, mahkemeden çıktıktan sonra bile rahat nefes alamamıştı. Aldığı nefes ciğerlerini bir kor misali yakmıştı.

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin