/ 2. Bölüm /

17.3K 563 22
                                    

Selamlar.

Nasılsınız? Bölümün yarısı hazırdı ve kendimi sıkarak hepsini tamamlamaya çalıştım.

Hikayemi beğendiniz mi ciddi merak ediyorum. Yorumlarda bunu belirtin lütfen.

Bu bölümün ithafı OnlyPretty'e gidiyor. Umarım beğenirsin canım. <3

Şunu söylemek isterim ki meslekle ilgili de  pek bir bilgim yok.

İnternette araştırdıklarımı yazmaya çalışıyorum. Hatam varsa takılmamanızı öneririm.

Çünkü bu bir hikaye ve hayal gücümüze göre işliyor. Ve şu anda psikologluk ad olarak önemli.

Demek istediğim okuyun geçin. ;)

Multimedia'mız pek tatlış oldu. <3

Keyifli Okumalar! :)

 °Zeynep°

"Ne? Ne demek Berra'nın abisi ölmüş! Gidelim o zaman Rüzgâr, bizim burada ne işimiz var? Birde hiçbir şey yokmuş gibi yemek sipariş ediyorsun."

Rüzgâr sandalyesinden kalkıp yanıma oturdu. Elimi tutup sıktı.

"Sakin ol Zeynep. Böyle tepki vereceğini bildiğim için bir şey olmamış gibi davrandım. Dün seni aradığımızda telefonunu açsaydın her şeyi öğrenmiş olurdun."

Sitemini görmezden geldim.

Dün geceki görüntüler hafızama dolmak için gelirken onları hızla kovdum. Şimdi bunları konuşmanın ya da düşünmenin sırası değildi. 

Zaten Rüzgar'a anlatıp anlatmama konusunda da kararsız kalmıştım.

"Tamam sakinim anlat şimdi. Nasıl ölmüş? Kim öldürmüş? Berra nasıl iyi mi?"

"Zeynep! Berra kriz geçirdi dün. Biliyorsun zaten astımı var. Bir de bu iyice tetikledi. Resmen nefes alamadı. Sen gittikten sonra biraz daha vakit geçirmek için Black'e gittik. İşte biz eğlenirken telefonu çaldı. Sonra da birden yere yığıldı. Çok kötüydü."

Rüzgar'ın gözlerinin dolmasına bir anlam veremedim. 

Berra'ya mı üzülmüştü altında başka bir şey mi vardı. Tanıdığım Rüzgar bu kadar duygulanmazdı. Yani ağlayacak kadar.

"Rüzgar iyi misin, ne oluyor?"

Benim bile Ali abiyle konuşmuşluğum daha fazlaydı. 

Ama gözlerim dolmamıştı. Zaten çok çabuk ağlayan bir insan değildim. Ne kadar üzülsem de sinirlensem de kalbime dokunmadıkça ağlamazdım, ağlayamazdım. Yapım böyleydi. İçimdeki çocuksu his yapıdan olmadığını söylüyordu.

"Sonra Zeynep, tamam mı?"

Kafamı sallayıp onu onayladım.  

Hızla restoranttan çıkıp arabaya bindiğimizde, Berrra'nın ne hâlde olduğunu düşünüyordum. 

Onunla arkadaşlığımız çok eski değildi. En azından o bir Yağmur değildi. 

Rüzgar'ın iki sene önce karıştığı kavganın bir polis merkezinde bitmesiyle başlamıştı her şey. Berra'nın abisi Ali, bir polisti. Rüzgar'ın olayı ile o ilgilenmişti. O sırada tesadüfen orada bulunan Berra'yla kısa bir sohbet etmiş arkadaşlığımızın temellerini atmıştık. 

Daha sonrasında birkaç kez görüşmüş, en sonunda da yakın arkadaş olabilmiştik. 

Onun arkadaşları, bizim arkadaşlarımız derken kalabalık bir grup oluşturmuştuk. Kalabalık dediysem on kişiyi geçmezdi. Arkadaşlık kavramı bizim için dosttan öteye gitmezdi çünkü. Az seçer,öz seçerdik. Kafamdaki kamyon arkası sözleri atıp yola odaklanmaya çalıştım.

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin