/ 124. Bölüm /

6.1K 280 57
                                    

Selam Canlar.

Nasılsınız?

Yarın sınava girecekler varsa başarılar dilerim. Her şey gönlüüzce olsun. <3

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°  

Akşama doğru ancak çıkabildiğimiz hastaneden sonra içimiz tam anlamıyla rahat etsin diye daha önceden geldiğim, artık kalıcı olarak doktorum diyebileceğim Mısra Hanım'a da uğramıştık. O da diğer jinekologla hemen hemen aynı şeyleri söylemişti. Ve bebeğimi ultrasonla kontrol ederken bir de fotoğrafını vermişti. Bu ayın geçebileceğini de belirtmişti. Zaten yine vaktinde gelmemiştik ve balayına gidersek de bir süre gelemezdik. 

Sonunda evin yolunu bulduğumda rahat bir nefes verdim. İki doktordan da aldığım listelere biraz da olsa uymayı düşünüyordum.

Zaten Mısra Hanım da bu aralar bulantıların artacağını, aşermelerin ve bir takım şeylerin de nüksedeceğini söylemişti.

Arabadan inerken, Kerem belimden destek oldu, bende yavaşça eve yürüdüm. 

"Hasta olmasak kibarlık yapacağın da yok!"

"Sesini kes de biraz önce toparlanmaya bak o zaman."

Kapıyı açınca eve girdik. Üzerime sinen hastane kokusunu atmak için duş alacaktım ve Kerem de bilir gibi benimle birlikte merdivenlere yürüdü.

Hastanede bizimkilerin şamatasından çok da rahat uyuyamamıştım. Zaten onları da gereksiz yere telaşlandırdığım için üzülmüştüm. Kimse nasıl tepki vereceğini de bilememişti. Sonuçta bugüne kadar yüz çocuk bakıp büyütmemiştik. Doğurmamıştık.

Ama hepsinin de korktuğunu gözlerinde görebilmiştim. Bizim olduğu kadar onların da sahiplendikleri bir bebekti, yavrumuz.

"Midem bulanıyor."

"Neden?"

"Serumdan galiba."

"Ne yapmalıyız?"

Başımı Kerem'in omzuna dayadım. 

"Bilmem."

Sonunda odaya girdiğimizde de ona gülümseyip banyoya yürüdüm.

"Bayılacak gibisin. Ben de geleyim?"

"Hayır. Gerek yok."

"Sana sormadım."

"Sordun."

"Evet sordum. Ama sonra vazgeçtim. Geleceğim."

Üzerime gelmeye çalışsa da onu durdurdum.

"Hayır."

"Evet."

Onu dinletemeyeceğimi anladığımda, sonunda ikimiz banyoya girdik. Şahsen ayakta uyuyacak kadar yorgundum ve inkâr etsem de kolumu kaldıracak mecalim kalmamıştı. Hastaneler insanı ciddi anlamda yoruyordu. Fizikselden öte, ruhsal bir yorgunluktu bu.

Kısa süre içinde bana ılık bir duş aldırdı. Havlumu giydirip beni odaya soktuktan sonra kendisi de bir duş alacağını söyleyerek yanımdan ayrılmıştı.

Çarçabuk giyindim. Üzerime bir tişört altıma da normal kalınlıkta bir tayt giymiştim. Normalde bu kadar giyinmiyordum ama yumurta, bebeğim,  göte gelince işler nasıl da değişiyordu!

Saçlarımı da havluyla sardım. Kendimi yatağa attıktan sonra da kedi gibi kıvrıldım. Ama daha tam uykuya dalamadan birkaç homurtuyla Kerem beni hafif doğrulttu.

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin