/ 125. Bölüm /

5.2K 260 48
                                    

Selam Canlar.

Nasılsınız? Erken geldim yine.

Mekân olarak Maldivler'i seçtim. Diğer hikayemde de orayı seçmiştim. Hahaha buradan vazgeçemiyorum ben ama vazgeçilecek gibi değil. Bakalım. Bundan sonra biraz eğlendirelim şunları. Neler yapsınlar istersiniz, fikir belirtebilirsiniz.

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°  

Ertesi gün sonunda balayı mekanımıza karar vermiştik ve Kerem'in özel güçleri(!) sayesinde o gün içinde geri kalan her şeyi de ayarlamıştık. 

Dün, günün büyük çoğunu arkadaşlarımızla geçirmiştik. Akşama doğru onlar gittikten sonra da Kerem beni esaslı bir şekilde köşeye kıstırmıştı. 

Ne bu tavırlardan girip, bir daha yaparsan ne olur anla diyerek, beni tahrik olmuş bir şekilde ortada bırakmıştı! Ben hamile bir kadındım ve bu çok kaba bir hareketti. Her seferinde beni gafil avlamayı başarıyordu. 

Yine de arkadaşlarımın yanında bir şey yapmayışına sevinmiştim! Hah, kendi kaybederdi! Ben onu istiyorsam, o beni istemiyor muydu sanki? Benliğimi gazlamış, olayı bambaşka bir şeye yormuştum.

Kendime geldikten sonra da internete balayı mekânları diye yazmıştım.

Sıralanan on, on beş balayı mekânı içerisinde şıkları ikiye düşürdüm. 

Bunu ada tarzı bir yer istediğim için, rahatlıkla yapabilmiştim. Zaten çok da düşünmemiştim. Neyse neydi. 

Ya Amerika'ya, Hawai'ye gidecek 15 derecelik bir havada gezecektik ya da Maldivler'e gidip 30 derecede pişecektik. Ben de sıcak olsun diye Maldivler'i uygun bulmuştum. Kızlara söylediğimde yine klişenin dibine vurduğumuzu söyleseler de bunu kıskançlıktan yaptıklarını biliyordum. Hele de Yağmur'un!

Sonra da yanımıza lazım olabilecek her şeyi almış, koca iki bavulu ikimiz için de doldurmuştum. Kerem abartıya kaçmamam gerektiğini, orada da alışveriş denen kavramın olduğunu bana söylemişti ama ona kıçımla gülmekle yetinmiştim!

Uçağımız gece saat dokuzdaydı. Ve yaklaşık yedi sekiz saat yol sürüp de oraya vardığımızdaki zaman dilimine de bakarsak sabah saat dokuz on gibi de Maldivler'de olacaktık. Tahminen yani.

Sonuçta ilk gidişimdi, tam detayı nereden bilebilirdim?

Kerem de birkaç hafta burada olamayacağımız içi bir şey lazım olursa diye şirkete bakmaya gitmişti. Kalan her detayı Can'la konuşmuştu ama birkaç imza da gerekiyor olabilirdi.

 Ben de annemi aramış, Kerem'in gelmesini beklerken durumdan haberdar ediyordum. Saat yediye geliyordu. Biraz önce karnımı hafifçe doyurmuştum.

"Öyle işte anne, ne diyorsun?"

"Ne diyeyim yavrum? Fotoğraf atarsın artık oralardan?"

"Ya, atarım tabii. Düşman çatlatırım."

"Zaten kıskananlar çatlasın annem."

Bir öpücük attım.

"Yerim seni."

"Ee, ne kadar kalacaksınız, ben seni özlerim. Görmedim zaten iki üç gündür. Gözün beni görmez diye. Görmedi de! Hiç aramadın."

Hastane olayını anneme söylememiştim. Tabii o da fesatlığa vurmuştu.

"Biliyorum. Ben de seni özlerim ama birkaç hafta kalmayı planlıyoruz."

"Oh, oh gez bakalım."

Dengesiz [ZeyKer]Where stories live. Discover now