/ 15. Bölüm /

9.4K 311 4
                                    

Selam Canımlar.

Biliyorum baya geciktirdim bölümü.

Ama hastaydım, kafamı toparlayamadım ve hakim bakış açısıyla yazdım. Karakter olarak sadece Zeynep tarafından yazmayı, bazen bu şekilde devam etmeyi düşünüyorum.

Bunu ilk kez denedim. Nasıl oldu bilmiyorum ama umarım beğenirsiniz.

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli Okumalar! :)

Berra neden gülümsediğine bir anlam veremiyordu ama deminki somurtkan tavrını da takınmak istemiyordu.

Rüzgâr da içten içe seviniyor, kendisine bahşedilen bu güzel gülümsemenin tadını çıkarıyordu.

Ceketinin içindeki cebe uzandı. Berra'nın en sevdiği çikolatalardan birini çıkartıp salladı. Bu hali beş yaşındaki yaramaz bir çocuğu andırıyordu.

"Bazı böcekler bana senin üzgün olduğunu fısıldadı."

Böcekler kelimesini bastırarak söylemişti ve sesini de yükseltmişti. Zeynep'in duyduğuna emindi.  

"Bazı kendini bilmezler de lafı hemen yetiştirdi. Bu devirde kimseye güven olmuyor ki?"

Zeynep'in içeriden bağırarak söylediği cümleyle Berra'ya göz kırptı. Çikolatayı uzattığında Berra'nın büyük bir hayranlıkla almasına bir anlam verememişti. Duygularından emin olduktan sonra her şey çok daha zor olmuştu onun için. 

Olmamıştı! Ama Rüzgar'a öyle geliyordu. Her an kendini tutamayıp patlamaktan, çalkantılı süren arkadaşlıklarından olmaktan korkuyordu. Ne yapacağını bilememek insanı ciddi anlamda yoruyordu. Kanka(!) hesabında devam etse, bunu başaramıyor, zaten böyle devam etmeyi hiç de istemiyordu. Sevdiğini söylese de her zaman tavanda olan cesaret kırıntıları yerin dibini boyluyordu.

"Teşekkür ederim."

Düşüncelerinden filmlerdeki gibi afilli bir şekilde çıkmak  istese de bu mümkün değildi. Kafasını sağa sola gereksizce sallayarak Berra'ya döndü. 

"Hadi, biraz yürüyelim?"

Daha önce yaptığı hiçbir yürüme teklifinde bu kadar zorlanmamıştı. En yakın arkadaşlarından birine aşık olacak kadar ne yaşamıştı?

Ama erkekler böyleydi. Sevgili olmak için yanaşsalar en yakın arkadaş, arkadaş olmak için yaklaşsalar aşık oluyorlardı. Genlerinde vardı! Biraz salaklık! Tabii bunu hiçbiri kabul etmiyordu o ayrı!

"Montumu ve çantamı alayım. Hem Zeynep de gelsin!"

Son cümleyi çekimser bir ifadeyle söylemişti ama Rüzgâr bunu da anlamlandıramamıştı. 

Ne vardı aşık olmak biraz daha kolay olsaydı? Resmen diken üstünde oturuyordu. Şimdi ayaktaydı ama olsundu! Her şey anlamlı olmak zorunda değildi!

"Şey, tamam!"

Beraber içeri yürüdüler.

"Zeynep!"

"Ne var?"

"Biraz yürüyelim diyoruz, gelmek ister misin?"

Zeynep Rüzgâr'ın gözlerine baktığında, kendi gözleri muzurlukla parlamıştı.

Sakın kabul etme benzeri cümleler gözlerinden tabiri caizse fışkırıyordu. Sonu küfre kadar gidebilen bu cümleleri es geçmeyi, onlarla gidip Rüzgar'ın kıvranışlarını görmeyi Zeynep de çok isterdi ama onun da düşünmesi gereken saçma sorunları vardı. Kerem gibi. Bunu kabul etmese de zaman zaman aklına getireceği aşikârdı.

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin