Bölüm-24

286 22 14
                                    

İyi Okumalar..!

Gözlerimi hafif esintili rüzgar ve güneşin parlaklığı nedeniyle araladım. Bacaklarımın üstünde Riva'nın saçlarını görünce, gece söylenen her söz tekrar aklıma geldi. Masum bir insanın atıldığı cehennem kuyusu, yaşanmaması için dua edilen her bir hayat, sayfalarını bana göstermişti. Kimin nasıl bir suçu olabilirdi ki? Bunları yaşamak için ne gibi bir suçu olabilirdi? Ya da sadece başkalarının hatalarını onlar düzeltiyordu. Bir kadın için hele bu çok zor. Hiçbir kadın istemeden böyle şeyler yaşamaz.

Riva'nın değişmesindeki en büyük sebep, öfkesini, korkusunu ve üzüntüsünü yaşayamadığı için tamamen hırçınlaşmış bir iblise dönüşmüştü. Daha önce bana bir iblis olduğunu söylemişti. Bu doğruydu, onu iblise çeviren dört harfli bir şeytandı. O şeytan ölmeli ve melek olan geri dönmeliydi...

''Harry?!'' Riva'nın yeni uyanmış boğuk sesini duyduğumda düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve yüzümü ona çevirdim. Ama o hiçbir şey fark etmeden ayağa fırladı.

''Biz dün gece burada mı kaldık?'' diye sordu. ''Öyle oldu sanırım.'' dedim ve gülümsedim. O ise duygusuzca bakmaya başladı.

''Demek buradasınız.'' Bir ses sadece Riva'yı değil beni de germiş ve hemen ayağa kaldırmıştı. Ama bu endişelenecek bir şey değildi. Çünkü gelen Drake'ti.

''Ne işin var burada?'' dedi Riva. ''Şey bugün...'' Ne diyeceğini bilmiyordu, çünkü sadece bizi merak etmişti. Bir şeyler düşünmeliydim.

''Aslında Drake bana dün söylemişti...'' Hadi Harry. Riva'nın gözü üstümdeyken böyle zorlanmayı hiç beklemiyordum. ''Alışveriş yapmalıyız. Evet... yani... yiyecek bir şeyler almamız gerekiyordu. O yüzden birlikte şehre inmeye ne dersin?'' diye sordum toparlayarak.

Riva salak değildi, bir şeyler anlamıştı. Fakat hala Josh konusunda gergindi. Hem duygusuzdu hem de bizi düşünüyordu. Bu kız nasıl bir şeydi böyle?

''Tamam gidelim.'' dedi ve önden yürümeye başladı. Ormanın çıkışını nereden biliyordu bu? Drake'e bir selam çaktım ve Riva'nın peşinden koştum.

Ormandan çıkmamız kolay olmuştu. Demek ki helikopter ormanın fazla içine inmemişti. Şehir biraz uzaktı. O yüzden uzun bir yol yürümeye başladık. Neyse ki bu uzun yolculuğun sonunda bir taksi durağı bulduk. Şehre inmek için geri kalan yolculuğu taksi ile yapmıştık. Sahilin orada indiğimizde deniz kokusu içime huzur vermişti. Buraları iyi biliyordum. Bir zamanlar Bessie Teyzem burada yaşıyordu. Yani ölmeden önce.

''İstersen önce dolaşalım, sonra alışveriş yaparız.'' diye bir teklif sunmuştum. ''Hayır. Bir an önce alışverişi yapıp gitmek istiyorum.''

Üstüne gitmek istemiyorum. Yüzüme çok zor bakıyordu. Bunun sebebi çok açıktı. Utanıyordu ve yarasını deştiğim için benden şimdilik nefret ediyordu. Kısa süre içinde bir market bulduk ve gerekli olacak şekilde hazır şeyler aldık. Torbaları taşırken Riva'ya benim taşımam için ısrar etmiştim. Ama o yine inatçılığını korudu ve bana en hafif olan torbayı vardı. Kurşun yarası hala tazeydi ve on kendini zorluyordu.

''Kendini zorlamaktan vazgeç.'' dedim. ''İşine bak Harry.'' diye uyardı. Ama onu dinlemedim. ''Israr ediyorum ve şu lanet inadını bırak.'' Hışımla ve sinirle bana döndü.

''Bana ne yapıp ne yapmayacağımı sen söy--''

''Riva... Riva Todd!'' Duyulan bu sese ikimizde aynı anda döndük. Sarışın ve mavi gözlü bir genç.

''Tyrus...'' dedi Riva tek kaşını kaldırarak. Demek tanıyordu. ''Ta kendisi.'' dedi çocuk gülümseyerek. Riva'ya sarılmak için atıldığında, Riva -ne zaman koyduğunu bilmediğim- bıçağı çocuğa doğrulttu.

Scream [h.s]Where stories live. Discover now