Bölüm-21

277 25 16
                                    

İyi Okumalar...!


Harry

Okulu çoktan bayıltmış, sabırla Drake'in gelmesini bekliyorduk. Bir garajdan gelmek nasıl bu kadar zor olabiliyorki.

"Nerede kaldı bu?" diye söylendi Austin. "Josh onu yakalamış olmasın." diye korkuyla düşündü Marissa.

"Çocuklar sakin olun. Bakın geliyor." Lila'nın işaret ettiği yere baktığımızda doğru olduğunu gördük. Ama sanki yalnız değildi.

Arabayı durdurdu ve kanlı el ve kollarıyla arabadan indiğini gördük. "Yardım etsenize!" diye bağırdığında, o diğer ön kapıyı açarken bizde yanına koştuk.

Arabanın içerisinden bel bölgesi kan ile  lekelenmiş ve ölü gibi görünen Riva ile karşılaştım. O an beynimden vurulmuşa döndüm.

"Riva!" diye çığlık attı Bianca ve Liam'ın kucağına düştü. Ben ise kendi ruhumun nerede olduğunu soracak halde bile değildim. Şuan ölmüş gibi hissediyordum.

Lila, Drake'in kucağında olan Riva'ya baktı. "Yaşıyor mu?" diye sordu Drake. "Evet yaşıyor. Ama kurşun içeride." diye açıkladı. "Helikopterde gerekli malzemeler var. Acele edelim." dedi Louis. 

Kendimi tutamadım ve Riva'yı, Drake'in kucağından aldım. Acele etmeye ve Riva'yı sarsmamaya çalışarak helikoptere bindim. Lila'da benim arkamdan geldi. Yandan vidalanmış yatağı, üst kapakların birinden yastığı çıkartarak hazırladı.

"Yatır onu, Louis hemen havalan." dedi Lila.

Louis büyük bir hızla helikopteri çalıştırmıştı. Pervanelerin hareketini güçlendirdi ve hemen havalanmamızı sağlamıştı. Yeterince havalandığımızda Lila malzemeleri çıkardı.

"Harry siz uzaklaşın.  Marissa sende yanıma gelip perdeyi kapat." Marissa hemen yanlarında belirledi ve onları görmemizi engelleyen perdeyi örtü.

"Tanrım ne olur ona bir şey olmasın." dedim yüksek sesle düşünerek. "Ne oldu? Birden Riva senin için kıymete mi bindi?" Drake içinde bana duyduğu kin ve öfkeyi sanırım böyle dile getirmek istiyordu. Laf dalaşı yapmak için uygun bir zaman değildi.

"Senin yüzünden oldu..." diye tısladığında hışımla ona döndüm. "Ben ona bir şey yapmadım. Giden o ve bana yalan söyleyende oydu."

"Yalan mı? Evet belkide sana yalan söyledi, ama eğer şuan yaşıyorsan bunun tek sebebi Riva. Josh'a kalsa seni geldiğin ilk gün gebertecekti. Ama Riva buna engel oldu. Oldu ama yine de bunun bedelini canı yanarak ödedi. Sana verdiğim o kâğıttı gelmeden önce okudum. Riva sana gerçekleri söyleyecekti. Çünkü anlatacağı şeyler gerçekten korkunç şeyler ve hiçbir kızın aklına gelmemesi gereken şeyleri o yaşadı. Onun ruhunu öldürdüler ve geriye sadece bu bedeni kalmış... Tanrı aşkına evli olan bir adam karısına hiç bunu yapar mı? Onu canıyla imtihan eder mi? Tabii senin aklına daha farklı şeyler geldi değil mi? Aynı yatakta yatıyorlar, sevişiyorlar, öpüşüyorlar, koklaşıyorlar... Bunlar ancak onlar için sadece masal. Şimdide kalkmış bize patronluk taslıyorsan. Boşuna çabalama, sen ne kadar bir şey olmayacağını söyleşende hepimiz iyi biliyoruz ki buradaki çoğu kişi ölecek. Her şeyi sen mahvettin..."

Sözleri yüzüme tokattan hatta yumruktan daha ağır gelmişti. Kalbim ağrıyordu. Bu kesinlikle suçluluk duygusu olmalıydı. Herkes gözyaşlarını bırakmış zehirli olan bedenlerini temizliyorlardı adeta. Drake yakalarımı tuttu ve konuşmasına devam etti.

"Şimdi de suçluluk duyup ağlıyor musun?" diye sordu. Ben bile gözümden ne zaman zehir geldiğini bilmiyorum. Göz yaşları zehirdir. Her duyguya göre farklı akar ve farklı şekilde öldürür.

Scream [h.s]Where stories live. Discover now