Bölüm-2

1.4K 43 5
                                    




Burnumun gıdıklanmasıyla uyanmıştım. Gözlerim açıldığında, etrafım net bir biçim aldığında, lanet bir köpeğin beni koklayıp, yalaması hemen ayaklanması sağlamıştı.

Bu ani kalkışım sayesinde köpek korkudan arkasına bile bakmadan kaçmıştı. Bilincim yavaş yavaş yerine geldiğinde başımın ne kadar çok ağrıdığını ve üstümün leş gibi olduğunu gördüm.

Dün gece yüzünden bu lanet ormandaydım. Şimdi ne bok yiyecektim? Eve gitmem gerek, ama gidersem hapse girecektim.

Neden mi? Çünkü o Ethan kendisi suçsuz göstermek için benim adımı söylemiştir bile. Çünkü bu onun başına gelen ilk bela değil.

Ne yapacaktım ben şimdi? En iyisi gidip annemi görmekti. Daha sonra buralardan gidebilirdim. Ayaklarım hareketlendiğim sırada tanımadığım bir ses işittim.

''Kaçıp gitmek kolay değildir genç adam.'' demişti, ama ben o sesi henüz bulamamıştım.

Stres ve korku içimden çıkmak bilmiyordu. Çalıların sert sesi kulağıma dolduğunda kafamı soluma doğru çevirdim.

Ağızındaki sigarayla yanıma doğru gelen bu herif, pisliklerini yüzünde taşımışçasına bakıyordu.

''Kaça bilirsin, ama arkanda bıraktıklarını kolay kolay silinip, kaybolmaz.'' dedi ve ağızındaki sigarayı dudaklarından ayırıp, dumanını yüzüme üfledi.

''İstediğim her şeye sahibim zaten yakışıklı çocuk.'' deyip yine olay etti.

''Sadece seni bu olaydan kurtarabilirim. Tabii isteklerimi yerine getirme karşılığında.'' dedi. Kendinden çok emindi, ama ben aptal değildim.

''Asla senin isteklerini yerine getirmem. Yardımını filan da istemiyorum. Git kendine başka uğraşacak bir şey bul.''

Adam başını sallayıp, tekrar o pis sırıtışını suratına yerleştirdiğinde bir bok olacağı belliydi. Dayandığı ağaçtan sırtını uzaklaştırdı ve kendini dikleştirdi.

''Pekala! Ama seni bulmuşken kaybedemem. Tabii elimden de kaçıramam.'' dedi.

''Bu da ne demek?'' dedim ve kaşlarımı daha çok çatıp yumruğumu sıktım.

Arkamda oluşan çalı sesi birinin koştuğunu işaret ediyordu. Ben arkamı dönmeden enseme yayılan acı inleyip yere düşmemi ve gözlerini büyük bir karanlığa gömdü.

***

Gözlerimi açtığımda tepemde yanan beyaz bir ışık görmüştüm. Yattığım yerde doğrulduğumda ensemin acısı yüzünden tıslayıp, yüzümü buruşturmuştum. Başımı tekrar kaldırdığımda oda da yalnız olmadığımı fark ettim.


''Siz kimsiniz?'' dedim sinirle. Korkuyor muydum? Hayır sadece stresliydim. Bir anda her taraf aydınlandığında gözlerimi kısa sürede olsa kıstım.

Tekrar onlara baktığımda, ormandaki o adamı ve yanında bir kız vardı. Oldukça güzeldi ama bakışları çok ürkütücüydü.

''Seni kurtardım genç adam. Şimdi kim olduğumuzu soruyorsundur.'' diyerek sırıttı. Ben ise ona saldırmak için kendimi zor tutuyordum. Ayağa kalkmaya yeltendiğimde, şu kız elini beline atmıştı.

''Demek gitmek istiyorsun. Pekala! Tutun şunu.'' diye emir verdiğinde ne olduğunu anlamdan bir kaç kişiyi üstüme atlamış kollarımı bağlamaya çalışıyordu.

Çırpınışlarım ve bağırışlarım bir işe yaramıyordu. Tek hissettiğim kollarımda olan baskı, ve bileklerimde oluşan keskin acı.

''Tamam şimdi onu rahat bırakın.'' dediğinde birisi üstümden kalkmadan suratıma büyük bir yumruk geçirdi. Acımamıştı sadece sızlamıştı.

Scream [h.s]Where stories live. Discover now