İstanbulda okuduğu için iş hayatına da burada devam etmek istemişti. Şimdi ise bu şehre iyice alışmıştı.

"Çok zor oluyor Fulya. İşten geldiğimde annemin mis gibi yemeklerini yemeyi özlüyorum bazen." Betül yemek konusunda annesine çekmişti. Her yemeği yapar, bilmediği deneyerek öğrenirdi.

"Bu akşam yemeğe kalmaya ne dersin kızım?"

Betül şaşkınlıkla Zahide Teyzesine doğru baktı. "Hiç rahatsızlık vermeyeyim Zahide Teyze"

Fulya ardından ısrar etti. O kadar ısrar etti ki Betül kararsız kalmıştı. Evde elbette kendi yemeği vardı. Şimdi fazlalık gibi burada kalmak olmazdı. "Sağol Fulya ama zaten kalabalıksınız. Birde benimle uğraşmayın. Asıl bir akşam ben sizi beklerim."

Kimse itiraz etmedi. Çünkü Betül isterse kalırdı istemezse buna kimse onu ikna edemezdi. Fulya ve Betül derin bir sohbete dalarken Zahide Hanım arada onlara katılıyordu. Böyle bir gelini olmasını ne çok isterdi. Hayat dolu, terbiyeli, iş bilen...

Aniden "Anne ya Betül de abim gibi." diyen Fulya ile Zahide Hanım dikkatini kızına verdi. "Bu da evlenmiyor. Biriniz evlenin de azıcık oynayalım yahu"

Betül, Fulya'nın bu isteğine karşılık kahkaha attı. Fulya çok tatlıydı. Ancak Zahide Teyzenin ciddi sesi Betül'ün gülmesin yarıda kesti. "Yaşın geçiyor artık kızım. Fulya haklı evliliği düşün sen bir."

Betül yirmi sekiz yaşındaydı. Herkes gibi hayalleri vardı. Ne var ki bu hayallerini gerçekleştirmek isteyeceği bir adamla karşılaşmamıştı. Farkında olmadan derin bir iç çekti. Çayını dudaklarının arasına götürülüp içti. Belki bir gün çok sever ve sevilirdi.

******

Fırat yorgun bir şekilde evin kapısının göbeğine yerleştirdiği anahtarı çevirdi. Kapıyı açar açmaz burnuna dolan mis gibi yemek kokusuyla kendini daha iyi hissetmeye başladı. Ufak el çantasını kenara bırakıp gelen seslere doğru yürüdü.

"Heh işte abiniz de geldi" diyen annesine gülümsedi.

"Çok şükür abi ya bir ara açlıktan öleceğimi sandım" dedi Arda iştahla yemeklere bakıp.

"Geldik işte oğlum. Bizim bir günümüz diğeriyle bir değildi ki." diyerek kardeşinin saçını karıştırdı. Annesi söylemeden ellerini yıkayıp masanın baş köşesine oturdu.

Hemen gördüğü su böreğini uzanıp tabağına birkaç tane aldı. Birini hızlıca ağzına atıp tadını çıkara çıkara yedi. Bir başka güzel olmuştu.

Sonrasında "Oo Zahide Sultan döktürmüşsün yine." diyerek annesine bakış attı.

"Ben yapmadım oğlum"

"Fulya mı yaptı? Yok artık!"

Fırat'ın tepkisi yerindeydi. Fulya yemek yapmayı hiç beceremezdi. Tek yapabildiği kekti ve pastaydı.

"Hayır. Betül yaptı" dedi Fulya abisine kötü bir bakış atıp. Fırat ağzına attığı lokmasını şaşkınlıkla tutup suyundan bir yudum aldı.

"Kiracı olan mı?" diye sordu Ömer. "Baya güzel yapmış."diyerek ekledi.

Fırat ise "Neden geldi ki?" diye sordu. Zahide anne oğluna bakış attı. Artık ağarmaya başlayan saçının tutamını kulağının arkasına yerleştirdi.

"Her ay geliyor zaten oğlum. Maşallah çok terbiyeli kız."

"Sen o yüzden işe gitmedin" dedi Arda. Fulya işi genelde aksatmazdı ve bu kardeşinin gözünden kaçmamıştı.

AtıfetWhere stories live. Discover now