1/GARİP BAKIŞLAR

7.3K 203 46
                                    

Üniversitenin ilk günü...

O heyecanla üzerime ilk bulduğum şeyleri giydim. Çok mutluyum, çünkü istediğimiz bölümleri tutturduk. Evet, ben ve Bahar psikoloji, Can ve Burak da hukuk istiyorlardı. Daha da güzel olan şey aynı şehirde, hatta aynı üniversitede olmamız!

Bahçeye çıktım. Arabam tamirde olduğu için bir taksi çağırdım. Taksi gelince adresi verdim ve etrafı seyretmeye başladım.

Yolculuk bana göre uzun ve sıkıcı geçiyordu. Yolculuğu daha da zorlaştıran ise taksicinin garip bakışlarıydı. Daha çok benden iğreniyormuş gibi bir hali vardı. Bu bakışlara daha fazla dayanamayacağımı anlayınca çantamdaki kitabımı çıkartıp okumaya başladım.

Kitaba öyle dalmışım ki gelen mesaj sesiyle birlikte irkildim. Elimi çantama atıp telefonumu aramaya başladım. Cüzdan, hayır. Aseton, hayır. Ayna, hayır. Anahtarlarım, hayır. Telefon, hay- evet! Sonunda telefonuma kavuştum. Mesaj Can'dan gelmişti.

-"Canım, geldin mi? Ben okulun bahçesindeyim."

-"Taksideyim canım. Beş dakikaya oradayım."

Son beş dakikada yine taksici garip garip bakmaya devam etti. Ben taksi ücretini verirken :

-"Yazık yazık. Ülke bunlara mı kaldı?" deyince benim şalterler attı.

-"Bana bak Bay Gerizeka! Ülkenin senin gibilere değil de benim gibilere kaldığına üzelmen çok yersiz. Bilakis sevinmen gerek. Düşünsene, her yerde senin gibi beyin özürlü, düşünme engelli insanlar var. Ülke çekilmez olurdu."

Arabadan inip sertçe kapıyı kapattım. Gerizekalı da hemen gazladı. Hayır, insan bir özür falan diler değil mi ama yok. Çünkü bunlar insan değil, hayvan hayvan.

Ülke sizin gibilere kaldı derken ne demek istedi acaba? Yani ben de iyi ki senin gibilere değil benim gibilere kalmış dedim. Dedim evet ama neyi kast ettiğimizi anlamadım. Her neyse.

Sonunda hayallerime kavuşuyorum. İşte şimdi, o çok istediğim üniversitenin önünde duruyorum.

Can nerede acaba? Aaa, o Bahar değil mi?

-"Bahaaaar, Bahaaaaar bekle!"

Bahar'ın yanına yaklaştım ama hayır hayır, yine mi? Yine mi o garip bakışlar? Ama neden?

-"Esra sana ne olmuş?"

-"Ne mi olmuş? Nasıl yani? Anlamadım."

-"Ne demek anlamadım. Sen de mi onlardan oldun diyorum?"

-"Kimlerden olmuşum Bahar? Biraz açık konuş."

-"Sanki anlamadın. Esra nasıl olur yaa, aklım almıyor. Seni bir gün böyle göreceğimi asla tahmin etmezdim."

-"Beni nasıl göreceğini tahmin etmezdin Bahar? Bana ne olmuş? Söyle artık!"

-"Söyleyeyim, peki. Madem çok duymak istiyorsun, söyleyeyim. Yobaz olmuşsun Esra, anladın mı? Yo-baz. "

-"Ay yok artık Bahar! Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Ne demek yobaz yaa, ne demek? Bana yobaz diyebilme hakkını sana kim veriyor?"

-"Bana bu hakkı sen veriyorsun Esra. Sen de onlar gibi olarak bana ve burada bulunan herkese bu hakkı sen veriyorsun! Sonra bir de gel-"

-"Yeter artık Bahar! Senin gibi gereksiz bir insanın deli saçması sözlerini daha fazla dinleyemeyeceğim! Ben seni çok yanlış tanımışım."

Sinirle yanından ayrıldım. Bana yobaz dedi yaa. Sen kimsin gerizekalı! Bugün niye herkes bana garip garip bakıyor? Sonra da suçu bana atıyor. Neymiş efendim, ben de onlardan olmuşum. Kimlerden olduğumu söyleseler bari de ben de bilsem.

Neyse, Can nerede acaba? İşte orada. Bana arkası dönük. Arkasından sessizce yaklaştım ve sarıldım.

-"Günaydın Can'ım!"

-"Sana da gün- Esra! Ne olmuş sana böyle?"

-"Ne olmuş bana Can? Allah'ım yine mi yaa? Yine mi o bakışlar, aynı diyaloglar? Birisi bana şaka falan mı yapıyor, ne oluyor yani? Bu bir şakaysa da artık tadı kaçtı, lütfen yani. Kamera falan mı var? Hani nerede?"

-"Ben de sana aynısını soracaktım Esra. Bu bir şaka mı? Benim sevgilim nasıl böyle birine dönüşür? Ne kadar tuhaf ve çirkin göründüğünün farkında mısın sen?"

Bu Can mıydı yaa? Her zaman benim yanımda olacağını söyleyen, benim aşık olduğum adam mıydı yani? Sabahtan beri olan bu konuşmaların sebebini anlayabilsem. Yani tamam, saçımı boyattım. Evet doğru ama yeşile falan boyatmadım ki! Sadece bir ton açık kahverengi! Sabahtan beri olan konuşmaların sebebi bu olamaz herhalde, değil mi?

-"Esra bundan sonra böyle misin yani?"

-"Nasıl mıyım Can?"

-"Peki, ben anlayacağımı anladım. Madem öyle, benim sevgilim senin gibi biri olamaz.Tamam mı?"

-"Ne demek şimdi bu Can? Ayrılmak mı istiyorsun?"

-"Evet. Seni bu halinle kabul edebileceğimi düşünmüyordun, değil mi?"

-" Evet Can. Haklısın. Hata bende. Yanlış düşünmüşüm. Hayatıma yanlış insanları sokmuşum. Yanlış kişiye aşık olmuşum. Bütün suç bende. Bana ne olursa olsun ben hep senin yanındayım deyip sonra da ben daha ne ile yargılandığımı bile anlamadan beni infaz ediyorsun. Sen böyle bir avukat mı olacaksın? Bana senin yanındayım demiştin. Sana inanmamalıydım."

Artık gözlerimden akan yaşın haddi hesabı yoktu. Can'ın bir şey söylemesine fırsat vermeden yanından hızla ayrıldım. Nereye gittiğimi bilmiyordum ama lavaboya gidip elimi yüzümü yıkasam iyi olacaktı.

Şu olanlara inanamıyorum. En iyi arkadaşım, sevgilim dediğim insanlar ne için beni yalnız bıraktıklarını söylemeden hızla hayatımdan çıkıp gitti. Sanki ben onların hayatında hiç yokmuşum gibi beni bir kalemde silip attılar.

Pekala. Onlar beni umursamıyorsa benim de onları umursamamam gerekir ama neden öyle olmuyor? Neden canım bu kadar çok yanıyor?

Kızlar tuvaletinin önünde bekliyorum. Biraz sakinleşmem gerekiyor. Bu halimle aynadaki korkunç görüntümü de görürsem kaldıramam. Sakinim evet, sakinim.

İçeri girdim. Kendimi aynada göreceğim yansımama hazırlamıştım. Makyajım berbat bir hale gelmiş, rimellerim akmış, iğrenç bir görüntüye sahip olduğumu biliyordum. Yavaşça aynaya yaklaştım. Hayır! Bu ben olamazdım! İmkansız!

ESRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin